2.4

536 33 30
                                    


🌙

Karşısındaki minik kızının gözlerinin içine bakarken bir damla daha göz yaşını düşürdü Derya. Kendini bu cehennemden, üst kattaki şeytandan kurtarırken minik kızını yapayalnız bırakıyordu. "Ağlama annecim, sen ağlayınca bende ağlamak istiyorum ki." Kızının bir kez daha üzmüştü Derya. Elindeki anlaşmalı boşanma kağıdını masanın üzerine bıraktı. Avukata gitmişti, Oktay hala görevdeydi onun boşanacaklarından haberi dahi yoktu. Ama Derya biliyordu, Oktay ona zorluk çıkartmayacaktı çünkü Oktayın en değerlisini gene ona bırakmıştı. "Ağlamıyorum meleğim." Titreyen sesi bunun yalan olduğunu belli ediyordu ama miniği bunu anlamadı annesinin tek sözüne güvendi. "Sen de benim meleğim!" Güldü Derya bütün göz yaşlarına rağmen kocaman güldü kızına. "Babacım ne zaman gelir anne? Ben babamı çok özledim kocaman özledim!" Bilmiyordu Derya, nereye gittiğini, neden gittiğini bilmiyordu. Ne zaman geleceği ise her zaman meçhuldü. Yarın geleceğim demezdi Oktay Deryaya, yalnızca kızı ile konuşurken bu yalanı söylerdi. İkisi de biliyordu, yarın gelememe ihtimalini. Zümrüt ise her zaman inanmıştı babasının yarın geleceğim sözüne. "Hemen gelir," dedi Derya her şeye rağmen. Kızını üzeceğini biliyordu, bir de babasını düşünsün istemedi. "Biz bir yere mi gideceğiz anne? Yoksa babama biz mi gideceğiz!" Dolabın yanındaki annesine bakıyordu Zümrüt. "Uyumak ister misin meleğim?" Derya kızının sorusunda bir kez daha kaçtı. Umursamadı Zümrüt bunu annesi ile uyumak bu dünyada en sevdiği ikinci şeydi. Birincisi babası ile uyumaktı.

Zümrütün yatağının üzerine uzandı anne kız. Zümrüt bu defa annesine baktı gözlerini belerterek. "Tabii ki masal!" Annesinden dinleyeceği son masaldı, annesi artık ona masal anlatamayacak kadar uzakta olacaktı. "Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir anne kız varmış." Zorlukla yutkundu Derya, son masalının bu olmasını istemezdi. "Anne ve kızı birbirlerini çok severmiş." Zümrüt hemen lafa atlamıştı her masalı yorumlardı kendine göre. "Aynı bizim gibi annecim!" Derya masalını anlatmaya devam etti. Kızına o karakterlerin kendileri olduğunu açıklayamadı. "Anne kötü kalpli bir canavarın eline düşmüş." Zümrüt gene girmişti lafa. "Baba nerede?" Gözleri dolsada bu masaldaki hiçbir karakteri saklamadı Derya. "Babanın bazı görevleri varmış. Vatanını koruduğu için bu anne kızı çok göremezmiş." Zümrüt sustuğunda Derya devam etti. "Anne kötü kalpli canavarın yaptıklarına dayanamamış, bu canavar anneye kendi isteklerini yaptırırmış." Derya gözlerini tavana dikti. "Anne günlerden bir gün kızını bırakıp gitmek zorunda kalmış." Artık tamamen ağlıyordu. "Kızı çok üzülür bırakmasın kızını anne..." Üzülecek olan kız kendisiydi bu masal onların masalıydı ama bilmiyordu Zümrüt. "Hayır bebeğim kız annesi gittikten sonra babası ile musmutlu bir hayat yaşamış." Zümrüt sıkıca sarıldı annesinin koluna. "Sen sakın gitme annecim. Biz, babam, sen ve ben mutlu olalım olur mu?" Olur demedi Derya. Zümrüt ise sanki bunu anlamış gibi gözlerinin ona izin verdiği kadar açık tutmuştu o gözlerini. Sabah uyandığında annesi yoktu. Gitmişti, ama Zümrüt buna hiç inanmamıştı...

...

Kapının önündeki Nehir iki yanımda olan çocuklara bakarak gülümsedi, hemen ardından konuştu. "Korkmanıza gerek yok. Size zarar vermezler tamam mı? Ege Ece'ye dikkat et ablacım." Çocuklarımın benden korkacağını mı düşünüyordu? Bu defa Perihan ve Özgür konuşmadan konuşmuştum. "Ne diyorsun sen? Çocuklarım benden neden korksun?" Kadın nefretinin silindiği birkaç saniyenin ardından bana tekrar nefret ile baktı. "Sen değil misin annen gibi doğurup atan?" Dişlerimi dudaklarıma geçirdim, bunu bilen bu kişinin kim olduğunu hatırlamadığım için kendime kızdım. "Ben çocuklarımı bırakmadım. Senin kocam kocam diye övündüğün adam benim çocuklarımı benden aldı." Çocuklar hala yanımdaydı ve bize şaşkınca bakıyorlardı. Ege konuştu, "Nehir abla, annem bizi bırakmadı ki! Canavar annemi kanatmasın diye gelmedi."

ESARETİNDEN KURTULUŞWhere stories live. Discover now