Until Midnight - 07

584 65 7
                                    

Odanın sakin sessizliği, kapının sertçe açılmasıyla sonlanıyor. Yatağından hızlıca kalkıp sırtını duvara yaslıyorsun ve korkuyla kimin geldiğine bakıyorsun. Yanan tek ışık, yatağının üstündeki, bu yüzden, içeri giren kişi yatağının yanına yaklaşmadığı sürece onu seçemiyorsun.

Namjoon.

Saçları ıslanmış ve dağınık, eli kılıcında. Sana doğru ilerliyor. Korkarak daha çok siniyorsun fakat o elini kaldırıp sakin olmanı işaret ediyor.

''Bir şey yapmayacağım,'' diyor ve gelip yatağının kenarına, oldukça yanına oturuyor. Saçını elleriyle düzeltiyor ve sana bakıyor. Sen hâlâ şoktasın.

''İyi geceler y/n,'' diyor. Gülümsüyor.

Gülümsemediğini görünce, hızlıca lafa giriyor.

''Yarın,'' diyor. ''yarın gidiyorsun.''

Vurulmuş gibi hissediyorsun. Daha bir haftan olduğunu düşünüyordun. Fakat yarın, hiçte uzak olmayan bir zaman dilimi.

''Nasıl yani?'' Diyorsun titreyen bir sesle. ''D-Daha bir haftam yok muydu?''

''Planlar ileri alındı,'' diyor Namjoon. ''yeni haberler var. Bu yüzden seni olabildiğince hızlı bir şekilde saraya sokmamız gerek.''

Ah... Her şey çok hızlı ilerliyor. Kendine güvenin hâlâ tam olarak oturmuş değil.

''Sarayda herkes seni yeni gelen yüksek rütbeli bir aşçı olarak bilecek,'' diyor. ''Yangdeukgung Sarayı'ndan geliyorsun sanacaklar.''

Başını sallıyorsun. Yangdeukdung... Daha önce hiç duymadın. Oralı biri gibi davranmak, zor olacak gibi.

''Eğer Yangdeukgung hakkında birşeyler sorarlarsa onlara sadece bahçenin inanılmaz olduğunu, askerlerin hepsinin çok yakışıklı olduğunu ve yeni gelenlerin çok ukala olduğunu söyle.''

Başını tekrar sallıyorsun. Daha önce adını bile bilmediğin bir saray hakkında konuşacakların, oldukça yüzeysel. Bu hoşuna gidiyor, uzun saatler öğrenmek yok.

''Yarın sabah kuşlar ötmeye başladığında Taehyung ve Jimin seni götürecekler. Kyeonju'ya giyeceğin kıyafeti verdim, ondan alıp giyersin. Saçını da örmen gerek, kendin yapabilir misin?''

''Örerim tabii,'' diyorsun. ''de, ya bu anlattıkların dışında birşey sorarlarsa?''

Namjoon gözlerini deviriyor. ''Sorarlarsa birşey uydur gitsin işte, nasıl olsa Yangdeukgung'u hiç kimse bilmiyor.''

Gülüyor. Her ne kadar gülmeye çalışsan da, yapabildiğin tek mimik, dut yemiş bülbül gibi susan bir yüz ifadesi.

''Tamam mı?'' Diyor Namjoon, birkaç suskun dakikanın ardından. Başını aşağı yukarı sallıyorsun. Gülüyor.

''Kendine iyi bak,'' diyor. ''ve bize yazmayı unutma.''

Çabucak ayağa kalkıp sana gülümsüyor ve sessizce odadan çıkıyor. Yazmak... Şifrelerden mi bahsediyor? Ne olduğuna karar veremiyorsun. Zaten verebilecek gibi de hissetmiyorsun. Başın, uykusuzluktan ağrımaya başlamış. Göz kapakların yavaş yavaş düşüyor ve vücudun, her ne kadar heyecan ve korku karışımı bir duygunun esiri olsa da, tatlı uykundan uyandırılmanın verdiği yorgunlukla seni yatağa geri sokmaya çalışıyor.

Yavaşça yorganının içine kayıyor ve başını ince yastığına koyuyorsun.

İşte her şey, şimdi başlıyor.

Until Midnight | Kim Taehyung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin