Ruh eşi..

154K 8.4K 109K
                                    

İyi okumalar :)

Eğer Jungkookla gitmek istediğimi söylersem - ki kesinlikle onunla gitmek istiyordum- herkes bir gariplik olduğunu anlardı. Çünkü hadi ama. Biz onunla herkesin gözünde kedi köpek gibiydik. Ama eğer yugyeomla gitmek istediğimi söylersem - ki kesinlikle onunla kaç saat süreceği hakkında bir fikrim olmayan bir yolculuk çekmek istemiyordum- herkes bunu normal karşılardı. Ne diyeceğimi bilmez bir şekilde bir yugyeoma birde jungkooka baktığımda karasızlığın aklımda dolaşmasına son verip konuştum...

____________

'' Y-yugyeom.'' derken istemsizce gözlerimi yere indirmiştim.

Şuan gözlerine bakmak istemiyorum. Onunla gideceğimi düşünmüş olmalıydı. Çünkü az önce konuşurken kendinden çok emin konuşmuştu. Bu güveninin sebebi diğerlerine olan rahatsızlığımı bilmesiydi sanırım. Açıkçası evet. Rahatsız oluyordum. Ama hastalıklı biri olduğumu bilmelerinden çok değildi..

Bu hastalıklı yönümü görmelerini istemiyordum. Bu yüzden, onlara hiç bir şekilde bir şey belli etmemeliydim. Sanırım o da bunu anlamıştı. Anlamaması imkansızdı zaten. Gözlerini hala üzerim de hissedebiliyordum.

Dayanamayarak bakışlarımı gözlerine çıkarmıştım en sonunda. Yine koca bir duvara çarpınca şaşırmamıştım. Ne düşündüğünü belli etmiyordu yine. Bakışlarımı diğerlerine çevirdiğimde düşündüğüm gibiydi. Olması gerekenin bu olduğunu düşündükleri belliydi. Ama olması gerekenin bu olmadığını ikimizden başkası bilmiyordu..

'' Pekala.. Hadi gidelim." derken jungkook hızla önden çıkmıştı bile. Ben arkasından öylece bakınca içimde kötü bir his oluşmuştu. Onunla gitmeyi istemeyen bendim ama neden böyle hisetmiştim ki? Derin bir nefes alıp bıraktım. Ağlayacak gibi hissediyordum. Şuan burda hiç kimseyi tanımıyordum. Jimin zaten yoktu. Jungkookta gitmişti bile.

" Taehyung hadi." demişti yugyeom.

Bakışlarımı ona çevirdiğimde yüzünde ki gülümsemeyi görmüştüm. Bir şey demeden kafamı salladığımda ilerlemeye başlamıştık. Dışarı çıktığımızda yağmurun durduğunu görmüştüm. Yugyeomun ilerlemeye başlamasıyla bende arkasından adımladım. Diğerleri zaten çoktan çıkmıştı. Arabaların yanlarına doğru ilerlerken onu görmüştüm. Gitmemiş miydi yani?

Arabasına yaslanmış ve kollarını bağlamış bir şekilde bana baktığını görmüştüm. Neden gitmemişti ki? Ve neden şuan bana garip bir şekilde bakıyordu ki? Ama hala gitmemiş olduğunu görmek kafamda soru işaretlerine neden olmuştu.

Bakışlarımı yugyeoma çevirdiğimde onunda ona baktığını görmüştüm. Tek bir farkla. O da çatık kaşlarının verdiği farklılıktı. Yugyeomun arabasının yanına geldiğimizde o da hemen yanımıza park edilmiş arabasına yaslanmış duruyordu hala.

'' Taehyung seninle konuşmam gerek.'' deyince bakışlarımı anında ona çevirdim. Ne yapıyordu o öyle? Diğerlerine belli etmek istemediğimi anladığını biliyordum. Seninle konuşmam gerekte ne demekti? Tedirginlikle bakışlarımı yugyeoma çevirdim. Dikkatli bir şekilde bize bakıyordu. Ahh tanrım! Yugyeom zaten jungkook hakkında soru sorup duruyordu. Böyle bir şey söylemesi iyice onun dikkatini çekmişti.

'' Ne konuşacağız?'' derken yüzümde ki sinirimi anladığını umuyordum. Veya sesimde ki?

'' Soru sorma ve gel sadece.'' dediğinde derin bir nefes bırakıp kafamı sallamıştım. Yugyeoma bakıp konuştum.

'' Gelirim hemen.''

Bir şeye demeden kafasını salladığında jungkookun arkasından ilerlemeye başlamıştım. Bahçenin köşesine doğru gidip beni beklemişti. Bende hemen yanına gidip yüzüne baktım. Kaşlarımı çatıp konuşacaktım ki o benden önce konuşmuştu.

Save Me  | TAEKOOK |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin