-10-

6.5K 412 210
                                    

Bilinmeyen Numara: O pislikle ne konuştun?

Gülçin: Sana ne?

Bilinmeyen Numara: Sana tecavüz etmeye kalktı, farkındasın değil mi?

Gülçin: Bunu kimin yaptığını sana söylemedim, nereden biliyorsun?

Bilinmeyen Numara: Öğrendim. Şimdi de o herifle ne konuştuğunu öğreneceğim.

Gülçin: Doğaç'ı sordum. Ayrıca uyuşturucunun etkisindeydi, benden de özür diledi.

Bilinmeyen Numara: Bu özrü kabul ettiğin anlamına gelmiyor değil mi?

Gülçin: Kabul ettim. Ve karşılığında Doğaç'ın takıldığı mekanları öğrendim. Artık sana ihtiyacım yok (:

(Görüldü)

Bana görüldü atmasıyla gözlerimi devirip telefonu elimden bıraktım. Sürekli beni yargılamasından, değiştirmeye çalışmasından bunalmıştım. Ben buydum. Değişemezdim ama en çokta değiştiğimi kabullendiremezdim. İnsanlar buna inanmazdı.

Saçlarımı tepeden dağınık bir topuz yapıp deri ceketimi üzerime geçirdim. Teo Doğaç'ın bugün dövüş kulübünde olacağını söylemişti. Bilinmeyenin sandığı gibi onu affetmiş falan değildim. Sadece istediğim bilgiye ulaşmak için onu kullanmıştım ve ihtiyacım olmadığı sürece bir daha onunla konuşacak değildim. 

Kapıya kadar geldiğimde derin bir nefes aldım. Onu görecektim ve bu kez kesinlikle onu etkileyecektim. İlk karşılaşmamızda yaşadığım şeyin şokunu atlatamamıştım ama bu kez tamamen kendimdim ve elimden kurtuluşu yoktu.

Kapıyı birkaç kez tekmelediğimde kapının arkasındaki adam benden şifreyi istedi.

"Tüm galaksi götüne girsin." Gülmemek için alt dudağımı ısırırken rujumun bozulmasını umursamadım. Teo şifreyi söylediğinde yeterince güldüğümü sanmıştım ama hala komik geliyordu. Üstelik bunu iri yarı bir adama söylemek daha da komikti.

Aniden kapı açıldığında Dudaklarımı birbirine bastırarak gülüşümü gizledim ve şirin bir ifadeyle kapıdaki adamın gözlerine baktım. İşime yarayabilirdi, sonuçta buraya daha önce gelmemiştim.

"Hoş geldin." Adam beni baştan aşağı süzdüğünde o kadar garipsemedim. Buraya fazla kız gelmiyordu sonuçta, alışkın olduğu bir şey değildi.

İçeri girdiğimde etrafta gözlerimi gezdirerek onu aradım. Eğer gözlerim bir saniye bile ona değerse bunu fark ederdim çünkü... Fark edilmeyecek gibi biri değildi.

"Bir şey mi aramıştın güzelim? Yardımcı olayım." Başımı iki yana sallayacakken onu tanıyabileceğini aklıma getirip kendimi durdurdum.

"Doğaç'ı arıyorum. Onu tanıyor musun?" Adamın yüz ifadetsi belirgin bir şekilde değişti ve yüzündeki iğrenç gülümseme anında yok oldu.

"Odası şu tarafta." Gösterdiği yere baktıktan sonra adama teşekkür etmek için döndüğümde ortadan kaybolmuştu.

Dövüş kulübünde odası mı var? Tuhaf.

Omuz silkip adamın bana gösterdiği odaya doğru ilerledim. Kalbim sanki kaburgamı kırıp çıkmak istiyormuş gibi atıyordu. Alt tarafı bir kere görmüştüm. Bu kadar heyecanlanmam anlamsızdı.

Kapı kolunu indirip ani bir hareketle açtığımda onu yatakta başka biriyle basmayı beklemiyordum...

