Kendini Fazla Kasıyorsun

38 7 3
                                    

Son zamanlarda dersleri çok ihmal etmiştim. Bu yüzden son bir haftadır her bir ders için okula gidiyor, aksatmıyordum. Hayatımda ilk defa her şey yolunda ve düzeninde ilerliyordu. Bu garipti. Yakında berbat bir şeyler yaşanacak olmalıydı. Bu içimi ürpertiyor ve sakin geçen günlerimi adeta bir gerilim filmine çeviriyordu. Heran bir şeyin ters gitmesinden korkuyordum. Bu da beni deli ediyordu tabii.
Ancak garip bir şekilde bir haftamı daha sorunsuz geçirmiştim. Tabii kedimin hastalanmasını saymazsak. Son zamanlarda sürekli hapşırıyordu. Evet. Kediler de hapşırır.

Han beni okulun önüne bıraktığında ondan ayrılmadan önce dudaklarını öptüm ellerimi saçlarına doladım.
"Bugün ki sınavlarında boş şans." dediğinde ona gülümsedim.
"Bizim sınavlarımız kağıt üstü olmuyor Hannie." son zamanlarda uzatmayı tercih ettiği bukleli saçlarının bir kısmını kulağının arkasına sıkıştırdım. "Kolayca geçebileceğim türden sınavlar."
"Güzel öyleyse."

Hocaların birkaç gün öncesinde bize bildirdiği gibi konferans salonundaydı herkes. Bu kalabalık her defasında beni geriyor olsa bile bu hissi bastırmayı iyi bilirdim.
Beni gören stajyerlerden birisi hızla yanıma gelip kolumu tutarak beni sahne arkasına kadar sürükledi.
"Neredeydin seni ahmak herif?" diye fısıldadı bağırır gibi.
"Bana saat 8.30' da başlayacağı söylendi ve ben de geldim." dedim ona sinirle.
Seungmin denen bu stajyerle aramız pek iyi değildi ve ona sinir oluyordum.
"Eğer 8.30'da başlıyor ise en az bir saat önceden gelmen gerekirdi. Saat 7.56!"
"O halde 7.30 deseydiniz!"
İç çekti ve sahne arkasında oluşan kargaşanın içine daldı. Ona yetişebilmek için hızla peşinden gittim ve 13 numaralı hazırlanma alanına girdim. Birkaç makyöz başıma toplandığında iyicene gerildim ve onlardan kurtulup Seungmin'i buldum.
"Bu şeyler neyin nesi?"
Sinirle soludu. "Sorgulama, yerine dön."
Anlamsızca homurdandım ve koşar adımlarla yerime döndüm. Makyözler yine başıma toplanınca sinirle güldüm.
"Rahat bırakın lan." diye bağırdım. Bu sadece okulumuza özel aptal bir yarışmaydı. Güzellik gösterisi değil. Makyözler bana garip bakışlarını sunduğunda onları umursamadan yerimden kalkıp giyeceğim kıyafetleri aldım ve kendimi yalnız kalabileceğim tek yere, soyunma kabinine attım.
Sırtımı duvara yasladım ve gürültüden kurtulduğum için rahatlamayı umarak öylece bekledim.
"Minho-ya," diye seslendi tanıdık bir ses.
"Ne?"
"Kendini fazla kasıyorsun." dedi rahat bir tavırla.
"Üzgünüm. Okulun en iyi dansçısı değilim." dedim gözlerimi devirerek.
"Hadi ama..." dedi. Sesinden sırıttığını anlayabiliyordum. "Ben de en iyisi değilim." dedi okulun en iyi ve en popüler dansçısı Hwang Hyunjin.
"O kargaşa nereden çıktı?" diye sordum.
İç çektiğini duydum. "Kendine dedikoduları öğrenebileceğin bir arkadaş bu Lee." dedi ve ardından açıkladı. "Okul müdürleri ve birkaç müzik şirketinden gelen ünlü artistler ve idoller bugün bizi değerlendirip stajyer olarak beş kişiyi seçecek. İdol veya her ne bok olmak istiyorsan sana yüklü miktarda para yatırıyorlar. At yarışı için iddiaya girmek gibi bizim üzerimize para yatıracaklar." sesinin öfkelenmeye başladığını hissediyordum.
"Aman ne hoş." diye mırıldandım sadece.
"Aynen öyle." dedi. "Şimdi, düzgün bir at yarışı için hazırlan. Ve unutma, benden daha kötü değilsin."
Bazen Hyunjin'i anlamıyordum. Bazı günler dost, bazı günler ise bir düşman haline geliyordu. Onu çözemiyordum.

Uzaklaşan adımları duyulamaz hale gelene kadar bekledim. Gittiğinden emin olduğum zaman kendi seçtiğim havalı birkaç parça kıyafeti giyinip hazırlandım.

En Dipte Olmak | Minsung ✓Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon