4-Afraid

11.6K 378 83
                                    

4-Afraid

Alo?"diye mırıldandım pencerenden okyanusun dalgalarını izlerken.

"Nerdesin? Voleybol maçı yapacağız ama en iyi oyuncumuz ortalıkta bile değil!"diyerek telefonun diğer tarafından Ariel isyan ettiğinde gülümsedim. Ariel, buradaki en iyi arkadaşlar listemin ilk beşinde yer alıyordu. Zaten çok sevdiğim birisi yoktu ama sevdiklerim ve gerçek arkadaş olarak gördüklerim vardı. Yanınızda popüler olmak için gelenlerden çok arkadaş olarak gelenlerdendi Ariel.

"Üzgünüm, gelemem."dedim ve ardından da bunda önce arayan Noah'a söylediğim kullanışlı yalanım dile getirdim. "Annem, babamın ölümünden dolayı birkaç gün dışarı çıkmamamı söyledi. Evden dışarı çıkamıyorum."

Nefesini üflediğini duydum. "Pisliğin tekisin! Senin yüzünden buradaki kırmızı kafaya yenileceğiz!"

Kırmızı kafa dediği anda aklımda oluşan Michael'ın görüntüsü, beni rahtsız ederken vücudumdan akan kanın bile buz kestiğini hissettim. Ama sonra geçen hafta saçlarının uçlarını kırmızı yapan Serena aklıma geldi. Sanırım ondan bahsediyordu. "Bensiz de iyisiniz Ari-" Cümleme devam edemeden annemin adımı seslendiğini duydum. "Kapatmam gerek. Annem çağırıyor."dedim ve kapıya doğru yürümeye başladım. "İyi."diye homurdandı ve telefon konuşmasını sonunda bitirdik.

"Tatlım! Bir arkadaşın geldi, ben Lydia'nın yanına gidiyorum!"

Telefonumu yatağa fırlattım yere düşüp düşmeyeceğini önemsemeden. Odadan çıkıp hızla merdivenlerden inmeye başladım hemen ardından. Üzerimde sadece kolsuz mavi renkteki ince ve uzun tişörtüm vardı. Hava sıcaktı, evde bikiniyle gezen biri olduğum için tişörtü çıkarmama az bile kalmıştı Çünkü hava, sabahki kadar esmiyordu. Hatta gerçekten, o kadar sıcaktı ki hava, suların buharlaşmasından ve susuz kalmaktan bir an korkmuştum.

Kapı kapanırken, merdivenlerden indim ve gözlerim etrafı tararken koltukta oturan, arkasını bana dönmüş olan Calum'ı gördüm. Onu düşünmemek için her şeyi yapmıştım ama şimdi burada mıydı? Öylece? "Burada ne arıyorsun?"diye sorduğum anda ayağa kalkıp bana döndü. Yüzü kasılmıştı, gözleri ise çok sertti. Bu görüntü beni tahrik etmekten başka bir işe yaramamıştı.

"Neden gittin?"dedi karşıma geçerek. "Sabah seni görmek, seni plaja götürmek istiyordum. Neden gittin Ocean?"

İçimde oluşan sızıyı görmezden geldim. "Michael, geceleri kızlara sabahları için kalmalarını söylediğini ama sabahları da o kızlara bağırdığını söyledi. Sonumun öyle olmasını istemedim." Sonumuzun demek istemiştim ama ortada biz diye bir şey yoktu. Zordu da.

"Ne?"dedi kaşlarını çatarak. "Bu da ne demek Ocean?"

"Korktum."

"Ocean,"diye fısıldayıp bana doğru bir adım attı. "Bebeğim, Michael atağımda olan şeyleri nereden bilebilir? Ben sadece seni görmek istedim."

"Neden beni görmek isteyesin ki?"dedim hissettiğim duyguların birbirlerine karışmasının verdiği duygu patlamasıyla dudaklarımı birbirine bastırarak.

"Çünkü hayatım boyunca hiçbir seksten bu kadar zevk almamıştım. Özellikle de..."dedi ama cevap vermek yerine gözlerimin içine baktı. "Özellikle ne?"dedim kalbim heyecanla çarparken. "Özellikle de bana babacık dediğin zaman."

Nefesim kesiliyormuş gibi hissettim. "Calum..."dedim ama bana yaklaşmaya başlamıştı bile. "Sana söyleyecektim."

"Takıntın olduğunu mu? Ah merak etme bebeğim, benimde var."dedi ve aramıza hiçbir mesafe bırakmadığında durup elini yanağıma koydu. Aklıma Michael'ın "Bizimde bar,"dediği an gelmişti ama Michael'dan daha önemliydi Calum. O sersemi düşünmek istemiyordum.

Nasırlı eli yanağımı okşarken yutkunmadan edemedim. Bir gün önce tanıştığı halde benden hoşlanıyordu ve bende ondan hoşlanıyordum. Bunun sadece fiziksel olmadığını biliyordum çünkü kalbim deli gibi hızlıydı. Önceden hiçbir erkekte böyle olmazdı. "Beni odana götürecek misin yoksa evinizdeki her odaya girmemi mi istiyorsun?"

Gülümsediğimde o da gülümsedi ve sert bakışları yerine gece boyunca gözlerinde olan, o kalp atış hızımı bile unutturan büyülenmiş gibi bana bakmaya başladı. Bakışları karşısında bende büyülenince dudaklarımızı kısa süreliğine birleştirdi. Ve ben güzelce tadına bakamazken geri çekildi.

Odama onu götürmek için elini tutum ve merdivenlere döndüm. "Yeni babacığım bir tanrı."diye iç geçirdiğimde arkamdaki kıkırtısını duydum. "Ve bu tanrı tanrıçasını buldu."

Böyle güzel konuşmaya devam ederse onu bırakamazdım. Tamamıyla ona bağlanabilirdim ya da bilmiyorum, ondan kopmazdım.

Duvardaki küçük resimlerimle dalga geçtikten sonra, onu odama götürdüm ve kapıyı kapattım. Onun odası kadar büyüktü ama benim eşyalarım onunkiler kadar çok değildi. Beyaz yatağım, kahve köpüğü rengindeki dolabım, kütüphanem, masam ve kapım, kırmızı rengindeki koltuğum ve daha açık tondaki duvarlarım. Duvardaki posterlerin yanı sıra beyaz çerçeveli fotoğraflarım da vardı. "Fazla senlik."dedi gülerek. "Bekle bir dakika. Şurada gördüğüm bir Pıkachu mu? Michael bunu almak için neler yapmıştı."dedi ve gülerek yatağımın sol tarafındaki koca pıkachuma baktı. Bende onu almak için Japonya'ya gitmiş, Japonyalı arkadaşımın ailesine bile yalvarmıştım. İki yıl önce.

"Ünlü grubun gitaristi Michael Clifford bu kurtarıcıyı alamadı mı yani?" Kendimi şuan gerçekten de özel hissediyordum.

"Modest aldırmadı... Pislikler."

Kaşlarımı çattım ve ona döndüm. Ama konuşmamı bırakın, dudaklarımı aralayamadan telefonumun zil sesi odayı doldurdu. English Love Affair. Gruplarının şarkılarını dinlediklerimi indirmiş, zil sesi olarak da güzel bir başlangıcı olduğu için bu şarkıyı yapmıştım.

Yatağıma uzanıp, telefonu elime aldım ve Ariel'in aradığını görünce kaşlarımı kaldırdım. "On dakika önce konuşmamış mıydık?"diyerek açtığımda telefonu gergin bir tavırla kıkırdadı.

"Evet ama... Buraya gelmene gerçekten ihtiyacım var."

"Sorun ne?"diye mırıldandım. Calum yatağıma oturmuş, beni izliyordu.

"Ondan etkileniyorum ve o bir ibne! Ondan etkilenmek istemiyorum!"diye kızdığında kaşlarım çatıldı. "Neyden bahsettiğini gerçekten anlamıyorum Ari."

"Buraya gel, gerçekten burada olmana ve dikkatimi dağıtmana ihtiyacım var. Lütfen Ocean, lütfen..."diyerek yalvardığında püfledim ve gözleri Calum'a çevirdim. Onun gözleri hep üzerimdeydi.

İç geçirdim. "Yanımda birini getirebilir miyim?"

Daddy Issues. [Calum Hood]Where stories live. Discover now