1.8

552 26 12
                                    


🌙

Ölen kızının ardından gözü dönmüştü Zümrütün. Oğlunu dahi düşünmeden eve geldikleri ikinci hafta bileklerini kesmeyi denemişti. Yapamamıştı. Vural onu görmüş, dört buçuk aydır bu işkence odasına hapsettimişti. Oğlunun ağlama seslerini duydu Zümrüt. 'Anne,' diye feryat ediyordu iki yaşındaki çocuk. Yeni yeni konuşmaya başlamıştı. Annesini görmüyordu. Dört buçuk aydır Zümrüt hiç kimseyi görmüyordu. Odaya girip serum değiştiren özel hemşire haricinde. Vural Aslanbey dahi girmiyordu o odaya. Dört buçuk aydır ona dokunmamıştı. Korkuyordu, Zümrütün onun ellerinden kayıp gitmesi en büyük korkusuydu. Ölüm Vural Aslanbeyi korkutmazdı lakin Zümrütün ölümü onun en büyük korkusuydu. İçeri giren hemşireye baktı Zümrüt yalvaran gözler ile. "Oğlu- Oğlum gelsin, getir o- onu, nolur, nolur-sun." Boğazı kupkuruydu. Beslenmesine izin vermeyen Vural su içmesine günde yalnızca bir litre izin veriyordu. "Yapamam efendim. Su?" Ağladı Zümrüt. Gücü yoktu, artık koluna batan o serumu hissetmiyordu. Kız hemşirelik okumasına rağmen kemik erimesi yaşıyor olduğunu biliyor Vurala söylüyordu lakin Vural bunu umursamıyordu. Cezası beş aydı. Hemşireye o zamana kadar yaşatması için emirler yağdırmıştı. Zümrüt kulağına tekrardan gelen oğlunun sesi ile bir kulağını kendine bastırdı hemşire kız bunun da neden olduğunu biliyordu. Serumunun içine son bir aydır psikolojik rahatsızlık verecek bir ilaç koyduruyordu Vural Aslanbey. Hemşire kız utanıyordu, verdiği hipokrat yemininden utanıyordu. Vural Aslanbey güçlüydü, ona çalışacak birini elbet bulurdu ama insanların ondan korkmasından zevk alıyordu. Bu kızı ailesine zarar vermekle tehdit edip getirmişti. "Ege!" Diye bağırdı Zümrüt. Odada bir ses yoktu, aksine Vural Aslanbey bu odada piyano sesine dahi izin vermiyordu. Sessizlik içerisinde duyduğu gerçek olmayan sesler onun beynini çürütüyordu. "Baba, oğlum..." Genç kız yutkundu, bunun en büyük sorumlusu gibi hissediyordu kendini. Tabii ki sorumluydu lakin o da bile isteye yapmıyordu. Kendi canı değil altı yaşındaki kardeşinin canı için yapıyordu. Bu kıza kardeşi için kıyıyordu... "Ceylan ablam, Ceylan ablam... Gel, nolursun gel. Bul beni, koru..." Zümrütü elinin yetiştiği her yerde korurdu Ceylan. Babası böyle öğretmişti Zümrütün dünyaya geldiğini öğrendiği gün. 'Onun elini hiç bırakma babam. O senin kardeşin, sen onun ablasısın.' Demişti. Ceylan babasının sözünü dinlemiş ona söylenen her kötü lafa Zümrütten önce davranarak, dik başlılığı ile susturmuştu. "Kuzey abi- Kuzey abim... Nolursun gel, ya- yalvarırım..." Zümrütün her bir kelimesi canını acıtmıştı genç hemşirenin canı yanıyordu. Yaptıkları, ona yaptırdıkları akla vicdana sığmıyordu. Akıllı bir kadını delirtiyorlardı, evladından ayırıyorlardı. "Çok öz- özledim. Oğlumu, sizi, hepinizi... Lütfen lü- lütfen beni de alın yanınıza..." Acı pişmanlık, hepsini hissetti hemşire. Sustu, o da susturuldu...

...

  Ordudan kalkan helikopter ile Hakkariye ulaşmıştım. Tamamlanan timim ile tanışacaktım. Kalbim Ordu'da aklım ise Hakkari'deydi. Sanki birkaç saat önce ayrılmamışız gibi burumda tütüyordu iki çocuk. Ve büyülü gözlerin sahibi... "Hoşgeldiniz Egemen Komutanım." Dedi hazır ola geçen siması tanıdık helikopter pistindeki asker. "Rahat asker. Mustafa Yarbay karargahta mı?" Asker hızla sorduğum soruya cevap verdi. "Hayır Komutanım. Kızı Sevda hanım rahatsız olduğu için çıkış yaptı bir kaç saat önce. Geldiğini duymadım." Kafamı salladım oradan geçerken. İlk iş tim ile tanışmaktı.

Dinlenme odasına girdiğimde yaylana yaylana oturan herkes ayaklanıp hazır ola geçti. "Rahat." Sesimle hepsi rahata geçti. Odaya göz attığımda yalnızca Ceyhunun olmadığını gördüm. Ordu'da, hem Zümrütü koruyor hem de Vuralın yanında ajan olarak çalışıyordu. Hala Aslanbeyin güvenini kazanamadığından bu kadar uzun sürmüştü bu iş. İstihbarattan olduğu için bu iş kolaylıkla çözülecekti. "Hoşgeldiniz Komutanım." Baranın sesi ile ona döndüm. "Timimize yeni gelen arkadaşlarla tanışayım, odama gel." Baran anında hazır ola geçip. "Emredersiniz," dediğinde Ordu'da çocuklar ile oynayan o adam olmadığımı kendime hatırlattım. Burası Hakkariydi. Ve ben de buranın Deli Komutanıydım. Timdekiler ile tek tek tanıştık. Ateş timi şimdi tam olarak hazırdı.

ESARETİNDEN KURTULUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin