-55-

4.4K 356 51
                                    

Okulum başlamadan şuraya bir bölüm daha bırakayım dedim cxömnvcçöb

Okullar başladığında ne kadar aktif olabilirim bilmiyorum ama hafta sonları burada olmaya çalışacağım.

İyi okumalarrrr

***

4 yıl önce

Titreyen ellerimi ceplerime sokup bulutların sakladığı geceye baktım. Annem, üç yıl önce babam öldüğünde onun bir yıldız olduğunu ve bizi izlediğini söylemişti. Ben de onu her özlediğimde gökyüzündeki yıldızlarla dertleşirdim. Onun orada olmadığını biliyordum ama yine de kendimi burada bulmuştum.

Yıldızlara, babama, kavuştuğum o tepede.

Nefesimi yavaşça dışarı üflediğimde havaya süzülen dumanları buruk bir tebessümle izledim. Babam onların bulutlara katıldığını söylerdi ve şimdi o bulutlar babamla arama girmişti. Yıldızları göremiyordum.

"Ne işin var burada?" Duyduğum tanıdık sesle irkilirken hızla arkama dönüp onunla göz göze geldim. Komşumuzun torunuydu, onunla pek konuşmazdık ama sanırım ondan hoşlanıyordum.

Diğerlerinden farklıydı. Babam olmadığı için, annem kötü bir kadın olduğu için beni yargılamıyordu. Aslında pek umursadığı söylenemezdi ama en azından bana iyi davranıyordu.

"Ben... Yıldızlara bakıyordum." Mavi gözleri bulutlu gökyüzünde dolaşırken yanaklarımın ısınması kızardığıma işaret ediyordu. Şükürler olsun ki gece kızaran yüzümü gizliyordu.

"Birini özlüyorsun." Ellerini hırkasının cebine koyup her zamanki dik bakışlarıyla bana baktığında gözlerimi kaçırmak yerine ona karşılık verdim. Çünkü gözlerinizi kaçırdığınızda insanlar üstünüzde baskınlık kurmaya çalışıyordu, bunu yaşayarak öğrenmiştim.

"Peki sen neden buradasın?"

"Ben seni takip ettim. Gecenin bu saatinde nereye gittiğini merak etmiştim." O hala bakışlarını üzerimden çekmezken ben gözlerimi kaçırıp sanki dünyanın en mühim şeyiymiş gibi ayakkabılarıma bakmaya başlamıştım.

Ayakkabılarım artık eskimişti, eğer annem eve bir kez olsun normal bir saatte gelseydi ona yeni bir ayakkabıya ihtiyacım olduğunu söyleyebilirdim. Mahalledeki çocuklar bazen ayakkabılarımla dalga geçiyordu ve onlara kızdığımda anneleri tarafından azar işitiyordum. benden küçük olmalarına rağmen onlara bir şey söyleyememek canımı sıkıyordu. Keşke anneleriyle uğraşabilecek kadar büyük olsaydım.

Ya da keşke benim de arkamda duran bir annem olsaydı.

"Seni eve bırakmamı ister misin?" Başımı iki yana sallayıp mırıldandım.

"Gerek yok."

"Eğer bu saatte eve tek başına dönmene izin verirsem büyük annem bana çok kızar." Bakışlarımı ayakkabılarımdan çekip yüzüne baktığımda sıcak gülümsemesi beni karşılamıştı. Düzgün dişleri ve gülümsediğinde ortaya çıkan gamzeleriyle kusursuz görünüyordu.

Dudaklarım hafifçe yukarı kıvrıldığında elini tutmam için uzatmıştı.

Onunla el ele tutuşmak? Sanırım bir rüyadaydım ve uyanmak gibi bir niyetim yoktu.

Soğuk parmaklarım onun sıcak parmaklarına değdiğinde üşüyen ellerimi avuçlarına alıp nefesini üfledi. Ellerim ısınmaya başladığında üflemeyi bırakıp konuştu.

"Bu havada neden dışarı çıktığını anlayamıyorum." Ardından gözlerime bakıp ekledi. "Bana sakın yıldızları izlemek için olduğunu söyleme."

Nedenini bilmediğim bir şekilde içimi güven kaplamıştı. O sadece ellerimi ısıtmıştı ama bu bile ona güvenmem için yeterliydi. Sevgiye ve ilgiye olan açlığım ona daha da bağlanmama neden oluyordu. Onun bunlardan haberi yoktu tabii ve asla da olmayacaktı. Çünkü kimse kimsesiz bir kızın sorumluluğunu üzerine almak istemezdi. Ben de onun omuzlarına böyle bir yük yükleyemezdim zaten.

"Annem babamın yıldızlardan bizi izlediğini söylerdi." Dudağına alaycı bir gülümseme yerleştirip başını iki yana salladı.

"Bu çok saçma." Suratım istemsizce asılırken dudaklarımı birbirine bastırıp susmayı denedim. Bunu anlayacağını düşünmüştüm ve bana sarılmasını ummuştum. Tamam, bu biraz uçuk bir hayaldi...

"Yıldızlar milyonlarca kilometre uzakta Gülçin. Ama baban çok daha yakınında. Onu hissetmek için yıldızlara ihtiyacın yok." Sıcak parmakları çenemi kavrayıp başımı hafiçe yukarı kaldırdığında şaşkınlıktan kocaman açılmış gözlerimle ona bakmayı sürdürdüm.

"Babanı kalbine saklayabilirsin. Hem daha yakın, hem de ulaşması daha kolay. Üstelik bu kadar soğuk değil." Tabii ya! Bunu nasıl düşünememiştim ki? Babam hep kalbimdeydi ve her zaman orada kalacaktı. Yaşadığım müddetçe onu içimde taşıyacaktım.

Yalnız olmayacaktım.

Teşekkür etmek için başımı hızla kaldırdığımda çarpışan burunlarımız kalbimin teklemesine neden olurken kaskatı kesilmiştim. Ne yapacağımı bilmeden onun gözlerine bakarken o da aynı şekilde benim gözlerime bakıyordu. Nefes bile almadan öylece kalakalmıştık. 

Parmaklarının sıcak tutuşunu hala çenemde hissedebiliyordum ve kalbim o kadar hızlı atıyordu ki şu an burada ölebilirdim.

Bir şey söylemek için dudaklarımı araladığımda dudağına sürten dudağım son noktayı koymuş ve bana iyice yaklaşıp dudaklarını dudaklarımın üzerinde değdirip geri çekilmişti.

"Ben..." Başını iki yana sallayıp mavi gözlerini etrafta gezdirirken benimle göz göze gelmemeye özen gösterdiğinin farkındaydım.

Pişman mıydı? Bu beni incitirdi çünkü ben hiç pişman değildim. 

"Gitsem iyi olacak." Bir şey söylememi beklemeden arkasını dönüp gittiğinde bunun onu son görüşüm olacağından habersizdim.

Ve yeni hayatımın başlangıcı olacağından.


***

Ankara ayazı ruhumu kesiyor

HELP ME!

BİLİNMEYEN HAYATLAR (texting)Where stories live. Discover now