BANA İKİMİZİ ANLAT

REHA

Ama kardeş olsalar uzak durmamı söylemezdi herhalde. Acaba rakip çeteler falan mıydılar. Sarp Pars a karşı..

Sarp ı bir daha inceledim. Ama Pars a karşı pek şansı yoktu. Elinde kalırdı. Bugün sürekli saçmalamak zorunda mıydım. Pars ı neden gözümde bu kadar büyütmüştüm. Sarp ta gayet uzun boylu ve kaslıydı. Üstelik gözleri de maviydi. Yani Sarp Pars tan daha yakışıklıydı. Yakışıklı olmakla çete reisi olmanın alakası neydi. Elçin ile çok takılıyordum galiba. Üzüm üzüme baka baka demişler.

Sarp aynı zamanda sıcakkanlı bir çocuktu. Kolay iletişim kuruyordu. Çete reisi tanımına pek uymuyordu. Ama ondan korkmaları kafamı karıştırıyordu. Sarp ın artıları vardı. Yine de Sarp a ısınamamıştım. Aslında onunla konuşmak istemiyordum.

Ama Pars konuşmamı istemediği için inadımdan masaya oturdum. Ben onu görünce ağzının suyu akan her sözünü emir kabul eden yalaka kızlardan değildim. Zaten öyle fazla yakışıklı da değildi. Kesinlikle değildi. Ondan çok daha yakışıklı kişiler görmüştüm. En azından rüyalarımda. Aslında gerçekte de görmüştüm. Mesela Berk Atan Pars tan daha yakışıklıydı. Offf ya kendi saçmalamalarımdan kendim  sıkılıyorum. Başka şeylere odaklanmaya çalıştım.

Reha gidip kola ve fanta aldı. Gözümün önünde ikisini aynı bardağa döktü. Garip bir renk ve görüntü olmuştu. Umarım onu içmeyi düşünmüyordu.

' Ne yapıyorsun. '

' Fanta kola. İster misin. Sana da yapabilirim. Ama kendine alırsan. O bacaklar sadece bir kahve eder. '

Kesinlikle sabrımı sınıyorlardı. Acaba bütün öğrencileri sapık olduğu için mi forma bir karış bir şorttu yoksa bir karış olduğu için mi bütün öğrencileri sapıktı. Tavuk mu yumurtadan çıkardı yoksa yumurta mı tavuktan.

Bu okul sinirlere zararlıydı. Buraya düşeceğimi bilseydim okulumdan atılmamak için uğraşırdım. Bağırmamaya çalışarak sordum. Yine de bir yanım Reha ya kızamıyordu ama bana böyle sapıklıklar yapamayacağını da anlaması gerekiyordu.

' Sen ikide bir benim bacaklarıma mı bakıyorsun. '

' o kadar sık değil. '

' Reha acaba masayı kafana geçirsem ne olur. '

' Büyük ihtimalle kafam acır hatta kanayabilir. Üzülmez misin sonra Reha nın yakışıklı  canını yaktım diye. '

Bu çocuk ya saftı ya da salak. Ama kesinlikle sevimliydi. O garip fanta kolasından bir yudum alıp meraklı gözlerle bana bakıyordu. Gerçekten cevap bekliyordu.

' Üzülmem. '

' Sonra kanlar yere akar. Ben revire giderim. Bütün yol kan olur. Sonra okulun yaşlı hademesi o kanları silerken yorulur. Hasta olur.  Onun içinde üzülmez misin. '

' Üzülürüm. '

Resmen ciddi bir soru sormuş gibi cevap veriyordum. Reha ya fazla mı bakmıştım. Onun gibi aptallaşmıştım.

' Yaaa sen de saçma saçma sorular sorup benimde kafamı karıştırıyorsun. '

Reha gülerek konuşmaya çalışıyordu ve bu hali çok tatlıydı. Beni de güldürmüştü.