34-The Beach

3.7K 201 57
                                    

bu çocuk bu kadar güzel gülmeye devam ederse ölümüm yakındır

34-The Beach

Ağlama dolu bir gecenin ardından, annem yanıma gelmişti ve onun şefkatli kolları sayesinde uyuyabilmiştim. Önceden neden böyle sevgi dolu bir insan olmadığını anlayamıyordum, önceden beni görünce kafasını çevirir, bir şey sorduğumda içinde hiçbir sevgi kelimesi barındırmayan sert ithamlarıyla bana cevap verirdi. Ama değişmişti, beni özlediği için mi yoksa kuzeyin soğuk adamı, Rus babamın gidişiyle gerçek kişiliğine kavuştuğu için miydi emin olamıyordum. Belki de başka bir sebep vardı ama ben bunu göremeyecek kadar kördüm.

Uyandığımda, annem yanımda değildi ve üç tane bavul, yatağımın ucundaydı. İki bavulu tanıdığım için hemen anlamıştım nereden geldiklerini.

Esneyerek komodinin üstündeki telefonuma uzandım. Gözlerim hala kapanmak istiyor gibiydi ama saati gördükten sonra bu pek mümkün değildi.

Öğleden sonra iki olmuştu saat. Buna şaşırsam da fazla üstelemedim ve Ashton'ın bavullarımı gönderdiğini yazan mesajlarına geri cevap yazıp interneti açtım. Başka kişilerde mesaj atmıştı; Michael ve Bayan Wilson gibi. Ama onlara geri dönmedim. Mesajlarına bakmadım bile.

İnternette bir değişiklik yapıp ilk önce Instagram hesabıma girdim. Beğenileri ve takip isteklerini yok sayarak etiketlenmiş olduğum bir fotoğrafa tıkladım. Calum beni etiketlemişti ve paylaştığını ben yeni görüyordum, tanrım. Ne zaman bu fotoğrafımızı yayımlamıştı? Fotoğrafta ilk önce Michael'ı etiketlemişti ve o bu sözü söylüyormuş gibi göstermişti ama sonunda da ben vardım çünkü sözün sonu bana dokunuyordu. Buradaki âşık bendim.

"He said: But lovers always come and lovers always go."

Bu şarkıyı çok seviyordum, bu sözü de ne zaman bir wallpaper olarak görsem indiriyordum ama oldukça uzun zamandır ne dinlemiştim, ne de fotoğraf olarak indirmiştim. Bir kez böyle bir konuşma geçmişti ama Calum'ın hatırlaması imkânsızdı. Ben bile unutmuştum. Michael da kuliste böyle şarkıları artık Luke ve Calum'a bırakıyordu ve gerçekten, uzun zaman önce bu şarkının anlamı hakkında konuşmuştuk.

Fotoğraftaki mutlu halimize bakarken, yorumlarda Ashton'ı gördüm. "O en iyisiydi."

Neden bunu zorlaştırıyorlardı ki? Ben kaçmaya çalıştıkça onlar zorluyordu, ben ortadan kaybolmak isterken onlar beni iyice göz önüne koyuyordu.

Yorumlarda benim hakkımda yazılan yorumları görmezden gelip Instagramda biraz daha gezindim ve birkaç fotoğraf beğendikten sonra –Calum'ın attığı fotoğrafa ne yorum yapmıştım ne de beğenmiştim- Instagramdan çıktım. Twittera geçtiğimde ise her zamanki gibi bildirimler oldukça fazlaydı. Mesajlarda vardı ama onları yok sayıp Calum'ın hesabına baktım ilk önce.

Sadece gece, yatağında çekilmiş bir fotoğraf atmıştı ve bu sefer All Time Low'dan alıntı yapmıştı. "Oh God, I'm sick of sleeping alone." Neden her seferinde sevdiğim şarkılardan alıntı yapıyordu ki? Ya da neden özellikle bana hitaben yazıyormuş gibi hissediyordum?

Kafamı iki yana salladım ve daha fazla güzel fotoğrafına bakmamak için telefonumun ekranını kapattım. Artık Calum'ı aklımdan çıkarmalı ve aşağıya inip guruldayan karnımı doyurmalıydım.

Yataktan kalkıp, banyoya gittim ve banyoda işlerimi hallettikten sonra bileğimdeki tokayla saçlarımı dağınık topuz yaptım. Üstümde uyurken giydiğim saten şortum ve onun askılı üstü vardı. Halimi umursamadan aşağıya indim ve televizyonun başında boyama yapan Lydia'ya ve elindeki telefonla uğraşan anneme selam verdikten sonra mutfağa geçerek, Lydia'nın gevreğinden yemek için dolaptan süt çıkardım. Bir kâse ve bir de kaşık bulduktan sonra gevreğimi yemeye başladım, karnımın artık susturulması gerekiyordu.

Daddy Issues. [Calum Hood]Where stories live. Discover now