|Sen ateştin, ben ise bir kelebek|

158K 6.7K 123K
                                    

Final part I






İyi okumalar~

Gece bir sirk olsaydı şayet, yıldızlar onun en görkemli gösterisi olurdu hiç şüphesiz...

Gökyüzü ancak bu kadar güzel hissettirebilirdi insanı, ancak bu kadar eğlendirebilirdi. Huzur verici bir gösteriydi kimine göre, kimine göre ise onlar sadece altın taneleriydi. Bize göre ise, güllerimizin nefes alıp yaşayabildiği evdi..

Bakışlarım yıldız gibi parıldayan şehrin ışıklarından kayıp yanımda duran ona döndüğünde kızarmış bir burun ve kızarmış yanaklarla karşılaşmıştım. Ayazın soğuk rüzgarı yüzümüze çarparken uzun saçları uçuştu ve şampuan kokusunu sürükleyip burnuma kadar getirdi. Kokusuyla onurlanan ciğerlerim yavaşça içimdeki havayı serbest bıraktı. Nefesim havada buharlaşırken dudaklarımı yaladım.

" Kar yağacak gibi duruyor," derken Jungkook bana baktı. Bakışlarımın anlamını kavradığında bırakmadı ve devam etti.

" Sözümü tutacağım küçüğüm."

Gülümserken, daha önceden de geldiğimiz binanın çatı katından şehre çevirdim bakışlarımı yeniden. Öyle güzel duruyordu ki şehrin ışıkları, soluğumu kesen sert rüzgar bile bunu takmamamı sağlıyordu.

Gözlerim hala gezinirken aklıma bu hafta yaşadığımız kriz anları dolunca duraksadım. Jungkook'un son krizinden sonra tekrar krizler yaşamıştık yine ama bilincinin açık olduğu bu anlar benim için birer nimetti. Hala bitkin, yorgun ve ruhu çekilmiş gibi duruyor olsa da öyleydi.

Aradan sadece bir hafta gibi bir şey geçmişti. Belki bir iki gün daha fazla olabilirdi bilmiyorum ama yarın doğum günümdü.

30 aralık.

Biliyor muydu bilmiyorum fakat umrumda da değildi. Onunla olmak beni mutlu ediyordu sadece.

" Kar'ın yağmasını dört gözle bekliyorum o halde," diye mırıldandığımda aklıma geçen sefer buraya geldiğimizdeki anılarımız dolmuştu.

Birçok fotoğraf çekilmiştik o gün ve tümünü de çıkartmıştık Jungkookla. O tedavideyken her birini öpe koklaya kaç kere baktığımı bilmiyordum bile. Ve yine o gün kolundaki dövmenin anlamını çözmüştüm. Çözdüğüm anda da bir tanıdıklık hissi zihnimi dürtmüştü. Elbette bilemezdim bu kadar eski bir anının kalıntıları olduğunu.

Söylediğim şeye cevap dahi vermeyen Jungkook'a baktığımda yine düşüncelere daldığını görmüştüm. Ne düşündüğünü anladığımda ise cebimdeki elimi çıkarıp parmaklarımızı birbirine geçirdim. Soğuk elini, sıkıca tutarken gözlerinin bana döndüğünü hissettim ama dönüp bakmayan kişi bu sefer ben oldum. Gözlerim şehrin ışıkları üzerinde gezinirken yutkundum ve sessizce mırıldandım.

" Mutlu, ama buruk hissediyorum," dedim içimdeki hisleri açıkça belli ederek. Jungkook da ellerimi sıkıca kavrarken, gözlerinin üzerimdeki ağırlığı yok olmuştu.

" Hep mutlu olacağız. Biliyorsun."

Bakışlarım onu bulduğunda onun ne hissettiğini merak etmiştim.

" Peki ya sen?" dönüp bana baktı. " Sen ne düşünüyorsun?"

" Ben mi?" derken bunu sormamı beklemiyormuş gibiydi. Kafamı sallarken bakışları dalgınlaştı ve ağzından bir nefes bıraktı.

" Sanırım ben, benim gibi olan insanlara acıyorum."

İstemsizce güldüm.

" Fazla kibirlisin."

Save Me  | TAEKOOK |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin