|Kelebek|

142K 8K 43.4K
                                    


Müziği bir kere dinlemenizi rica ediyorum :) 

İyi okumalar..

Birinin ellerini saçlarımın arasında hissetmemle kaşlarımı çatmıştım. Bilincimin yerinde olmamasına rağmen korkuyla kafamı çekip gözlerimi aralamaya çalıştım ama başıma giren ağrıyla açmaktan vazgeçip sessizce inlemiştim. Acı o kadar fazlaydı ki durmak zorunda kalmıştım. Sanki hareket etmezsem gidecekmiş gibi..

'' Ben olmadan içmeye nasıl cesaret ettin merak ediyorum gerçekten.''

Dibimden gelen sesle kaşlarımı çatıp göz kapaklarımı daha da sıkmaya başladım. Sanki sesi beynimin içinde yankılanıyordu. Ne diye içmiştim ki sahiden?

'' Burada olmaman senin suçundu. Ve lütfen sessiz konuş.'' dedim boğuk bir sesle. Sessiz kalmıştı. Çünkü suçlu olduğunu biliyordu.

Boğazımı temizleyip yutkunduktan sonra gözlerimi yavaşça araladım. Şuan beynimin her bir kıvrımında saplanan iğneleri hissedebiliyordum. müthiş bir acıydı ve düşünmemi engelliyordu. Başımın üzerinde ki ellerimin çekildiğini hissetmemle bakışlarımı ona çevirdim. Kendi ellerini başıma koyup masaj yapmaya başladığında gözlerimi kapattım.

'' Ne zaman geldin?'' derken yatağa iyice girip bir dizini kırarak bacağına başımı koymamı sağladı. Başımı tek bacağına yaslayıp derin bir nefes aldım. Minik ellerini şakaklarımda gezinirken konuşmuştu.

'' Oldu baya..'' derken gözlerimi aralamıştım.

Baygın bakan bakışlarımı yüzünde gezdirdiğimde dalgın ve düşünceli olduğunu gördüm. Ve de yorgun. Göz torbaları belirginleşmişti ve morarmıştı da. Uykusuz kaldığı belli oluyordu. Cidden dün beni tek başıma bıraktığı için ona kızmam gerekiyordu şuan ama o kadar yorgun duruyordu ki bir de üzerine benim gitmemin doğru olmayacağını düşünüyordum.

Hala ona bakarken boşlukta olan bakışlarını gözlerime çevirmişti. Dudaklarında yorgun bir gülümseme oluştuğunda bu hallerine gülmek istedim. Ciddi anlamda beni sinir ediyordu. sinirle bakışlarımı odada ki büyük pencereye çevirdiğimde gri bulutların gökyüzünü kapladığını görmüştüm. Sabahın erken saatleri olduğunu tahmin etmek zor değildi.

'' Bak o konuda üzgünüm tae. Haklısın gelmeliydim ama-''

'' Ona kızmıyorum jimin. Şu haline bak. O kadar yorgunsun ki şu halinde bile beni düşünüyorsun. Buraya benim için geldiğinin pekala farkındayım. Onlarla yakın olmamı istiyorsun tamam ama sen bu kadar yorgunken neden geldik ki? Evde de kalabilirdik.'' dedim.

Fazla konuşmamdan ötürü başıma yine bir ağrı saplanırken gözlerimi kapadım. Jiminde sanki bunun farkındaymış gibi parmaklarını yukarılara çıkarıp masajına devam etmişti. Başımda dolaşan elleri bile beni sinir ediyordu artık. Benim onu rahatlatmam gerekirken o beni rahatlatıyordu. Şu hale bak..

'' Hayır. Buraya kendim içinde geldim taehyung. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum. Bunu biliyorsun.'' derken doğru söylüyor mu diye göz kapaklarımı aralayıp ona baktım. Ama gerçekten de doğruyu söylediğini görünce bakışlarımı ondan çekip odanın içinde gezdirdim. Öyle bile olsa evde kalmayı severdi jimin.

Sessiz kaldık ikimizde. Bakışlarım hala odada gezinirken ne ara buraya geldiğimi sorgulamaya başlamıştım. En son oyun oynuyorduk ve ben utancımdan deli gibi içmeye başlamıştım. Ahh tamam pekala sonradan birazda tadını sevmeye başladığımdan ötürü içmeye başlamıştım. Çok fazla içmediğimi hatırlıyordum. Yada belki de hatırlayamıyordum. Çünkü cidden bir süre sonra bilincim bulanıklaşmıştı. Umarım saçma bir şey yapmamışımdır. Eğer yapmışsam cidden onların yüzüne nasıl bakardım bilmiyordum..

Save Me  | TAEKOOK |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin