KAYIP GEZEGEN 17. BÖLÜM: 'GERÇEKLER'

1.6K 149 36
                                    

"Her işkence canınızı yakmazdı, her kesikten kan akmazdı, her ağrıyan yerde yaranız olmazdı, her yara görünmezdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Her işkence canınızı yakmazdı, her kesikten kan akmazdı, her ağrıyan yerde yaranız olmazdı, her yara görünmezdi. En çokta görünmeyen yaralar yakardı canınızı. En büyük işkence ise kalbe yapılan işkenceydi. Kalp alçı tutmazdı. Kalp yarası kapanmazdı..."

KAYIP GEZEGEN 17. BÖLÜM: 'GERÇEKLER'

KAZA GÜNÜ:
URAZ

Genç adamın bir gözü telefonundaydı. Gelecek güzel haberi bekliyordu. Bir yandan da çok sevdiği annesi ve babasıyla  karşılıklı kahve içiyordu. Dumanı tüten kahveyi büyük bir keyifle dudaklarıyla buluşturdu. Bugün beklediği gündü, intikam günüydü. Bugün ona oynanan oyunun misliyle karşılığını vereceği o gündü. Bugün Barlas Korhan'ın yok olacağı gündü. Adel ve Barlas onu rezil etmişti. Ona oyun oynamışlardı ve Uraz bunu onların yanına bırakmazdı. Bırakamazdı... Uraz'ın tek intikamı bu da değildi üstelik. Barlas annesiyle değilken bile ondan almıştı annesini. Annesi Barlas'ın fotoğraflarına bakmaktan bir türlü vazgeçmemişti. Ve Uraz annesine verdiği değerin karşılığını yalnızca kendi almak istiyordu. Uraz annesine tıpkı bir uyuşturucu gibi bağımlıydı. Onun başka birine gözünün dahi değmesine katlanamıyordu. Uraz'ın gözü hala telefonda asılıyken bir anda yükselen melodi sesiyle elindeki kahveyi panikle masaya bırakarak ayaklandı. Bu ani kalkışı en çokta annesinin gözüne takılmıştı. Uraz dudaklarına samimi bulduğu bir gülümseme yerleştirerek "izninizle." Dese de annesi bir terslik olduğunu seziyordu. Uraz hızla odasına çıktığında kapıyı kapatmış ve telefonu kulağına koymuş karşıdan gelecek müjdeyi bekliyordu, odasının kapısında ona kulak veren annesinden habersizdi...

"Ne oldu? Hallettiniz mi?"

"Hallettik abi o arabadan sağ çıkması bir mucize olur."

"Güzel! Demek Barlas Korhan'ın gebereceği gün bugünmüş ha?"

Annesi bunu duyduğu an bir elini panikle dudaklarına bastırdı. Uraz'ın annesi biliyordu, Uraz'ın tedaviye ihtiyacı vardı. Psikolojisi tamamen bozuktu ve düşünceleri hastalıklıydı.  Annesi panikle kapıdan girdiğinde Uraz donup kalmıştı. Telefon kapanırken annesi kendini tutamayıp göz yaşları içinde oğlunun yanına giderek onu var gücüyle sarsmaya başladı. Sanki bir işe yarayacakmış gibi...

"Oğlum ne yaptın sen! Ne Barlas'ı? ne ölmesi ne yaptın Oğluma!"

Uraz annesinin dudaklarından dökülen oğlum kelimesiyle sinirle saçlarını çekiştirdi. Dayanamıyordu. Kendinden başka birine oğlum demesine dayanamıyordu. Ondan başkasını sevmesine katlanamıyordu.

"Şuna oğlum deme! Senin oğlun benim!"

Dizlerinin üzerine çöken kadın, hıçkıra hıçkıra ağlarken Uraz delirmenin eşliğindeydi. Fazlaydı, bu kadarı fazlaydı. Annesinin tek bir damla göz yaşı bile kalbine bir ok gibi saplanıyordu.

SİRİUSWhere stories live. Discover now