33-Baby Came Home

3.8K 203 45
                                    

33-Baby Came Home

Santa Cruz'a vardığımda, ilk işim sahil kenarındaki favori mekânımda kahvaltı yapmaktı. Yolculuk sebebiyle sabah çıktığım Los Angeles'ten, öğlen anca Santa Cruz'a gelebilmiştim. Kahvaltımdan sonra, okul malzemeleri satan bir yere girip kâğıt kalemle istifamı yazarak faksla şirketin faks adresine yollattım. Artık tamamıyla onlarla işim bitmişti.

Sonunda evime geldiğimde ve bazı tanıdık insanlarla karşılaştığımda, ağlama istediğim bedenimi terk etmişti. İnsanlar Calum ile değil, Michael ile sevgili olduğumuzu sanıyordu. Sanırım bu yüzden tüm arkadaşlarım –artık arkadaşlarım değildiler- beni fahişe ilan etmişlerdi.

Çantamdan anahtarlığımı çıkardım ve evin anahtarını bulup kapıyı açtım. Bu evde sürpriz yapmayalı uzun zaman olmuştu. Ama içeriden hiç ses gelmediği için, sürprizim boşa gitmişti.

Bavulumu içeri çekip kapıyı kapattım ve aylardır görmediğim evime baktım.

Değişmişti. Duvarların rengi mavi olmuştu, koltukların yerleri değişmişti, televizyonumuz değişmişti, evin kokusu da eskisi gibi lavanta değil, okyanus gibiydi. Bavulumu merdivenlerden zorda olsa çıkartıp, odama geçtim. Odam hala aynıydı ama tertemizdi. Camım hala aynı olan sahile bakıyordu, perdelerim tertemiz kokuyordu, fotoğraflarım ve notlarım, hepsi duvardaki panomda duruyordu.

Dolabımı açtım ve boş olmalarını umursamayarak bavulumdaki eşyaları dolabıma yerleştirdim. Bavulumdaki eşyaları yerleştirdikten ve telefonla Ashton'ı aradığım sırada kapının kapanış sesini duymuştum. Telefon açıldığı an hemen konuşmasını engelledim Ashton'ın. "Sakın adımı söyleme."

"Tamam."dedi ama sesi biraz sıkıntılı çıkmıştı.

"Hoparlörde değil, değil mi?"

"Bekle biraz."dediği sırada bende ayağa kalkmıştım. Lydia'nın gülen sesini duyabiliyordum. "Odamdayım şimdi. Bana ne olduğunu anlatır mısın? Gerçekten bugün burası bok gibi."

"Calum söylemedi mi?"

"Sadece ayrıldığınızı söyledi. Michael'da seni bir bavulla evden çıkarken görmüş. Burada ne boklar oluyor anlatır mısın Lee?"

Alt dudağımı dişledim ve elimi enseme koydum. "Hamileyim."

"NE?!"

Telefonu o bağırdığı an kulağımdan uzaklaştırdım ama artık kulak zarım zarar görmüştü bile. Telefonun alt kısmını konuşmak için dudaklarıma yaklaştırdım. "Sessiz olur musun?"

"Ciddi olamazsın."dediğini duyarken sesi daha alçaktı. "Korunmuyor muydunuz?"

"Korunuyorduk."dedim ve yüzümü ekşittim. "İlk aylarda."

"Aptal."dediğinde püfledim.

"Seni bunun için aramadım. Eşyalarımın yarısı hala orada. Onları eve yollatmalısınız."

"Calum yanına gitmemize izin vermiyor."

"O nasıl?"dedim ama sesim de kalbim gibi çatlamıştı.

"Seninle kavga ettiğinde nasıl oluyorsa öyle. Senden nefret ediyorum, bu çocuğa neler yapıyorsun böyle anlamıyorum."diye homurdandığında gözlerim kapının yanındaki panomda olan polaroid fotoğraf makinesiyle çekildiğimiz Calum ile olan fotoğrafı gördü.

"Onu özledim."diye mırıldandım fotoğrafa doğru ilerlerken. Sahildeydik ve Ariel'in polaroid makinesiyle çekilmiştik. Hatta birden fazla fotoğrafımız vardı.

"Sen gittiğinde krize girdi ve hepimizi uyandırdı. Rüyamda Eliza ile beraberdim..."

"Hala onunla birlikte olmadın mı?"dedim Calum'ın dudaklarımı öptüğü fotoğrafa bakarken.

Daddy Issues. [Calum Hood]Where stories live. Discover now