Doğaç hızla kızın üzerinden kalkıp sinirli bir ifadeyle bana baktığında ben yataktaki kıza bakıyordum. Çok geç kalmamıştım, hala giyiniklerdi. Sadece üstlerinde tişört yoktu... Gözlerim istemsizce Doğaç'ın kaslı vücuduna kaydığında yutkundum. Her ayrıntısı mükemmel olmak zorunda mıydı?

"Ne işin var burada?" Buz gibi sesi kanımı dondurmuştu. Neden bana karşı bu kadar katı olduğunu anlayamıyordum. Yataktaki kız giyinip odadan çıkarken arkasından kapıyı kapatmayı da ihmal etmemişti. Kapı kapandığında tekrar Doğaç'a bakıp konuştum.

"Seni arıyordum."

"Neden?"

"Teşekkür etmek için."

"Bunu zaten yaptığını hatırlıyorum." Gözlerimi devirip yatağına oturduğumda bana tuhaf bir bakış attı.

"Odamdan çık."

"Neden benden kaçıyorsun?" Kaşlarını çatarak bana baktıktan sonra kolumdan tutup beni yatağından kaldırdı ve yüzüme doğru eğilerek tane tane konuştu.

"Odamdan çık." Kolumu sertçte ondan kurtarıp bakışlarımı kaçırdım. Bir erkek tarafından reddedilmeye katlanamıyordum.

"Hadi ama... Bir hafta boyunca beni düşünmediğini söyleme bana. En azından bir kere aklına gelmişimdir."

"Amacın ne seni? Yatağıma girmeye mi çalışıyorsun? Eğer amacın buysa bu gösteriye gerek yok." Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açıldığında aklıma ben gelmeden odadan çıkan kız gelmişti. Şu an Doğaç'ın gözünde ondan bir farkın yoktu ve bu ağırıma gitmişti. Ama böyle düşünmesine ben sebep olmuştum. 

"Ben senin tek gecelik kızlarından değilim."

"İstersen iki gece olur, benim için sorun değil."

"Sen... Cidden böyle biri olduğuna inanamıyorum."

"Nasıl biri olduğum seni hiç alakadar etmez." Tek kaşımı kaldırıp onu baştan aşağı süzdüm. Hala üzerine bir şey giymediği için göğsünün üzerindeki dövme dikkatimi çekmişti.

Daha fazla uzatmadan parmak uçlarımda yükselip bir elimle omzundan destek aldım ve dudaklarına kısa bir öpücük bırakıp geri çekildim.

Bir şey söylemesine izin vermeden odasından çıkarken bu sefer beni düşüneceğine adım kadar emindim. Onu etkilememiş olsam bile yaptığım şeyi neden yaptığımı düşünecekti ve bu şimdilik benim için yeterliydi.

Mekandan çıktığımda telefonumu elime aldım ve bilinmeyene mesaj atmak için adımlarımı yavaşlattım.

Gülçin: Sana adınla seslenecektim

Gülçin: Ama adını bilmediğimi fark ettim...

Gülçin: Adın ne sdşlfksşdg

Bilinmeyen Numara: Adımı bilmesen de olur.

Bilinmeyen Numara: Bana ihtiyacın yok nasılsa (:

Gülçin: Bu kadar alıngan olduğunu bilmiyordum...

Bilinmeyen Numara: Alıngan değilim, sinirliyim.

Bilinmeyen Numara: Gidip elin sapık herifinden yardım alıyorsun.

Bilinmeyen Numara: Bu kadar basit olman beni sinirlendiriyor.

Gülçin: Doğaçla ilgili bir şeyler bildiğinden eminim. Bana tecavüz etmeye kalkan kişinin Teo olduğunu sana ben söylemediğime göre...

Gülçin: O söylemiş olmalı.

Gülçin: Onu tanıyorsun ve bana yardım edeceksin.

Gülçin: Ben de karşılığında senin de istediğin gibi değişeceğim.

BİLİNMEYEN HAYATLAR (texting)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant