Until Midnight - 31 (Final)

663 58 18
                                    

O gün, odanın dışında nöbette olan asker tarafından uyandırılıyorsun.

"Bugün," diyor. Başka bir şey söylemesine gerek kalmıyor.

Bir anda duyguların akınına uğruyorsun. Son anda adına çalıştığın kişilere ihanet etmek istemiyorsun, ama önceden de zihnini kemirip düşünceler seni tekrardan buluyor. Ya aslında yaptığın şey doğru değilse? Ya aslında ülkene yararı olacak birini öldürüyorsan? Ya Kral Injong aslında kötü biriyse?

Hayır, diyorsun kendi kendine. Kral Injong'un nasıl biri olduğunu herkes biliyor. Onu öldüren kişi kötü amaçlar içinde olmalı. Hem kimse bir ülkenin kralını öldürmekte haklı bir yön bulamaz.

Başını, düşüncelerinden kurtulmak ister gibi iki yana sallıyorsun.

İki yanına koyduğun ellerinden destek alıyor ve kalkıp giyinmeye başlıyorsun.

Asker, dün gece mutfaktaki tüm buzların göle atıldığını, bu yüzden mutfakta tek bir buz bile kalmadığını söylüyor. Dediğine göre görevin, mutfaktakiler depoya göndermeye çalıştıklarında onlara kendin gitmek istediğini söylemek ve Woohan ile beraber depoya gitmek. Gerisini söylemiyor, fakat sen zaten ne olacağını biliyorsun.

Fakat Woohan'ı nasıl yanına çekeceğini, onu oraya gitmeye nasıl ikna edeceğini söylemiyor. Gerçi Woohan, sen dışarıya her çıktığında seni kolladığı için muhtemelen onu çağırmana gerek kalmayacak.

Fakat en acı olan, Taehyung'un Woohan'ı nasıl öldüreceği. Doğrusu, öldürüp öldüremeyeceği. Çünkü Woohan'ın gücünü önceden gördün, ve Taehyung'un onu öldürebileceğinden eminsin. Ah... Öldürmemeni mi istiyorsun yoksa?

Kıyafetlerini giyip hazır olduğuna karar verdiğinde, "Sakin ol," diyorsun kendi kendine. "senin hiçbir suçun yok."

Bu kelimeler, yüreğinde filizlenmeye başlayan suçluluk ve korku duygularının seni ne kadar ele geçirdiğini kanıtlıyor.

Odanın kapısını aralıyor ve hâlâ orada olan askere kısa bir bakış atıyorsun. O da sana bakıyor ve ardından tekrar diğer tarafa dönüyor. Onun tam tersine, sağ tarafa doğru ilerliyor, merdivenlerden iniyor ve seni mutfağa götürecek olan uzun koridora giriyorsun. Ayakkabının altındaki tahtanın çıkardığı sesler, düşüncelerini az da olsa bastırıyor.

Mutfağa girince, Goonhye ve diğer üst seviyeli aşçıların kendi aralarında tartıştığını görüyorsun. Sen yanlarına gidince Goonhye gibi senden küçük olanlar eğiliyor, sense senden üstlerin önünde eğiliyorsun.

"Ne tartışıyorsunuz, Hakyoung-shi?" Diyorsun.

Hakyoung, 32 yaşında, söylediklerine göre daha sekiz yaşındayken saraya alınmış. Ondan önce ise meydandaki Çarşılar Sokağı'nda çorbalar yapar, sokak hayvanlarını besler ve isteyenlere ücretsiz olarak dağıtırmış çorbalarını. Sekiz yaşından öncesini hatırlamıyormuş, bu yüzden saraya alışması çok kolay olmuş ve daha 14 yaşındayken en yüksek mevkilerden birine getirilmiş. Bu yüzden, Krallıklar tarihinin en yetenekli aşçıcı olarak anılıyormuş.

"Mutfakta hiç buz kalmamış, Y/n-ah," diyor. Şaşırmış bir yüz ifadesiyle bakıyorsun ona.

"Buzlar şu bahsettiğiniz kocaman depodan mı alınıyor?" Diyorsun. Başını sallıyor.

"Eğer izin verirseniz gitmek isterim," diyorsun. Hakyoung kaşlarını kaldırıyor.

"Oraya buraya biraz uzak," diyor. "bu sıcakta oraya gitmek istediğine emin misin?"

Until Midnight | Kim Taehyung Where stories live. Discover now