-36-

5.1K 468 215
                                    

Selam bebek ben kelebek sdlşfkşldssd

Bölüm ithafı geçen bölüm sınır yediği için oy veremeyen madur okuyucuma ait dflkgfdşg

Bu bölüm aşşırı önemli hem de aşşırı...

Sır perdesi aralanıyor ucundan, muhtemelen anlamayanlar olacak o yüzden bölüm sonuna not bırakıyorum.

Not: Bölümü okumadan bölüm sonu notunu okuyan zeki okurların başına kuş pislesin...

İyi okumalar dflşklşgfdg

***


Lüks malikanenin önüne geldiğimde derin bir nefes alıp okul formamı düzelttim. Okuldan çıktıktan sonra direkt buraya gelmiştim.

Aklıma bilinmeyenle yaşadığımız sahne geldiğinde yutkunup başımı iki yana salladım. Bunu düşünmek istemiyordum ama ısrarla sürekli aklıma geliyordu. Düşünmeyi ne zamana kadar reddedebileceğimi bilmiyordum, tek bildiğim ondan hoşlanmamam gerektiğiydi. Biz birbirimize göre değildik, en azından bundan emindim.

Kapıyı üç kere çalıp geri çekildiğimde çok geçmeden kapı ardına kadar açılmıştı. İlk kez geldiğimde bana Melisa'nın odasını gösteren kadındı.

"Ah! Hoş geldin kızım. Ama Melisa şu an pek müsait değil." Yukarıdan birkaç kırılma sesi geldiğinde kadının kapıyı kapatmasına engel olup kendimi içeri attım.

"Ben halledebilirim." Kadın beni baştan aşağı dikkatle süzerken ikna olmamış gibi başını iki yana salladı. 

"Bir yerine bir şey olur yavrum. Şimdi git, yarın gelirsin." Kadını dinlemeyip koşarak merdivenlere yöneldiğimden arkamdan seslendiğini duysam da ona aldırmadım.

Melisa'yla baş edebilirdim. Çünkü bana benziyordu. Onu nasıl sakinleştireceğimi iyi biliyordum.

Odanın kapısını birden açtığımda benim tarafıma gelen sert cisim kafama çarpmıştı. Tiz bir sesle inlerken o hala bir şeyler fırlatmaya devam ediyordu.

"Sen hala ne yüzle geliyorsun buraya? Defol git!" Elimi alnımda sızlayan yere bastırdığımda parmaklarıma bulaşan kanı görüp yüzümü buruşturdum.

"Seninle konuşmaya geldim."

"Benim seninle konuşacak bir şeyim yok. Siktir git." Kendime daha fazla hakim olamayıp kahkaha atmaya başladığımda bana olan şaşkın bakışlarını gördüm. Bu kez yatağında değildi, yere düşmüştü ve pencereden sızan loş ışık yüzünün yarısını aydınlatırken çok çaresiz görünüyordu.

Güzel bir kızdı yani kazadan önce öyle olduğuna emindim. Gerçi yüzünün yarısının yanmış olması bile onu çirkin yapmaya yetmemişti.

"Neye gülüyorsun?" Sesinde duyduğum şey kızgınlık değil, şaşkınlıktı.

Kız kafamı delmişti ama ben burada durmuş gülüyordum.

"Siktir git dedin. Bu şey... Senden bunu duyacağım hiç aklıma gelmezdi."

"Ne alaka?" Yanına doğru yürüyüp onun gibi yere oturduğumda yüz yüze gelmiştik.

"Ne bileyim, prenses yatağında yatan bir kızın siktir git demesi garip." Sonunda o da güldüğünde bir an duraksayıp bana baktı.

"Neden geldin?" Bunu ona nasıl açıklayacağımı bilmiyordum.

"Canım sıkıldı. Yapacak hiçbir şeyim yoktu."

BİLİNMEYEN HAYATLAR (texting)Where stories live. Discover now