KAYIP GEZEGEN 14. BÖLÜM: RUHUN GÖLGESİ

1.6K 144 22
                                    

"Ben onun kalbinin arkasına saklanmış görünmeyi bekleyen çaresiz bir ruhtum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ben onun kalbinin arkasına saklanmış görünmeyi bekleyen çaresiz bir ruhtum. Şu an karşısında gördüğü beden ise saklanmış ruhumun gölgesiydi. Ve o karşıma geçmiş bir gölgeye kim olduğunu soruyordu."

KAYIP GEZEGEN 14. BÖLÜM: RUHUN GÖLGESİ

İlk doğduğunda kimse kahkahalar atmazdı. Herkes ağlardı ama sebebini bilmezdik. Doğarken ağlamak... Hangisi daha acıydı? Doğarken ağlamak mı yaşarken ağlamak mı? Hangisinde daha büyüktü dertlerimiz? Hangisinde kalbimizin yarası daha derindi? Doğarken bedenimizin içinde atan küçücük bir kalple dünyaya geliyorduk. kalbimiz öyle küçüktü ki kimsenin kırmaya gücü yetmiyordu. Ama kalbimiz büyüdükçe... İşte o zaman kırılmaya başlıyordu ve o kalp kırıklarla büyümeye devam ettiğinde kalbimizin kırıkları da büyüyordu. Öyle büyüyordu ki küçültmeye yetmiyordu gücümüz. Ve unutmayın ki kırıkları genişletmek bir kalbi kırmaktan daha kolaydı. Küçücük bir yara aldığınız an kalbinizden, birinin en ufak darbesi o kalbin kırığını genişletirdi. Ve sonsuz döngü kalbiniz paramparça olana dek sürerdi.

"Bize hiç bir şey yapmadılar sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz."

Oturduğum koltuğa iyice yayılırken vakit geçirmek için elime aldığım ince kitabın büyüsüyle kendimi satırlara bıraktım. Ta ki okuduğum son satırın ardından çalan telefonuma kadar.

"Alo?"

Diyerek açmıştım telefonu. Arayan şaşırılmayacağı üzere Batu'ydu. Bu akşam yapılacak olan yılbaşı partisi için muhtemelen çok fazla süslenmem gerektiğini ve asla geç kalmamam gerektiğini vurgulamak için aramıştı. Karşı taraftan gelen sesi bekledim, ve o sesin söyleyeceklerini dinlemeyi...

"Neredesin kız?"

"Evdeyim Batu."

"Neden evdesin? Partiye iki saat kaldı kızım! Umarım çok fazla süslenmiş ve evden çıkmak üzeresindir."

Kitabımın arasına ayraç yerleştirirken yayıldığım koltuktan doğrulmakla meşguldüm.

"Daha hazırlanmadım bile."

"Ne?"

Yanaklarımı sıkıntıya şişirdim. Gözünde çok fazla büyütüyordu.

"Bak arkadaşların da burada bir saate burada ol yoksa gelir eve sürükleyerek çıkartırım seni. Hale bak ya! Biz burada sabahtan beri koşturalım hanım efendi kıçını yayıp otursun. bu ne heyecansızlık kızım? kaldır çabuk kıçını yaydığın yerden!"

Konuşmasıyla gözlerimi abartıyla devirirken takıldığım noktayla durdum. Arkadaşların demişti. Hafif çatık kaşlarla yeniden araladım dudaklarımı.

SİRİUSWhere stories live. Discover now