-59-

4.2K 319 105
                                    

Geçmiş bayramınız kutlu olsun ♥ 

Dün yazmayı ancak bitirebildiğim için bölümü bugün atabildim. Yazdıktan sonra kontrol etmezsem ortaya facia çıkabiliyor, geçen bölüm olduğu gibi...

İyi mi okumalar?

***


Daha önce hiç tatmadığım bir huzurla sarmalanmıştı tüm bedenim. Hoş kokusunu çaktırmadan içime çekerken yanımdan ayrılmasını istemiyordum. Ama ikimizin de yapması gereken şeyler vardı. 

O dövüş kulübündeki işlerle ilgilenirken ben de resim atölyesindeki işime gidecektim. Aslında çoktan geç kalmıştım, saat neredeyse iki olacaktı.

Dün gece o kadar uzundu ki saatin kaç olduğunu ancak güneş doğduğunda fark edebilmiştik. Haliyle uyanmamız öğleni bulmuştu...

"Artık gerçekten gitmem gerekiyor, yoksa sonsuza kadar burada kalabilirim." Başımı göğsünden ayırıp ona baktığımda yüzünü buruşturup ekledi.

"Bunu söylemiş olamam." Aynı şekilde yüzümü buruşturup başımı iki yana salladım.

"Duymamış gibi yaparım, sorun yok." Hafifçe kıkırdayıp kollarını bedenimden ayırdığında nedensiz bir üşüme hissi gelmişti. 

Sonsuza kadar burada kalsa fena olmazdı aslında...

"Siz ikiniz, ne halt yiyorsunuz?" Duyduğum tanıdık sesle tüm neşem patlamış bir balon gibi sönerken hızla sesin geldiği tarafa doğru döndüm.

Sinirden kızarmış çekik gözleri ve inatçılığının bir simgesi olan kalkık burnuyla bize bakmakta olan yüz Melisa'nın yüzüydü.

Yutkunup göz ucuyla Doğaç'a baktığımda onun da en az benim kadar telaşlı olduğunu görmüştüm. İkisi de bu karşılaşmaya hazırlıklı değildi.

"Bir soru sordum Gülçin." Derin bir nefes alıp durumu açıklayacağım sırada ağzından çıkan kelimelerle beni susturmuştu.

"Yoksa seni o mu tuttu? Tabii ya, para almamandan belliydi zaten." Başımı iki yana sallarken o aptalca düşüncelerini sıralamaya devam ediyordu.

"Yatalak bir kızla arkadaş olmak gerçekten büyük bir fedakarlıktı Gülçin, Doğaç bunun için sana ne teklif etti?" Tekerlikli sandalyesini tutan çocuk burada olduğunu belirtmek istercesine hafifçe öksürdüğünde bakışlarımı ona çevirdim. Sanırım sahildeki çocuk olmalıydı.

"Bak, her şeyi yanlış anlıyorsun. Evet onu tanıyorum ama seninle..."

"Benimle olan arkadaşlığının onunla ilgisi yok, öyle mi? Peki o olmasaydı yatalak bir kıza bakıcılık etmek ister miydin Gülçin? Dürüst ol."

"Ben sana bakıcılık falan yapmadım."

"Bana acımadığını da söylersin sen şimdi." Kesik bir nefes alıp alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Titrememesi için çenemi öyle bir kuvvetle sıkıyordum ki ağzıma kan tadı gelmişti.

"Onun bir suçu yok, senin muhattabın benim." Doğaç'ın elini omzumda hissettiğimde onu susturacak gücü kendimde bulamamıştım.

Melisa'nın bunları aklından geçirecek kadar samimiyetimden şüphe ettiğini bilmiyordum ve bu açıkça beni kırmıştı. Onun da bana kırgın olduğunu biliyordum ama bu ikisi kesinlikle aynı şey değildi. 

O arkadaşlığımız sırasında bana güvenmediğini en acı şekilde yüzüme vurmuştu. Bense sadece ondan benim için önemsiz olan bir gerçeği saklamıştım. Evet, o eve ilk gidişimin tek nedeni Doğaç'ın benden rica etmesiydi ama ikinci gidişim ve sonrası kesinlikle Melisa'yla ilgiliydi. Onu sebepsizce kendime yakın bulmuştum ve arkadaş olabileceğimizi düşünmüştüm.

BİLİNMEYEN HAYATLAR (texting)Onde histórias criam vida. Descubra agora