Bölüm ☘60☘ Sevmemiş Seni

91.6K 4.5K 595
                                    

/60/SEVMEMİŞ SENİ/

Bölüm parçası: Ahmet Kaya - Nereden Bileceksiniz

26 EKİM 🍂🍂

' Niyetli mutluluğum hep yarım kalmaya. Kast eden birileri sürekli oluyor. Sürekli yarım kalıyor, tamamlanamıyor. Her kalkışım da daha sert düşüyorum anne... Daha beter yere çakılıyor ve kalkacak mecali kendim de bulamıyorum artık. Ve bildiğim tek şey ben mutlu olmak istedikçe tükeniyorum. Bağırmak istiyorum anne! Soranlara 'İyi değilim!' demek istiyorum... Annem, kızın hiç iyi değil...'

Tavana bakarak içinden annesiyle konuşan Esila, Erkam'ın sessizce akıttığı göz yaşlarına parmak ucuyla dokunmasıyla irkildi. Dakikalardır o tavanı, Erkam ise kendisini seyrediyordu ve genç kadın dertleri ile boğuşmaktan bunu farkedememişti. Huzurunun parmakları, yaşların izini sürerek boynuna doğru yol alırken derin bir nefes alıp verdi Esila. Yorulmuştu. Öğrendiğinde olacakları düşünmekten çok yorulmuştu. Darbelerin oluşturduğu yırtıkları yeni yalanlarla dikmekten yorulmuştu. Ferit'in ve ablasının öldürülmeyeceğinin garantisi olsa bir an bile düşünmeden söylerdi. Nefretini göze alıp anlatırdı her şeyi. Ama yoktu. Susmaktan başka bir yol bulamıyordu.

" Neyin var Esila?"

' Hadi yine iyiyim de. Ağlarken gördü seni, nasıl iyiyim diyeceksin? Bir şeyim yok diyebilir misin?'

" Esila?"

Çenesini parmakları arasına alarak yüzünü kendisine doğru çeviren huzurunun gözlerine bakamadı Esila. Anlamasın diye değildi bu uğraşı, yalan söylemek zorunda kalacağı içindi. Ve söyledi de. Kahverengi gözlerin kıyısına bakarak " Başım ağrıyor." dedi.

Göz bebeklerine dokunan kahverengiden bir kez daha kaçmaya çalışırken ela gözleri dudaklarındaki gülümsemeye takıldı. Alay yoktu huzurunun gülümsemesinde. Hiçlik vardı, hayalkırıklığı vardı. Erkam'ın gülümsemesinde yüreğini sızlatacak derecede yoğun kırgınlık vardı ve bunu "Yapma şunu güzelim. Elimi kolumu bağlama. Gerçekte neyin var söyle." derken bile iliklerine kadar hissettirmişti.

" Bir şeyim yok. Başım ağrıyor sadece."

Karısının, konuşurken yüzüne çarpan nefesi ve ses tonundaki hüzün yüreğinin çevresini dikenli tellerle çevirdi. Gözünden akan her damlada dikenler daha derine battı. Ela gözlüsü ağladıkça canı yanıyordu ancak içini en çok yalan söylemesi acıtıyordu. Derdini onunla paylaşmayacaksa varlığının ne anlamı vardı? Ona değer verdiği gibi biri değil de el gibi davranması şu an daha çok koyuyordu. Sanki ' Başım ağrıyor.' değil, ' Sen benim hiçbir şeyimsin.' diyordu. Yine de Esila'nın  bu tavrını yok saymaya çalışarak devam etti Erkam. Bu gece neyi olduğunu öğrenmeden, gözlerini uyku ile buluşturmayacaktı.

"İki gündür bir şeyim yok diyorsun! Bugün Emir Bey'in evinde de böyleydin? Kimle göz göze gelsem, seni işaret edip neyin olduğunu sordu. Verecek bir cevap bulamadım. Karımın nesi var bilmiyorum, diyemedim."

Bekledi... Bekledikçe kalbinin isyanı arttı ama Esila dudaklarını birbirine bastırıp, gözlerini kaçırmaktan başka bir şey yapmayınca sabrının sınırlarına dayandı. Bir yanı ona zaman tanımasını söylerken diğer yanı öğrenmeden rahat bırakmamasından yanaydı. Çünkü karısının gözlerindeki vazgeçmişlik ifadesini daha önce de görmüştü. İki gündür böyle miydi? Zar zor göz göze geldiklerinden farkedememişti ama şimdi çok net bir şekilde acı çektiğini görebiliyordu.

" Tamam. İki gündür başın ağrıyor. Ama bana babana gittiğin zaman eve girmenle çıkmanın bir olmasının nedenini söyle bari Esila. Neden oradan ayrıldıktan sonra bir saat boyunca arabada oturdun? Neden haber vermedin ya da Civan'ın beni arayıp haber vermesine engel oldun? Bir şey mi söylediler sana? Bir şey mi yaptılar?"

AĞLA SEVDAM Where stories live. Discover now