0.5

984 38 1
                                    


🌙

Fındıklığın bahçesinden adım atar atmaz Kuzeyi ve kardeşini görmüştü Ceylan. Evden çıktıklarından belli hiç bırakmadığı o eli bırakarak Kuzeye doğru koşturdu. Çok özlemişti sevgilisini. 3 aydır yoktu babası işlerle ilgilenmesini istediği için kendi yaşadıkları yerden buraya gelemiyordu her zaman. İşleri de fazlaca yoğundu. "Ceylanım..." Dedi Kuzeyin özlem dolu sesi. "Kuzeyim... Çok özledim." Ceylan için say say bitmemiş bir 3 aydı. Öylece sarıldılar birbirlerinin kokularını içlerine çektiler. Ceylan 17sindeydi. Kuzey ise 19 yaşında yiğit bir delikanlıydı. "Aba," diyen Zümrütün sesini duydu Ceylan. Kuzey güldü o sırada başının belası olan o küçük kıza. "Sussana," diye uyardı Kuzeyin kardeşi. Ama bu uyarıya pek gerek kalmamıştı çift çoktan birbirlerinden ayrılmıştı. "Efendim Zümoş?" Ceylanın sorusu ile Zümrüt Ceylan ablasına baktı gülümseyerek. "Az çekil ben de Kuzeycim abime sarılacağım." Of çekti Ceylan, kesinlikle Perihandan daha çok görümcelik yapacak gibiydi Zümrüt. "Oy abisinin ballisi gel gız." Hayır Cihan amcamın ballisiyim diyecekti ama çok özlediği abisi karşısında pek ağzını açamadı koştur koştur gitti sarıldı Kuzeye. "Bu kız niye böyle bal kokuyor yahu? Ahanda ısıracağum buralardan." Yanaklarına doğru ilerlerken Zümrüt gene yardım istemek adına gülerek Ceylan ablasına baktı. "Abaa, kurtar beniii. Ay ısıracak," diye var gücüyle bağırdı Zümrüt. Söylediği oldu da Kuzey abisi yanağını ısırmıştı. Hainlikti bu! "Sen de güzel yanaklı olmasaydın napayım ben?" Savunmaları bu olamazdı! Hem her güzel yanaklı öpülür mü? Zümrüt iç sesine hak verdi. "Sen her güzel yanaklı, bal kokan kızları ısırıyor musun Kuzeycim abicim? Hiihh, seni Cihan amcama söyliyeceğim." Kuzey hemen panikle konuştu. "Cingöz, bu ne biçum akul? Ne yedurup içiriyir Oktay emmi buna?" Onun sorusuna tek kaşı havaya kalkmış Ceylan cevap verdi. "He başka gızlarun yanaklarını ısıriysin? Bal kokaylar mı bakaysın? Öyle mi Kuzey bey?" Bir tövbe çekti Kuzey, bu iki kız gerçekten başına belaydı. "Abi, sıçtın sıvadın." Diyen sesin ensesine pek de can yakmayan bir tokat attı. "Ne vuraysin çocuğa? Daha bana cevap veremiysin, çocuk doğruyu diyince vuraysin. Oldu başka isteğin var midur Kuzey efendi?" Ceylanın lafından sonra lafa gene Kuzeyin kardeşi atlamıştı. "Aslan yengem be," huysuz bir çocuktu kardeşi ama muhtemelen Ceylan ile iyi bir ikili olacaklardı. "Gülüm, olur mu hiç öyle şey?" Derken kucağındaki Zümrütü indiriyordu bir yandan. "Siz gardaş gardaş oynayın. Ballim, senle daha sonra hesaplaşacaz." Zümrüt usulca kafasını salladı Kuzey ise tripli tripli yürüyen sevgilisinin yanına doğru koşuyordu.

"Adın ne senin?" Soruyu soran Zümrüttü. Çocuğun boyu baya uzundu, Aslan gibiydi aynı. "Sanane, cingöz." Diye cevapladı onu eğlenir bir tonda Kuzeyin kardeşi onu. "Cingöz sensin, benim gözlerim çok güzel. Aptal çocuk." Of çekti Kuzeyin kardeşi abisine itafen. Dediği kadar vardı bu küçük kız. Tam bir baş belası. "Benim adım Zümrüt," dedi sanki temiz bir sayfa açmak ister gibi. "Senin ismin ne?" Yanıt vermedi Kuzeyin kardeşi o oyun oynayacak arkadaşlar istemiyordu. Hele ki bu baş belası çocukla arkadaş olmayı hiç istemiyordu. "Hey, hadiii. Çocuklar beni çok sever. Oyun oynarız, ben çok sıkıliyorum onları beklerkene." Derken çoktan barışmış olan Ceylanı ve Kuzeyi gösterdi. "Çocuk değilim ben!" Kuzeyin kardeşine kaşlarını çatarak baktı Zümrüt. "Tam bir huysuzmuşsun! Abaa eve gidiyorun ben!" Sona doğru bağırmıştı. "Sen de tam bir baş belasısın." Zümrüt dönüp bakmadı Ceylan ve Kuzeyin buluşması ise orada yarım kaldı. Fındıklığa gelen yol engebeli bir yoldu ve küçük kızda fazlasıyla sakardı. "Görüşürüz," derken çoktan Zümrütün arkasından koşturmaya başlamıştı. Kuzey ise kardeşinin ensesine bir tane daha yapıştırmıştı. "Aklımı sikeyim lan Özgürle Perihanı getirseydim senden daha aklı başında davranırlardı." Bir düşündü daha sonra vazgeçti. Onlar kesinlikle Zümrütü bile aşabilecek bir belaydı. "Ne dedin kıza?" Kardeşi biraz huysuzcada olsa cevapladı. "Cingöz dedim, baş belası dedim. Ama o da bana çocuk dedi abi! Çocuk değilim ben, asker olacak adam çocuk denir mi hiç?" Güldü Kuzey kardeşine madem o onun buluşmasını bozmuştu onun da aklına bir bit yeniği düşürmekten zarar gelmezdi. "Onun babası, Oktay emmi. Askerdir ha. Dikkat et seni askere almaz sonra kizumu üzdu bu it diye." Kardeşi korkuyla baktı abisine. "Yapar mı öyle? Öyle mi oluyor? Komutan mı babası?" Güldü Kuzey gene. Bu çocukların aklının nasıl çalıştığını asla anlamıyordu. "Yapar tabii oğlum onun babası Albay oğlum Albay." Sallamıştı ya yalandan kimse ölmezdi. Kardeşi Albay kelimesini duyduktan sonra susmuş hüzünlü hüzünlü yürümeye başlamıştı.

ESARETİNDEN KURTULUŞOù les histoires vivent. Découvrez maintenant