3-Long Way Home

13.8K 380 92
                                    

yukarıdaki long way home benim sevdiğim gibi olduğu için koyuyorum 

yoksa ispanyolca bende bilmiyorum..............


3-Long Way Home

Çıplak sırtıma esen rüzgârla beraber, gözlerimi kırpıştırdım. Güneş tam yüzüme geliyor, buna ek olarak esen rüzgâr tüylerimi diken diken ediyordu.

Tamamıyla Calum' kokuyla dolup taşan yataktan kalkmak için doğrulmaya çalıştım ama belimdeki sıkı kolu sayesinde tekrar başım yastıkla buluştu.

Dün gece olan her şeyi hatırlıyordum. Ve tanrı biliyordu ya, hiçbir erkeği hiç bu kadar istememiştim. Özellikle de her birlikte oluşumuzda daha fazlasını istemiş, bu hazdan vazgeçememiştim. Söylediği cümleler, sözcükler, iniltileri ve her şeyiyle beni kendisine çekmiş, baştan çıkarmıştı. Kendimi hiçbir erke ait hissetmemişken önceden, şimdi onunmuşum gibi hissediyordum. Onun olmak istiyordum. Beni istesin istiyordum.

Yatakta dönüp, onun uyuyan suratına baktım. Dudakları büzülmüş, yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Gece, normalden daha boğuk çıkan sesiyle büyülenmiştim. O anlardan ilkinde gerçekten de onunla olmak istediğimi fark etmiştim. Sertti, ona her Calum deyişimde kızıyor ve kalçama vuruyordu ama yine de farklı zevkine bayılmıştım. Onunla zengin veya ünlü bir grupta basçı diye birlikte olmak istemiyordum. Gece, onun üstündeyken ki ses tonu için onu istiyordum. Parmakları ve bana tanrıça diyen dudakları için. Yorulduğumuz için uyuyakalmadan önce kalbini bana açtığı için.

Dudaklarına ufak bir öpücük kondurup, onu uyandırmamayı umarak kolunu üzerimden çekip çıplak bacaklarımı yataktan sarkıttım ve soğuk olan zemine ayaklarımı koydum. Ayağa kalktıktan sonra yerdeki iç çamaşırımı giydim ve açık pencerenin önünde sallanan perdeyi kenara çektim. Hava güneşliydi ama oldukça esiyordu. Buradan sadece sahil gözüküyordu ama okyanus her haliyle güzeldi.

Yatağın yanına geri dönüp Calum'ın siyah kolsuz tişörtünü üzerime geçirdim ve açık kalan sırtını çarşafla örtüp odadan sesiz adımlarla çıktım. Ona güzel bir kahvaltı hazırlayıp odasına götürebilirdim. Gece yatmadan önce sabahta beni yanında görmek istediğini söylemişti. Ve beni yanında istediğini.

Odasının yanındaki banyoya girip işlerimi hallettikten sonra merdivenlerden aşağıya inmeye başladım. Duvarlardaki fotoğrafların bazılarını dün akşam görmüştüm internette. Aslında çoğunu görmüştüm. Diğerleri ise aileleriyle birlikte oldukları fotoğraflarıydı.

"Beş yıldır buraya hiçbir fotoğraf asılmadı."diyerek dikkatimi dağıtan, arkamdaki kişiye baktım. "Bu kadar sessiz yaklaşmamalısın bir kıza Luke."dedim kaşlarımı çatarak.

Sırıttı fotoğraflara bakarken. "Bunu değerlendirmeliydim."

Gözlerimi devirsem de gülmeden edememiştim. Merdivenlerden inmeye devam ederken gülerek, Michael elindeki kahve fincanıyla beni ve arkamdaki Luke'u gördü. Sonra gözleri bana döndü ve hiç aldırış etmeden vücudumu süzdü. "Bence Calum uyanmadan evden gitsen iyi olur."dedi Michael bana bakarak.

"Neden? Sabah olduğunda beni yanında görmek istediğini söyledi."

"Bunu her kıza söylüyor."dedi gülerek. Kalbime üzülmesi için fırsat vermedim. Groupieleri ve yattığı kızlar olduğunu biliyordum. "Eğer kendin gidersen daha az acı çekersin ve bizde daha az bağırış duyarız. Zaten başım ağrıyor. Defolup gider misin evimden?"

"Tanrım. Affedersin?"dedim şaşkınlıkla ona bakarken.

"Michael, biraz yavaşla dostum."dediğinde Luke, Michael ona sert bir bakış attı. "Ne Yani? Yalan mı? Eve getirdiği sürtükleri yüzünden sabah onları kovmasını ve grubu iyice mahvetmeye başlamasından sıkıldım. Bu yüzden bunlarla,"-Bakışları beni işaret ediyordu-"ben ilgileneceğim artık."

"İlk olarak Michael,"dedim merdivenlerden bir adım aşağı inerken. "Ben sürtük değilim. İkinci olarak, grubu bence Calum değil, senin bu tavırların dağıtıyor. Ve son olarak Michael Gordon Clifford, bu evden kendimde gidebilirim. Yani canın cehenneme."

Arkamı döndüm ve Luke'u önemsemeden kendi eşyalarımı almak için Calum'ın odasına ilerlemeye başladım. Ama Michael'ın sesi hemen beni durdurmayı başarmıştı. "Babacık takıntın vardı, değil mi?"

"Ne?"dedim şaşkınlıkla ona dönerken. Bunu nasıl bilebilirdi ki?

"Merak etme güzelim, bizimde var."diyerek bana göz kırptı ve elindeki kahveyi içerken gözlerini benden ayırmadı.

"İğrençsin."dedim ve önüme dönüp Calum'ın odasına gittim hızla.

Calum, dün gece boşaldıktan sonra başımı okşamıştı ve benimde aklıma o an babam geldiği için ona babacık demiştim. Eski sevgililerimden birkaç tanesinde de bu takıntı vardı ama onlarda bu kadar dolu dolu hissetmemiştim. Calum benden yedi yaş büyüktü ama yine de dün gece bana gösterdiği şefkat ve benim ona duyduğum ilgi, bende bu takıntıyı fazlasıyla tetiklemişti. Babacık takıntım olabilirdi, e yani ne olmuştu? Oldukça fazla kişinin bu takıntısı vardı.

Odaya girer girmez, Calum'ın hala uyuduğunu fark ettim. Eğer uyanırsa ve dün geceki gibi beni istemezse, yanında olmazdım ve rahat etmesini sağlamış olurdum. Ama eğer hala beni istiyorsa, evimin adresini biliyordu.

Ben zaten onu her şekilde beklerdim.

Şortumu ve göbeği açıkta bırakan tişörtümü giydikten sonra çoraplarımı ve spor ayakkabılarımı da giyip odadan çıktım. Telefonum ve evimin anahtarı hala cebimdeydi. Bu iyi olmuştu.

Merdivenlerden çıkarken hiç kimseyle karşılaşmayınca hızla evden çıkıp kapıyı oldukça sert bir şekilde çarptım.

Ve şimdi önümde iki yol vardı eve gitmek için. Düşünmek ve içimdeki dün geceye ait olan hisleri bugün yaşadıklarımla birleştirmek için eve giden uzun yolu seçtim bende. Çünkü bu, şuan ihtiyacım olan tek şeydi. 

Daddy Issues. [Calum Hood]Where stories live. Discover now