Until Midnight - 04

708 74 21
                                    

Namjoon, çorbasından bir yudum alıyor, sen onu izlerken. Herkes yemeklerine konsantre olmuş. Yemeğin kokusu bile seni doyuracak kadar güzel. Kaşığı kaseye daldırıyors ve bir yudum da sen alıyorsun. Ah, bir çorbanın bu kadar güzel olması mümkün mü?

Yemekler teker teker bitiyor, tabaklardan yükselen buhar o kadar fazlaymış ki, oda ısınmış ve o muhteşem koku, artık tüm odada hissediliyor. Namjoon sana dönüyor.

''Herneyse,'' diyor ilk başta, yerinde kıpırdanıp rahat bir pozisyon bulmaya çalışırken. Herkes yine sana dönüyor. ''neden bizimle olduğunu anlatacaktık.''

Yutkunuyorsun. Hiçbir fikrin yok. İsimlerini bile yeni öğrendiğin erkeklerle bir yolculuğa çıkıyorsun. Daha doğrusu, çıkmak zorundasın. Bir dakika, belki de değilsindir?

''Sormak istediğin bir şey varsa şimdiden sor,'' diyor Namjoon. Zihnin kısa bir süre içinde varolan tüm seçenekleri gözden geçiyor. Sormalı mısın? Çok mu erken? Ya soracağın şeyi zaten anlatacaksa ve bu yüzden sana sinirlenirse?

''Peki,'' diyor Namjoon, suskunluğunu hayıra yorarak. Boğazını temizliyor.

''Bir görevimiz var, y/n,'' diyor. ''kim tarafından görevlendirildiğimiz, şimdilik senin öğrenmemen bir bilgi. Ama bilmen gerekiyor ki, eğer bizimle birlikte olacaksan, seni pek konforlu günler beklemiyor.''

Konfor? Hayatım boyunca konfora sahip değildim ki, diye geçiriyorsun içinden.

''Krallıkların arası her zaman iyi olmaz, biliyorsun değil mi?'' Diye devam ediyor. Başını sallıyorsun.

''O dönemlerden birindeyiz ve bir ajan, Kral Injong'a suikast düzenleme planları yapıyor.''

Zihnin, kelimeleri idrak etmeye çalıştıkça ateşinin çıktığını istiyorsun. Kim Kral Injong'a suikast düzenlemek ister ki? O her zaman iyi birisiydi, çiftçi maaşlarına zam bile yapmıştı. Tüm ülke ondan memnundu ve pek çok dost ülke edinmişti. Kim olabilirdi ki?

''Bizim görevimiz, bunu önlemek. Bunu yaparken sana ihtiyacımız olmasının nedeni, bizim saray içinde gözümüz kulağımız olacak olman, y/n. Saraya gireceksin, orada olan biten her şeyden bizi haberdar edeceksin. Kral Injong'un odasından sorumlu olan aşçılardan biri olacaksın ve yemeği ona sen götüreceksin. Onun her hareketini, sağlık durumunu kontrol edeceksin. Eğer tek bir saçının eksildiğini görürsen, acil durum mektubu olarak bizi bilgilendireceksin. Taehyung her gece saat iki buçukta seni odanın balkonu altında bekleyecek. Yazdığın mektupları ona vereceksin. Mektupları şifreleyeceksin, sana öğreteceğiz. Yemek yapmayı, mesaj şifrelemeyi ve gözlem yapmayı öğrenmek için tam bir ayın var. Kabul ediyor musun?''

Cümleler aklına öyle bir hızla hücum ediyor ki, her birini hecelere bölerek anlamlandırmak zorunda kalıyorsun. Saraya girmekten bahsediyor, ve ajan olmaktan. Daha çok bir köstebek. Aşçılık, şifreleme, gözcülük... Ve hepsi için bir ay, her şey için, sadece bir ay.

''Kabul etmezsem... Ne olur?'' Diyorsun. Namjoon sırıtıyor.

''Bu kadar çok şey öğrendikten sonra, öyle bir seçeneğin olduğunu düşünüyor musun?'' Diyor. Gözleri alaycı bir ifadeyle bakıyor. ''Ama tabii ısrar edersen, cesedini nehre atmak zorunda kalırız.''

Yutkunuyorsun. Beynin, karşındakinin zekası karşısında şaşkınlığa düşüyor. Her şeyi sen daha tanımadan anlatmasının nedeninin, sana kaçış yolu bırakmamak olduğunu anlıyorsun.

''Tamam,'' diyorsun, sesinin titremesini dindirmeyi başararak.

Gözünün ucuyla Taehyung ve Yoongi'ye bakıyorsun. İkisini ayırmanın sebebi, diğerlerinin yaptığı gibi gülmemeleri.

Jimin, oldukça yakışıksız bir şekilde hafifçe omzuna vuruyor. Namjoon ve o, ''Aramıza hoşgeldin,'' diyorlar.

Until Midnight | Kim Taehyung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin