1.5

598 33 31
                                    


🌙

Okuldan çıkmış olan Zümrüt karşısında gene Aslanı bulduğunda gülümsedi. "Aslan, yorgunluktan ölücektim. On birinci sınıf olmak ne kadar zormuş." Aslan karşısındaki kıza zorlukla gülümsedi Zümrüt bugün son sınavına girmişti ama haberi yoktu. "Biraz dolaşalım mı?" Aslanın sorusuyla ofladı Zümrüt. "Yorgunluktan bayılacağım sen bana dolaşma diyorsun Aslan. Minoş bir kalbim olduğu için kabul ediyorum hiç anneni çekemeyeceğim." Birlikte arabaya geçtiklerinde heyecanla konuştu Zümrüt. "Bugün Utku hoca bu gidişle Ankara Üniversitesini kazanabileceğimi söyledi biliyor musun? Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Aslan düşünsene!" Bugünden sonra elinin kolunun bağlanacağından habersiz mutluluk ile anlatıp gülümsüyordu. "Cumhuriyet Savcısı Zümrüt Yurtel... Bak çok güzel oldu şu bir sene hemen geçsin de sınava gireyim." O sınava hiç giremedi Zümrüt. "İnşallah, inşallah bir gün o da olur." Diyen Aslana kaşları çatık bir şekilde baktı Zümrüt. "Senin neyin var? Neden enerjin düşük? Kötü bir şey mi var?" Ard arda sorduğu soruları Aslan zorla gülümseyerek cevap verdi. "Amcamın yanına gidelim mi bugün?" Amacı amcasının mezarına son kez başı eğik gitmemekti. Zümrütün babasına veda etmesiydi. Zira evde sevdiği kızın imam nikahını kıyıyorlardı...

"Baba, ben geldim gene." Zümrütün sesi gülümsüyordu. Aslan onun gülümsemelerini yalnızca burada bulabiliyordu. Son kez izledi kızın gülümsemesini, bir daha ona bakamayacağını bile bile izledi. "Kızın Cumhuriyet Savcısı olacak. Senin gibi hak hukuk için uğraşacak, devleti için çalışacak. Ben her zaman senin kızın gibi davranacağım baba." Her zaman Oktayın kızı olmuştu ama hiçbir zaman Cumhuriyet Savcısı olamamıştı. "Biliyor musun? Seni gene çok özledim baba... Cihan amcam geldi geçen hafta, yaralanmıştı gördün onu değil mi? Ceylan ablamda mesaj atmış bu hafta gelemeyecekmiş. Karnı kocaman oldu Melek ve Mert baya baya tekmeliyormuş." Kıkırdadı daha sonra. "Kuzey abim kızıp duruyor ufacık çocuklara karıma nasıl vuraysiniz diyip kaşlarını çatıyor." Yüzünde bur defa acı bir gülümseme belirdi. "Eğer sen burada olsaydın, şimdi yanımda olsaydın onlardan bu kadar uzak kalır mıydım baba? Bir defa bile Ceylan ablamla kontrole gidemedim. Amcam hiçbir şeye izin vermiyor." Aslana baktı Zümrüt gözlerinde hüzün olduğunu görünce tekrardan babasının mezar taşının üzerindeki fotoğrafa doğru uzanıp öptü. "Şimdi sana abini şikayet etmeyeceğim babacım bunu daha sonra yaparım." Daha sonra bunun için fırsatı olmamıştı. "Şimdi gideceğim ama tekrar geleceğim kızını bekle tamam mı?" Söylerken ayaklanmıştı ve Aslanın yanına gitmişti. Aslan ise onun aksine hem onun gözlerine bakarken hem de amcasının mezar taşındaki fotoğrafına gözlerini değdiriyorken mırıldandı. "Özür dilerim..."  Zümrüt anlamasa da sorgulamadı ama Aslan onu kollarının arasına alınca huysuzlandı. Bunu sevmiyordu, Aslan ise bunu bilmesine rağmen yapmıştı. "Bıraksana," Aslanın boynundan aldığı nefesi hissedince homurdandı. "Köpek mısın Aslan sen? Bırak yahu sevmiyorum yılışık yılışık." Aslan ondan istemese de ayrıldı ve o andan sonra, Zümrüt ile kendi içinde vedalaştığı andan itibaren her şeyi bitirdi. Gözlerini amansız bir nefretle boyadı. Bu nefreti kimeydi? Sevdiği kadını arkadaşının abisine satan babasına mı? Buna müsade etmek zorunda olan kendine mi?

Akşam daha çökmeden mahalleye girmişti ikili. Zümrüt bugün olanlara pek anlam verememiş olsa dahi şu an hiçbir şeyi sorgulamak istemiyordu. Araba evin önünde durduğunda ilk Zümrüt indi. Karşı apartmanlarında oturan Sakine memesine gülümseyerek selam verdi. "Nasılsın Sakine nene? Geldi mi Hülya abla, gelecekti bugün?" Sakine hanım aynı Zümrüt gibi gülümsedi bu mahallede ona Deryanın kızı diyip kin beslemeyen üç beş kişiden biriydi o. "He gız geldu. Uşagu koca adam olmuş ula. Bı ara hatırlat hele o gaybana amucandan izin alıp seni Trabzon'a onun evuna götürecem." Zümrüt pek olmayacağını bilse de olumlu anlamda kafasını salladı. "Olur valla, hadi iyi akşamlar size Sakine nene. Hülya ablaya selam söyle." O da kafasını sallarken aklına bir şey gelmişti genç kıza tekrardan seslendi. "Gız Zümrüt, sizin eve bir imam girdu çıkmadu Amucan mı geberdi yoksa o nursuz Fadime mi?" Güldü Zümrüt buna, oysa ölen bu saatten sonra üzerine toprak atılmadan bir mezarın içine sokulacak olan oydu. "Çıkmıştır. Sen görmemişsindir. Hadi yarın görüşürüz." Bunu derken Aslan ile apartmana girmişti. "İmam neden geldi acaba? Üzerimi değiştirip gelirim sofrayı kurmak için söylersin yengeme." Elini sırtındaki yeşil çantasının ön gözüne uzattı ama Aslan bunu engelleyerek kolundan tuttu. Zümrüt daha ne olduğunu anlamazken Aslan yukarı doğru yürütmeye çalışıyordu. "Hey, ne oluyor? Aslan ne yapıyorsun?" Aslan cevaplamadı canından çok sevdiği o kızı kendi kapılarının önünde sıkıca tuttu.

ESARETİNDEN KURTULUŞWhere stories live. Discover now