2.1

529 30 13
                                    


🌙

Küçücük bir bebek dünyaya gözlerini açacaktı bugün. Acı ile bağırdı Derya hanım. "Doğurmayacağım! Burada doğmayacak, Oktayı çağırın!" Bir zamanların üç en yakın arkadaşı bir aradaydı şimdi. Derya, Serap ve Şeyma... Şeyma Deryayı evinin çok yakınlarında sancıdan bağırırken görmüştü. Vicdanı orada acı acı inleyen eski en yakın arkadaşını bırakmaya yetmemişti. Hastaneye yetişmeyeceklerini biliyordu. Bu yüzden Serapa ve eski ebelerden olan Sakine hanımı çağırmıştı. Derya ise evinde doğum yapmak istemediği için direniyordu. "Ikın gızım. Hadi, hadi ula." Sakine hanım sinirlenerek baktı alttan altttan. "Doğmayacak! O çocuk şimdi doğmayacak!" Bu defa iki kolundan tutan kadınlar aynı anda bağırdı. "Derya!" Acı ile ıkındı bu defa Derya. "İstemiyorum... Burada doğmasın, bu ev lanetli. Önce Sevgi, bir sonraki kızım olmasın. Benim kızım bu evde doğmasın, Serap, Şeyma bir şey yapın..." Sevgi... Bu koca apartmanın tek kızı, Oktayın canında çok sevdiği ikizi. Aynı anne karnını paylaşmışlardı daha sonra düşman olmuşlardı. Sebebi ise Sabri Yurteldi. Bunu bilen Derya ve Sevgiden başkası değildi. Derya Oktay ile konuşmaya çalışsa dahi konuşamıyordu. "Hadi, ıkın hadi Derya. Öleceğsiniz yoksam kızım hadi yavrum." Sakine hanımın sözlerinin hemen ardından tekrar ıkındı Derya. "Ölsün, ölelim! Bu eve doğmasın Sakine teyze..." Bu ev... Sevgiyi ikizine düşman eden bu ev, bu evde, bu apartmanda yaşayan canavar. Herkesi tesiri altına alan Sabri... "Derya deme öyle, küçücük o daha. Hadi ıkın." Bu defa Şeyma konuşmuştu onunla, gözleri dolu doluydu. Sevdiği adamın karısına doğum yapması için moral veriyordu. "Şeyma..." Konuşmasının devamı gelmedi çünkü bir ağlama sesi duyuldu. Minik Zümrüt dünyaya gözlerini bu lanetli evde açmıştı. "Çok şükür." Odadaki üç kadın rahat bir nefes verirken Derya ağlıyordu. "Lanetlendi..." Sayıkladığı tek kelime buydu. "Sen affet olur mu Şeyma bir de senin ahın kızımın üzerinde kalmasın. Sende gebesin." Küçücük çocuğa baktı Şeyma. Masum, tertemiz olan çocuğa. "Ahım hepinizin üstünde olsun Derya. Beni bırakıp seni gelin eden Oktayın da, beni hiç düşünmeden ona evet diyen, ona gelin olan senin de yüzü hiç gülmesin. Ahlarımın üzerine doğan bu çocuk sizden uzakta mutlu olsun. Ama sizin, senin yüzün gülmesin. Dilerim ki son nefesini vereme Derya." Şeymanın ki kıskançlık değildi. Artık Oktayı kıskanma hakkı yoktu, karnında taşıdığı ikizleri vardı. Lakin en yakın arkadaşlarına kırgındı, kızgındı. Onu hiç düşünmeden bu işe evet diyen Deryasına kırgındı... "Hadi emzir acından ağlar." Aralarındaki kaosa karışmadı Sakine hanım eline doğan o çocuğa baktı sevgi ile. Deryanın kucağına bıraktığında ağladı Derya. "Annem, güzel kızım... Yavrum benim," iyice içine çekmişti kızının kokusunu. "Cihan ararsa hiçbir şey söyleme Serap. Bilmesin hakkı yok, beni burada koydu gitti." O kocasına kızgındı. "O ne demek, babası onun. Elbette hakkı vardır yani bilmeye..." Şeyma bir anda yükselmişti. Yerinde olmayı dört gözle beklediği bu kadının söyledikleri onu sinirlendirmeye yetmişti. "Gitti. Sancım var dedim gitti..." Bu defa Serap ve Şeyma aynı anda konuştu. "Onların görevi bu!" Derya omuzlarını silkerken daha fazla konuşmadı yorgunluk ile. Şeyma hiçbir şey söylemeden, hiçbir şey olmamış gibi evine gitti. Derya orada Serap ve minik Ceylan ile kaldı...

...

  Üzerimde hissettiğim nefes, kulaklarıma dolan iki çocuğumun sesi... Zihnim gene bana oyun oynuyordu. Kaldıramayacağım bir oyun. "Anne..." Sesimdeki acı bariz belliydi, canım yanıyordu. Bunu karşımda oturan Derya hanıma söylememiştim. Başımı dizlerine koyduğum, saçlarımı okşayan Efsun hanıma bakıyordum. "Gene geldi. Gelmesin... Egemen gelsin, o bizi korur..." Ege'den hiçbir farkım yoktu belki şu an bundan gocunmadım, utanmadım. Yanımda yalnızca onu istiyordum. "Gelecek annem. Kimse gelemez bizim evimize, korkma." Bizim evimiz... Seneler sonra bana ev olan insanlar.

ESARETİNDEN KURTULUŞWhere stories live. Discover now