Ben

47 8 10
                                    

Aniden sarsılarak uyanmıştım bu sabaha. Felix'in sarı saçlarının arasındaki siyah gözleriyle bana dehşet içinde bakıyordu.
"Kan." dedi tek bir kelimeyle olanı özetleyerek. "Sen iyi misin? Neler oldu? Canın yandı mı? Kim yaptı?" kolumu nazikçe tutup benim açtığım yaraya baktı. Yüzü yaranın görünüşüyle buruşmuştu.
"Ben iyiyim." dedim sakince. Üstüme baktığımda gece uyurken yaranın fazla kan akıttığını ve tüm yatağımı kırmızıya boyadığını görmüştüm. Felix soğuk ve duygusuz bakışlarıma anlam veremez gibi bana bakarken hala yaralı kolumu tutuyordu.
"Hadi," dedi. "Kalk. Yaranı temizleyelim ve düzgünce saralım. Bu esnada da bana neler olduğunu anlatırsın." kolumdan çekiştireceği sırada canımı yakmamak için durdu ve beni bekledi. Ama kıpırdamadım. "Ben iyiyim." diye tekrarladım.
"Minho. Sadece kalk tamam mı?" dedi sertçe. Kolumun acısını umursamadan kolumu ondan hızla çekerek kurtardım. Kolumdan birkaç damla daha kan akarken Felix şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ben ayağa kalkarken "Dün neler oldu?" diye sordu. Artık soruları beni boğuyormuş gibi hissediyordum.
"Ne olduğunu hatırlamıyorum." diye yalan attım.
"Yaranı temizlemelisin." dedi mırıldanır gibi.
"Teşekkürler Lix." dedim ve kanla kaplanmış tişörtümü değiştirme gereği bile duymadan odamdan çıkıp tuvalete girdim. Kapıyı arkandan kilitlediğim an sırtımı kapıya dayadım ve yavaş yavaş aşağıya doğru kayarak yere oturdum. Başmı geriye atıp kapıya dayadığım sırada yaralı kolumu sıkıca tuttum. Gözlerimi kapadım ve nefeslerimi duyabilecek kadar sessiz ve sakin kaldım.
Kısa bir süre sessizliğin huzurunda dinlendim. Baş parmağımın tırnağını yaranın olduğu küçük girintiye bastırırken başımı kaldırıp tavana çevirip gözlerimi sıkıca kapadım. Parmağımı daha derine sokarken kanımın ıslaklığı parmağımdaydı, ıslaklığın ve o yumuşak etin çıkardığı sesle kusmak istiyordum. En nihayetinde acı katlanılamaz hale geldiğinde birbirine bastırdığım dişlerimin arasından sessizce saydım.
"3..." dedim derin bir nefes alıp.
"2..." bekledim ve sonuna kadar acıya katlanmaya çalıştım.
"1..." parmağımı kanla kaplı yaranın içinde çıkardığımda bir kez daha o kusma isteği uyandıran ses kulağımda çınladı. Kalbim acıyla inlerken acıyı bastımak için parmaklarımı koluma dolayıp tüm kemiklerimi parçalamak ister gibi sıktım. Sessiz olmaya çalışmak umrumda değildi. Sinirle bağırırken ayağımı yere, başımı ise kapıya bir deli gibi sertçe vuruyordum. Kolumdan oluk oluk kana kendimi zorlayarak baktım.
Bunu kendime ben yaptım. Ben.
Felix kapıyı yumrukladı. "Minho! Neler oluyor. Aç şu kapıyı!" dedi kapı kolunu zorlarken. Onu umursamayı reddettim. Gözlerimden yaş akarken ölmeyi diledim. Daha ne kadar boğulacaktım bu uçsuz bucaksız suda.
"Minho!"
"Felix git!" diye bağırdığımda sesim bana ait değilmiş gibiydi.
"Minho, lütfen aç şu kapıyı. Her ne halt dönüyorsa bana anlat. Biz arkadaşız." kapıyı bir kez daha zorladığında sırtımı dayadığım kapı sarsıldı.
"Git dedim."
"Hayır." dedi. "Gitmiyorum, tamam mı? Seni yalnız bırakmaya hiç niyetim yok. Sen oradan çıkana kadar burada seninle tartışacağım."
Cevap vermedim. Sadece yere damlamaya devam eden kanımı seyrediyordum. Her bir damla yaşadığım o anıları taşıyordu sanki. Hepsinden nefret ediyordum. Ondan kurtulmak istiyordum.

"Dün ne olduğunu anlat lütfen." dedi Felix yalvarırcasına. Cevap vermedim. Dün olan bir şey yoktu. Pisliğin teki beni zorla öptü diye böyle olacak kadar zayıf değildim.
Sadece bunun hala devam ediyor olması...
Asla sonlanmayacak olması...

Bardağı taşıran son damla sözünü çok klişe bulurdum. Ama bu durumu ifade eden belki de tek şey buydu. Bir yere kadar dayanmıştım. Gerisi yoktu.
Her şeyi abartıyorsun!
Zihnim bana bunu söylüyordu.
Sen hiçbir şey yaşamadın. Sadece mızmızın tekisin!
Ama artık bununla yüzleşmiştim. Tamam. Demiştim. Mızmızım. Tembelim. Küstahım. Aptalım ve erkek olmayı beceremiyorum.
Ama acı çekiyorum.
Nasıl olduğu umrumda değil çünkü ben acı çekiyorum.
Ve bu saçmalıklar acı çektiğim gerçeğini değiştirmiyor.

Acıyı nasıl çekersen çek bu acıydı belki abartıyordun, belki gerçekte acı verici değildi, ama sen zihnen bunu hissediyordun. Ve eğerki bu senin her şeyden çok canını yakıyorsa bunu kimse yalanlayamaz. Herkes acıyı farklı hissederdi. Kimisi hissetmez, kimisi ise derinden hissederdi.
Önemli olan darbenin sertliği değildi. Önemli olan bıraktığı izdi.

En Dipte Olmak | Minsung ✓Where stories live. Discover now