-63-

3.9K 346 137
                                    

Dün ders çalışamadım dedim bari bölüm yazayım...

Bugün inşallah çalışabilirim çünkü haftaya vizelerim başlıyor :(((

İyi okumalar!

***


Boş odada ağlamaktan şişmiş gözlerimi ovuşturup etrafta değişip duran şekillere bakmamaya çalıştım. İçime dolan kusma isteğimi bastırıp derin nefesler alırken beynimin derinliklerindeki korku git gide büyüyordu. Bana ne verdiklerini bilmiyordum ama kafayı yemek üzereydim.

Elimi havaya kaldırıp tekrar baktım. Daha önce de böyle mi görünüyordu? Sanki parmaklarım daha önce hiç olmadıkları kadar parlaktı ve hücrelerimin titreşimini görebiliyordum. Ya da sadece bir göz yanılmasıydı belki.

"Gülçin?" Duyduğum sesle başımın dönmesini umursamadan hızla doğrulduğumda  sarı saçlarının çevrelediği güzel yüzü tam karşımdaydı. Onu öyle özlemiştim ki buraya nasıl geldiğini düşünmeden üstüne atlayıp beni ittirene kadar öpmek istiyordum.

"Sonunda..." Yatağa oturup her zamanki derin bakışlarıyla beni süzerken ona sarılmak için bir hamle yaptığımda eliyle durmamı işaret edip yüzündeki alaycı bir gülümseme eşliğinde konuştu.

"Bir sürtüğe benziyorsun. Bana sarılmanı istemiyorum." Kaşlarım çatılırken üzerimde gezdirdiği bakışlar beni rahatsız etmeye başlamıştı.

"Ne saçmalıyorsun sen?"

"Seni gerçekten sevdiğimi düşünmedin değil mi? Yani güzel bir kızsın, bunu inkar edemem. Ama kimse senin gibi birini sevmek istemez."

"Anlamadım?"

"Yaptığım her şeyin senin yüzündeki gülümseme için olduğuna inandığını söyleme bana! Hadi ama Gülçin, zeki bir kız olduğunu sanıyordum." Söylediklerine anlam veremezken aklımdan geçen türlü senaryolara engel olamıyordum. Yapabildiğim tek şey güçsüz bir sesle adını mırıldanmaktı.

"Doğaç..." Kahkahasını duyduğumda ellerimi kulaklarıma götürüp ağlayarak bağırmaya başladım.

"Sus!" Kahkahası gittikçe daha iğrenç bir hal alırken bir anda seslerin kesilmesiyle gözlerimi araladım.

Gitmişti.

Bacaklarımı kendime doğru çekip daha şiddetli ağlamaya başladım. Kendimi ve hareketlerimi kontrol edemiyordum. Az önce gördüğü şeyin gerçek Doğaç olmadığını çoktan anlamıştım, o bilinçaltımın bir yansımasıydı.

Ağırıma giden şeyse içten içe hala beni sevebileceğine inanmamamdı. Kendimden bu kadar nefret etmeme anlam veremiyordum. Onu çok seviyordum, bu yetmez miydi onun da beni sevmesi için? Neden kendimi bir türlü yeterli bulamıyordum ki?

Dışarıdan yıkılmaz bir egoya sahipmiş gibi göründüğümü biliyordum. Birçok insanı bu özgüvenimle kendime hayran bırakabilirdim ama içten içe kendimi ne kadar aşağıladığımı benden başka kimse bilmiyordu. Aslında şimdiye kadar ben de bilmiyordum.

İnsanları duymazdan gelmeyi öğrenmiştim ama söylediklerini duyuyordum. Başta bunları umursamasam da zehir gibi sözleri yavaş yavaş beynimi hasta etmişti. Üzerine annem ve babamın ilgisizliği ve etraftaki insanların yadırgayan bakışları da eklendiğinde kendimi sevilmeye layık biri olarak görmemiştim hiç. Hayatıma saçma sapan insanları sokmamın nedeni belki de buydu.

Kendimi sevilmeye layık görememiştim ve bu boşluğu sahte bir ilgiyle doldurmaya çalışmıştım.

Ne kadar aptalca davrandığımı ancak şimdi anlayabiliyordum.

BİLİNMEYEN HAYATLAR (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin