Until Midnight - 03

844 79 20
                                    

Düşüncelerin, adeta zihninden taşmış, odanın duvarları arasında sıçrayıp duruyorlar. Zarar gören yine tek sen oluyorsun, çünkü onları görebilen başka kimse yok. Bacaklarını karnına çekip, kollarını da etraflarına bağlamışsın. Eski püskü, yırtıklarla dolu işçi elbisen, seni ilk kez utandırıyor. Karşındaki askerler, bir soyludan daha temiz giyimliler.

Ne kadar zamandır dümdüz yere baktığını bilmiyorsun. Hareketsiz bir şekilde durduğunu da fark etmedin.

''Şunu iç,'' diyene kadar, mavili olan.

Sesiyle irkiliyorsun, tereddüt etsende, elindeki demir bardağı alıyorsun. Metal, soğukluğuyla tüylerini ürpertiyor.

İçinde, su gibi şeffaf bir madde var. Ne yaptığını belli etmeden kokluyorsun, kokusu yok. Belki de sudur, diye düşünüyorsun. İçiyorsun. Su.

''Böyle olmayı bırak,'' diyor çocuk. Haklı gibi.

Üç gündür buradasın. İlk kez su içişin, miden açlıktan kazınıyor fakat yemek isteyemiyorsun. Dahası, askerler eve pek sık uğramıyorlar. Onları son beraber görüşün, odaya girdikleri zamandı.

Konuşmak istiyorsun, fakat sesinin titreyeceği olasılığı, kendini güçsüz göstermek istememenden dolayı ağzını kapalı tutuyor. Gerçi daha ne kadar güçsüz görünebilirsin ki.

Gözlerin, büyük gözlü çocuğa bakıyor. Bakışlarınız birbirini buluyor. Bir süre ona bakıyorsun. Zarar vermeyecek gibi. Kızgın bakmıyor. Bakışlarını, arkadaki kapıya çeviriyorsun.

Hızla açılıyor. Adete duvar titriyor.

İçeriye teker teker giriyorlar. Bu onları ikinci kez beraber görüşün. Mavili çocuk hızla kalkıyor. Yeşil giyinmiş çocuk, kendini odanın köşesindeki minderlere bırakıyor. Sana umursamaz bir bakış atmayı da unutmuyor. Diğerleri de odanın köşelerine dağılıyorlar.

En sonunda sen, en ortadaki kişi olarak maviliyle beraber kalıyorsun. Yanına oturuyor.

''Bir şey yemedin mi, y/n?'' Diye soruyor, burada olduğun süre boyunca sana en normal davranan kişi olan, siyahlı çocuk. Korkutucu görüntüsünün yanında bu kadar düşünceli davranabilmesi, gerçekten şaşırtıcı. Belkide kibar değildir, sadece öyle davranıyordur.

''Yemedi, hyung,'' diyor mavili. Ah, adı neydi? Sana söylemiş olmalıydı. Jimin? Evet, bu olmalı. Onun gibi kibar biri için, iyi bir isim.

''Ona düzgün yemekler hazırlamadınız mı?'' Diyor, siyahlı çocuk ilk başta. ''Kyeonju!'' Diye bağırıyor ardından.

İlk kez dün gördüğün, ellilerindeki kadın içeriye giriyor. Ellerini önüne bağlamış ve başı eğik.

''Ona düzgün yemekler hazırlamadın mı?''

Çocuğun, kendine güvenini sarsan otoritesi karşısında şaşkınlığa uğruyorsun. Kadın gözlerinin önünde utançla doluyor. Hafifçe kambur olan sırtı, daha bir eğiliyor sanki.

''Efendimizin sevdiği yemekleri hazırlamaya çalıştım, Efendi Namjoon,'' diyor.

Siyahlı çocuğun tehditkar gözleri kadını süzüyor. Ardından sana dönüyor.

''Hindi çorbası sever misin?'' Diye soruyor.

Bir süre ona bakıyorsun. ''Hiç içmedim,'' diyorsun ardından. Kırmızılının gülüşü, yanaklarınının, ezildiğini hissetmenle kızarmasını sağlıyor. Taşrada her zaman yosun ve buğday çorbası içilir. Hindi, soylular içindir.

''O zaman hepimize hindi çorbası yap, Kyeonju,'' diyor Namjoon, senin söyleyişinle Siyahlı Çocuk.

Kadın odadan çıkıyor, sen gözlerini Namjoon'a çeviriyorsun. Jimin sana bakıyor ve Namjoon'un yüzünde ufak bir gülümseme beliriyor.

''Hindi çorbası çok güzeldir,'' diyor. ''Kyeonju'da çok güzel yapar.''

''O kadar güzel ki kaseyi bile yiyesin gelir,'' diyor kahverengi kıyafetli çocuk. Neredeyse hiçbirinin isimlerini bilmiyorsun. Sadece Namjoon ve Jimin.

Gözlerin kahverengiliye döndüğünde, sana gülümsüyor. ''Ben Hoseok,'' diye tanıtıyor kendini. Namjoon'un gözlerinde bir ışık parlıyor.

''Kendimizi tanıtmadık değil mi? Bizi tanıyor musun, y/n?''

''Sadece sizi ve Jimin-shi'yi biliyorum,'' diyorsun. Namjoon gülüyor ve arkasını dönüyor.

Duvar köşesinde oturan yeşilli çocuk, gözlerini deviriyor.

''Ben Yoongi,'' diyor. Daha önce bu ismi hiç duymadın.

Ardından bordo kıyafetli geliyor; adı Jungkook. Oldukça koyu, mor ve lacivert arası bir renkte giyinmiş olanın adı Seokjin. Onu önceden fark etmemiştin, ama yüzü o kadar güzel görünüyor ki, adeta bir meleğe benziyor.

Ardından, korkutucu olan, ilk gördüğün geliyor.

''Taehyung,'' diyor. Gözleri yine alev alev yanıyor, korkutucu. Ona bakmaktan bile çekiniyorsun, ama bakmak zorundasın.

Namjoon sana dönüyor. ''Herneyse y/n,'' diyor. ''bize neden lazım olduğunu anlatmış mıydık?''

Until Midnight | Kim Taehyung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin