|İlk yalan|

131K 7.2K 64.6K
                                    

İyi okumalar..

_______________

'' Taehyung..''

Adım ağzından öyle bir dökülmüştü ki göz kapaklarım bile titremişti. Bakışları içimden bir şeyleri koparıp alıyordu. O boşluk yangın yeri gibi alev alıyordu. Ve bu his nefesimi kesiyordu. Yüzünde anlayamadığım bir gülümseme oluşurken yutkundu. Yine ve yine derin bir nefes alıp verdi. Ve sonra.. Gözlerimin en diplerine bakarak sessizce konuştu.

'' Ateşe merak duyan 4 kelebeğin hikayesini bilir misin?''




__________

'' Ateşe merak duyan 4 kelebek mi? ''

'' Ateşe merak duyan 4 kelebek..''

Gözlerinde ki.. Sesinde ki, kurduğu cümleye yüklediği duygular o kadar fazlaydı ki nefesimi tutmuştum. Kalbime çöreklenen bu his fazlaydı. Bunu sadece sesiyle ve duygular geçidine ev sahipliği yapan siyahi gözleriyle başarmıştı. Tek bu değildi. Arkasından büyük bir merak duygusunu peşinden sürüklemişti. Öyle ki merak her bir tarafımı sarmalamış ve konuşmama bile izin vermiyordu. Tek düşünebildiğim şey anlatacağı şeylerin normal şeyler olmadığı ve hatta önemli bir konu olmasıydı. Büyük bir merakla ona bakarken yutkundum. Kalbim o kadar ağırlaşmıştı ki gerçek mana da dilim peltelemiş ve midem kasılmıştı.

Heyecanlıydım. Gereksiz bir heyecan demeye dilim varmıyordu. Çünkü onun güzel koyu gözleri buna izin vermiyordu. Gözlerimiz hala birbirine kenetliyken kafamı sağa sola doğru hareket ettirdim. Ve mırıldandım.

'' Bilmiyorum ama..'' duraksadım ve devam ettim. '' Bilmek istiyorum..''

Gülümsedi.

Bakışlarım dudaklarına kaydı. Bir süre orada oyalandıktan sonra tekrar gözlerine baktım. Gözleri yüzümün her yerinde gezindi yavaşça. Ve olabildiğine bir duyguyla.. O, o parlak ve derin bakan gözleriyle uzunca bakarken kalbimin ritimleri düzensizleşiyordu. Ve baktığı yerler sanki değerli ve gözleri gibi parlak bir elmasa dönüşüyormuş gibiydi. Tıpkı dokunuşlarının paha piçilemezliği gibi.. Bunun farkında mıydı bilmiyorum ama ben bunu fazlasıyla hissediyordum.

'' Sence merak etmek..'' deyip gözlerime çevirdi bakışlarını ve devam etti. '' İyi bir şey mi?''

Sorduğu bu soruyla ne demek istediğini anlayamamıştım. Ama cevabımı duymak istediğini görebiliyordum. Düşünmeden cevapladım.

'' Merak hiçbir zaman güzel şeyler getirmez.''

'' Sence neden?'' deyip ilgiyle tek kaşını kaldırdı.

'' Eğer ortada bir merak varsa saklanılan, görülmemesi gereken veya yasaklanmış bir şeyde vardır. ''

'' Bingo! Senden beklediğim cevap buydu işte. '' Gülümseyip ellerini uzun saçlarıma götürdü. Onları özenle kulağımın arkasına koyarken gözlerini gözlerime çevirdi tekrardan.

'' Dediğin gibi merak iyi değildir. Eğer bir şey sır olarak saklanıyorsa, yaklaşılmaması gereken veya yasaklanmış bir şey ise ona merak duymamalıyız. Ama biz insan oğulları merakla bu dünyaya geldik. Bizi biz yapan duyguların başında gelir merak. Adam ve eve' in yasak meyve olayı yani. Peki bir soru daha.. Tanrı o meyveyi yasakladığı halde Eve merakına yenik düşüp onu yedi. Ve sonucunda cennetten dünyaya sürgün edildik. Peki Eve'in yaptığı bu şey.. Aptallık mıydı cesaretlilik miydi? ''

Kafam karışık bir şekilde ona baktım. Ve sorduğu soruları düşündüm. Tanrı ilk insanlar olarak Adam ve Eve'i yarattı. Daha sonra onlara cennetin kapılarını açıp orada yaşamalarını imkan verdi. Ama Eve, merakına veya şeytanın tuzağına yenik düşüp, Tanrının onlara yasakladığı meyveyi yedi. Ve sonra dünyaya sürgün edildiler. Önceleri babamla kiliselere gittiğimiz zaman bize bunları çok fazla anlatırlardı. Ama hiç üstüne düşmemiş ve düşünmemiştim. Şuan o kadar dikkatliydi bakıyordu ki vereceğim cevap sanki dünyanın en zor sorusunun bir cevabı gibiydi. Bu yüzden bir yarım dakika daha düşünüp dudaklarımı yalayarak sessizce konuştum.

Save Me  | TAEKOOK |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin