|Değişim|

146K 7.8K 51.1K
                                    

İyi okumalar..

Bakışlarım camdan süzülen şeffaf yağmur tanelerindeydi. Jiminin öylesine açtığına emin olduğum radyodan eski ve hüzünlü bir şarkı çalıyordu. Arada ki cızırtılar şarkının eskiliğini vurguluyormuş gibi hissettiriyordu. Ve tabi ki bu sessizlik uykumu getiriyordu ama aklımda bir makine vardı ve hiç durmaksızın çalışıp ruh halimi, düşüncelerimi, duygularımı ve hatta tüm hayatımı ele geçiriyordu. Düşüncelerimin pençesinde debelenip duruyordum. Ve hayatımda olanlar ayağa kalkmama müsaade etmiyordu bir türlü. Ne yapacağımı bilemediğim anlarda kendimi o kadar aciz hissediyordum ki bu acizlikten nefes alamadığımı hissettiğim anlar oluyordu. Nefes alamadığımı hissettiğimde ise kendimi bu hayatta tutan şeyin ne olduğunu sorgulayıp duruyordum. Çünkü bir insan ne yapacağını bile bilemiyorsa ne için yaşardı ki?

Bu bilinmemezlik her zaman etrafımda kol gezerdi. Ama ilk defa.. İlk defa bu kadar büyük bir karmaşanın içine düşmüştüm. Ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilememek ilk defa bu kadar nefesimi kesiyordu. Öyle ki sürekli ağlamak istiyordum. Çünkü gerçekten duygularımın karmaşıklığında boğuluyordum..

Ve bu duygulara.. O kliniğe ilk defa adımımı attığım ve ona baktığım ilk bakışta yenileri de eklenmişti. İçinde yaşadıklarım yetmezmiş gibi yenileri de eklenmişti.. Sorun bu değildi. Sorun.. Bunlarla baş etmenin zorluğundaydı. Ve sorun.. Onun neden beni bu denli zorladığındaydı.

Eğer daha az karmaşık birisi olsaydı o da diğerleri gibi olur muydu benim için? Belki de sorun bendeydi. Sonuçta hastalıklı aptalın tekiydim. Yoksa onun içkiliyken yaptığı ve pişmanlık duyduğu şeyleri bu kadar kafama takmam normal değildi. Bundan dolayı bu kadar karmaşık hissetmem normal değildi..

Olması gereken şey tedavileri bitirmem ve ondan uzaklaşmamdı. Ve onunda da dediği gibi güvenimin ortadan kaybolması gerekiyordu. Ama ben bu konu da bile karmaşık hissediyordum.

Derin bir nefes alıp verdim. Şuan dışarıda ki bulutlar kadar karanlık düşüncelerime ve hislerime rağmen bir nefes alıp verdim. Bakışlarımı yol boyunca direksiyonda ritim tutan jiminin parmaklarına çevirip donuk bir şekilde baktım. Sinirliydi. Gerçekten çok fena bir şekilde sinirliydi. Sakin kalmak ve bir şey söylememek için kendini zor tuttuğunu biliyordum. Bakışlarımı ellerinden yüzüne çevirdiğimde sabit bir şekilde dümdüz karşıya bakıyor olduğunu gördüm.

Ağzını hala açmaması sanırım jungkook ve diğerlerinin karşısında ağlamamdı. Ama ona o anda ne diyebilirdim ki? O anda ben bile göz yaşlarımın sebebini bilemezken hemde..

O şarkıyı bitirdiğinde bende bitmiştim. Gözlerimden gelen yaşları ardı arkasına gelirken daha fazla gözlerine bakamamış ve üst kata çıkmıştım. Ardımdan jiminde gelmişti. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı tabi ki. Tek bir kişi dışında. O da göz yaşlarımın sebebi olan doktorumdu. Her şeyi hatırladığımı anlamıştı. Yine de ben ordan giderken bir şey yapmamıştı. Ağlarken de öyle..

Jimin arkamdan geldiğinde ona söylediğim tek şey o evden uzaklaşmak istememdi. Ve durum, ağlamamdan dolayı ağzını bile açamayan bir adet sinirli jimindi. Sadece ona evde her şeyi anlatacağımı bir şey sormamasını rica etmiştim. O da anlatmam karşılığında sesini çıkarmamıştı. Sinirinden olduğunu da düşünmüyor değilim gerçi. Ama şöyle de bir şey vardı ki bu sinirini şuan düşünemiyordum bile.

Aklıma sürekli dün gece yaşadıklarımız geliyordu. Ve dün geceyle çelişen bugün ki halleri geliyordu. Bana bunun bir hata olduğunu, yanlıştan başka bir şey olmadığını açıkça belirtmişti. Bu duruma sevinmem gerekiyordu. Ama ben büyük bir tepkisizlik içindeydim..

Dışarı baktığımda şehre girdiğimizi fark etmiştim. Yol boyunca olanları düşünmekten gerçek anlamda başıma bir ağrı girmişti. Ellerimi başıma götürüp ovmaya başladığımda bakışlarım jimindeydi.

Save Me  | TAEKOOK |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin