4.BÖLÜM ''HAYAL RADYOSU''

152 30 6
                                    

Saat üç olmuştu bile ama ben hala dönen koltuğumda oturuyordum. Ayaklarım kalkmıyordu bir türlü. Yaşanılanlar aklıma hücum ettikçe gelecek adına endişeleniyordum. 

İçimdeki büyümeye can atan kızı hiç büyütmek istemiyordum. Çünkü ben yedi yaşında, bir çarşamba gününden beri çocuk kalmıştım. Yıllar fiziksel büyütmüş olsa da içimde geçmeyecek şeyler vardı ve o kız ellerimi bırakınca bir gün gerçekten büyümüş olacaktım, yaşanılanlar ise sadece anı olarak kalacaktı. Ama anılar elbet bir gün unutulurdu, değil mi? 

Kim altı yaşını, ilkokula başladığı günü, saatlerce istediği halde alınmayan oyuncağına olan aşkını hatırlar. Hayır, ben böyle kalmak istiyorum. Tamamen çocuk ruhumla, tamamen büyümeye kafa tutarak. 

"Yağmur, ben artık çıkıyorum. Sen iyi misin?'' Serdar Abi kapıdan bana bakıyordu. Ona bakınca düşüncelerim şimdiki zamana geri döndü. Yanaklarımdaki ıslaklığı da o an fark etmiştim. 

Ve Yağmur olsan bile iki gözyaşı damlası seni sırılsıklam eder. Suyun çoğu sende olsa da yenilmek aslında bu kadar basittir. 

Ellerimle yanaklarımı hızlıca kuruladım. Hem kendimi hemde pamuk kalpli patronumu ikna etmek için "İyiyim ben." dedim. 

''İyiyim ama eve gitmek istemiyorum. Burada kalsam ben, olmaz mı Serdar Abi? Söz sabah çayını da demleyeceğim.'' 

Her zamanki şefkatli bakışlarıyla ''Ah deli kız, ne zaman karşı çıkabildim ki ben sana? Bu radyo da seni özlemişti zaten. Uzun zamandır kalmıyorsun burada. Al bakalım anahtarları. Arkamdan kapıyı sıkıca kilitle. Ben her yeri kontrol ettim. Korkma sakın.'' 

Yavaşça yanıma kadar gelip anahtarları masaya bıraktı. Aslında bende de anahtar vardı, biliyordu ama sabah geldiğinde beni rahatsız etmemek için yapıyordu bunu. Ayağa kalkıp sıkıca tonton patronuma sarıldım. ''Senden büyük bir ailenin tonton dedesi olacakmış da sen kendini radyocu yapmışsın be patron.'' 

O da bana sarıldı ve sırtıma yavaşça vurdu. ''Senin gibi deliyi benden başkası işe almazdı ama. Hadi, hadi bu yaşlı adamı yorma daha fazla. Gidiyorum ben.'' 

Benden ayrılıp odadan çıktı. İndiği her bir basamakta bana tembihlerde bulunuyordu. 

"Çok kahve içme, internette kalbi hızlandırdığı yazıyordu. Yağmur gel benimle, kapıyı kilitle. Sakın yayını açma bu saatte sana ekstra maaş veremem. Kime diyorum, insene aşağı!" 

Sahiden o kadar inip çıkmıştım, hiç bu kadar çok basamak olduğunu hatırlamıyordum. Onu daha fazla söylendirmeden peşinden gitsem iyi olacaktı. Anahtarları kaptığım gibi kapıdayken ona yetiştim. 

"O nasıl bir merdiven iniş yahu? Düşüp kafanı gözünü yaracaksın. Sigortana çok güvenme sen.'' 

''Allah'ım ne düşünceli bir patron bu!''Halkını selamlayan krallar gibi elleriyle bana işaretler yaptı ve kapıdan çıktı. Tam rahat bir nefes alacağım derken kapının arkasından yine sesi geldi. 

"E, bekliyorum, hadi kilitle şu kapıyı. Bütün gün seni bekleyemem ya ben. Gençliğime aldanma, altmış iki yaşında bu ihtiyar, tam tamına altmış iki.'' Siz de bu patronun radyosuna başvururdunuz, değil mi? İtiraf edin. 

Kahkahalarımla birlikte kapıyı iki kez kilitledim. Üstten zinciri taktım. Yandaki saksıyı da olası hırsızımı engelleyecek yegane güç olarak kapıya yasladım. 

Tüm engelleri aşarsa saksıyı asla geçemezdi. 

''Sen beni bile gömersin patron. İyi geceler.'' diyerek ona veda ettim. Arkamı dönünce buradaki ilk gecem geldi aklıma. Tüm cesaretime rağmen içimdeki o büyük korkuyu... Bana bir şey olmazlarla giriştiğim ilk işti bu. Şimdiyse içimde tek bir korku yok. İnsan yuvasından nasıl korkar ki? Kokusunu ezbere biliyorum buranın ben. Merdivenlerin ikinci basamağındaki sigara yanığını, mutfaktaki her duvarın neden farklı renk olduğunu...

HAYAL RADYOSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin