0.2

1.2K 43 1
                                    


🌙

Babasının elini sıkıca tutmuştu Zümrüt. "Baba, annem gelecek mi?" Daha yeni yeni annesinin yokluğunu fark ediyordu küçük kız. Oktay kızının aynı annesi gibi olan gözlerine baktı gülümsemeye çalışarak. "Gelecek, ağlamak yok tamam mı?" Zümrüt babasına baktı neden ağlasındı ki? "Ağlamam ki hiç. Babam yanımda benim. Sen hiç gitme ben başka kimseyi istemem." Oktayın sahte gülümsemesi sıcak bir hal aldı. "Ben hiç gitmem benim güzel kızım..." Belki tutamayacağı bir sözdü ama kızına yalandan dahi olsa söyledi. "Hiç gitme babacım. Oyun oynayalım mı?" Büyük bir hevesle soran kızını onaylayacaktı ama telefonuna gelen görev yazısıyla yüzü asıldı. Kızı daha küçüktü artık ona bakacak bir annesi de yoktu. Abisi Sabriye bıraktığı zaman kızının korktuğunu görüyordu. Kızı ile yalnız kalmaya başladığından beri fark etmişti bunu. "Babam, benim gitmem lazım. Hadi gel amcanlara bırakayım seni." Kızı güzel gözlerini doldurdu önce. "Babam gitme. Bırakma beni amcama ben orda kalmak istemiyorum. Annemi istiyorum seni istiyorum." Oktay da kızını bırakmak istemiyordu ama göreviydi ilk gelen. Kızını canından çok sevsede gidecekti. "Hadi babam doldurma gözlerini. Söz erken geleceğim. Yengeni çok üzme tamam mı?" Karısı burada olsaydı biliyordu ki gözü asla arkada kalmazdı ama şimdi yüreğinde bir korku vardı, kızını bırakmaktan korkuyordu. "Söz mü?" Gülümseyerek kafasını salladı kızına. "Tamam yengemi üzmem ama onların oğlu benim saçlarımı çekiyor baba bir şey söyle." Bunu ilk defa duymuştu Oktay. "Hangisi babacım? Neden çekiyor saçlarını?" Zümrüt dudaklarını büzdü. "Hem Remzi abi hem de Hüseyin abi baba çok çektiler saçımı Aslan geldi bıraktırdı saçımı sana söyleyecekti söylemedi mi?" Aslan da kuzeniydi diğerlerine göre Zümrütü severdi korumaya çalışırdı onu. "Ben konuşurum onlarla babam. Sen izin verme bir daha saçını çekmelerine. Ben okşamaya kıyamıyorum nasıl başkasına çektireyim?" Öyleydi kıyamazdı kızının saçlarını okşamaya canı yanacak diye korkar dururdu.

...

Ege odadan çıktıktan sonra bir kaç soru sormuştu adam ama tam olarak cevap verememiştim Vuralın gelmesinden korkuyordum. "Biraz daha susmaya devam edersen sorgun burada değil askeriyede devam edecek. Bir şeyler biliyorsun belli." Gene sustum oğlumdan ayrılmak istemiyordum. Onu şikayet edersem oğlumu o evde yollardı biliyordum. "Egemenin hangi işi normal ki amına koyim." Küfür etmesi biraz gerilmeme sebep olmuştu ama belli etmemeye çalıştım. "Komutanım, kadın bir şeyler biliyor ama konuşmamakta ısrarcı." Bir kaç saniye sonra tekrardan konuştu. "Doktor 2 gün içinde iyi bir bakım şartıyla çıkabilir dedi ama ne hastane ne de biz ailesine ulaşamadık." Ailem yok benim... Benim ailem oğlum. "23 yaşında, 6 yaşında bir oğlu var. Şehit kızıymış, babası Oktay Yurtel araştırdım ailesine ulaşmaya çalıştım ama amcası ve yengesi Vural Aslanbeyi aramamızı onun karısı olduğunu söyledi." Telefonun diğer ucundaki kişiyi dikkatle dinliyordu. "Emredersiniz Komutanım." Sonra telefonu kapatmıştı. "Bakma şöyle, zarar vermem sana veya oğluna." Yüzümdeki endişe farkediliyor muydu? "Oğlumu getirebilir misin? Vural dışarı çıktığını gördüğünde çok kızacaktır." Sesim çaresizdi. Oğlumu bir kez dahi dışarı çıkartamamıştım. "Bebeğin, seni bulduğumuzda yanında değildi. Vural mı götürdü onu?" Gözümden bir damla yaş aktı. Özür dilerim bebeğim. Özür dikerim annecim sana sahip çıkamadığım için. "Ölü doğdu. Vural ve annesi götürdü." Bir şey söylemeden kapıya çıktı.

Oğlum tam yanımda uzanıyordu. Şükür sebebimdi. Komutan dışarıda olduğunu söyleyerek çıkmıştı. Korkuyordum, her an Vural gelecek beni oğlumdan ayıracak diye. Oğlumun kıvırcık saçlarını okşadım doya doya öpüp kokusunu içime çektim. Cennet kokuyordu benim oğlum. Elimde olsa gögüsümde saklardım, onu o cehennemden kurtarmak için canımı verirdim ama elimde değildi. Ağrım vardı ama sustum. Oğlum yanımdaydı geçerdi öyle değil mi? Derin bir nefes aldım elimi hala şiş olan karnımın üzerine koydum. 'Özür dilerim anneciğim, özür dilerim meleğim sizi koruyamadım. Seni gögüsüme sokamadım affet beni bebeğim.' Çok şiş değildi zaten karnım, hiçbir hamileliğimde de şişmemişti. Ege 3 kilo bile değildi doğduğunda onun hayata tutunması mucizeydi.

ESARETİNDEN KURTULUŞWhere stories live. Discover now