KİM SEVDİ

607 46 40
                                    

Kendimi Bülent in yanına attım. Anlattıklarım onu da şok ediyordu. Acı çektiğini görüyordum. Bülent hiç beklemediğim bir şey söyledi.

'Rüya. Seni anlıyorum. Öfkeni de anlıyor ve hak veriyorum. Diğer yandan bunu senin için söylemek zorundayım. Ne kadar kendim için söylemek istemesem de'

'Ne söylemeye çalışıyorsun Bülent. Lütfen kelime oyunu yapma. Şu an anlayamayacak kadar yorgun hissediyorum kendimi.'

'Pars ın yaptıkları çok kötü bir şey. Ancak diğer yandan çok büyük bir aşkın göstergesi. İnsan sadece çok büyük bir aşka sahipse bunu başarabilir. Pars sana bir dünya var etmiş. Üstelik hiç yoktan. Seni mutlu edecek her şeyi bilmiş düşünmüş düzenlemiş. Bu kolay bir şey değil. Yıllarca seni üzecek gerçeklerden seni korumayı başarmış. '

' Ben Pars ı mutlu olmak için sevmedim ki. Onunla mutsuz olmaya da razıydım. Yeter ki gerçek olsaydı. '

......

Bülent e yasladım başımı. Kafam kendime o kadar ağır geliyordu ki şu an taşımaya gücüm yoktu. Bu ikimize de iyi gelmişti. Bülent içinde onları söylemek zordu. Onu anlıyordum. Söylemese kendini iyi hissetmeyecekti. Söylese kalp razı değil. Yine de söyledi. Onun sevgisi böyle fedakardı.

Pars bana çok mu aşık diyerek Pars a gitmeyi seçebileceğimi biliyordu. İçten içe Pars a gitmek için bir neden aradığımı. Kalbimin orada olduğunu biliyordu. Ama Bülent in sevgisi fedakardı. Kendi fedakardı. Bu benim daha önce hiç görmediğim bir şeydi. Ben bu kadar fedakar sevemezdim. Pars ın sevgisi zaten her zaman bencildi. Böyle bir sevgi ile ilk kez karşılaşıyordum.

Farklıydı. Gerçekten benden farklıydı. Pars tan çok farklıydı.

......

Eve döndüğümde ev bomboş gelmişti. Hayatımda üniversite dışında hiç yalnız kalmadığımı fark ettim. Önce ailem sonra Pars sonra Bülent en son Sedef. Üniversite döneminde sık sık misafirlerim olurdu.

O günler aklıma gelince Pars ın gelişlerini zamanla ne kadar azalttığını hatırladım. Kimbilir neler yapıyordu. Belki de sınavları bilerek kazanmamıştı. Büyük ihtimalle de öyleydi. Zaten Ateş le yaptığı anlaşmayı kendi anlatmıştı. Yıllarca hayal ettiği güce tam kavuşmuşken okul için bırakıp gidecek biri değildi Pars.

Yine onun oyununa gelmiştim. İşlere adaptasyon sürecinde ayak altından çekmişti beni. Dönünceye kadar işimi de ayarlamış yine gerekli olduğunda gönderilmiştim. Benim bir an bile ayrı kalmak istemediğim adam işine geldiği gibi gönderip getirmişti beni. Üstelik ne çok ayrı zaman geçirmiştik. Bu kadar mı kıymetsizdim gözünde. Bu kadar mı özlemiyordu beni. Bensizliği nasıl tercih edebilmişti. Yatıp uyudum. Kandırılmış defalarca kandırılmış biriydim. Kendimi teselli edecek hiçbir düşüncem yoktu. İnsanın aklı zaten en az kendine çalışıyordu.

.....

On gün sonra..

Pars her gün çiçekler göndermişti. Hediyeler. Hiçbirini açmamıştım. Sevdiğim şeyleri bildiğinden şüphem yoktu. İş yerinden her çıktığımda oradaydı. Her sabah evden çıktığımda oradaydı. Konuşmak istiyordu. Konuşacak ne kaldıysa. Konuşmak neyi çözecekse. Mail kutum doluydu. Telefondan numarasını engellemek zorunda kalmıştım. Ama bu onu engelleyecek bir şey değildi. Başka başka numaralardan mesajlar gönderiyordu. Mektup bile yazmıştı. Hiçbiri beni etkilemiyordu. İçim soğumuş gibiydi. En tuhafı ona öfkeli de değildim. Kırgındım. Çok Kırgındım. Kendimeyse çok kızgındım.

BANA İKİMİZİ ANLAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin