19.BÖLÜM "BÜTÜN KARA PARÇALARINDA, SEN DAHİL."

59 14 1
                                    

Bizim evin salonunda Mete, Hale ve ben öylece oturuyorduk. Birimizden bile ses çıkmıyordu. Herkes bir alternatif düşünme yolundaydı. Kimseye, hatta kendime dahi haber vermeden bir işe kalkışmıştım kalkışmasına da gittiği yeri görememiştim. 

Kedi yavrusu gibi masamda oturmama dayanamayan Mete beni toplayıp paketlemiş, Hale'nin önüne koymuştu. Tabii Hale bin bir plan insanı. Bugüne kadar tek bir fotoğrafını dahi göstermediğim Burak'ı -soyadını bile söylemiyordum ki sosyal medyadan da ulaşmasınlar- nasıl partiye çağırdığımı, bunu yaparken nasıl bir ruhsal durum yaşadığımı merak ediyordu. Hadi böyle bir şeye karar verdim, tamam, iyi, hoş; peki radyo yayınında neden Burak'ı çağırdığımı, ayrıca ona mesaj atsam olmaz mıydı sorusunu sorunca bana gayet mantıklı geldi. Ancak bu saatten sonra ne insanlar -hele ki Burak'ı görme şansları varken- partiyi kaçırırlardı ne de ben Burak'ın gelmesini umut edebilirdim. Adama oyun oynamıştım ben bu insanlarla yan yana getirip bak saçına, kaşına da bu mu karar verdi, diyecektim. 

Daha neler! 

Halbuki tam adam beni dinliyordu. Savaşmayı bırakıp zeytin dalına elini uzatıyordu, ben kalkmış dalı yakıyordum. Şu an umarım Mete ile Hale bir çare düşünüyorlardır çünkü şahsen ben içimi kemirip duran vicdan azabı ile uğraşıyordum. 

"İnsanlara Yağmur'un rahatsızlandığını söylesek? Partiyi iptal etmiş oluruz böylece." Mete ha bire beni hastaneye sürüklüyordu senaryoda, hayır amacı neyse? 

"Olmaz, böyle bir durumda iki elim kanda olsa geleceğimi bilirler. Hem de onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum." 

"Ah be kızım, sen de 'ne yardan ne serden' sorunu var. Bir tarafı seç. Hem diyorsun ki insanlar üzülmesin hem de diyorsun ki Burak yanımda olsun." 

Biri söylenmeye başladı mı diğeri de altta kalmıyordu. Bu sefer de sazı Hale aldı. "Hayır, bir de Burak'a nasıl  yüzde yüz güveniyorsun? Ne malum millete gelip başka birine evlenme teklifi ettiğini söylemeyeceği? Bunları bilmene rağmen anlatmaya devam ettiğini hatta." 

İçimden bir his hayır o kadar da yapmaz canım diyordu, yapar mıydı ki? Mete aklından ne geçirdiyse heyecanlanıp bir anda ayaklandı. 

"Daha da kötüsü ya o sarışın kızla gelirse!" 

Ben dur demezsem felaket senaryolar evrile evrile devam edecekti. Düşün be kızım Yağmur, ne olursa herkesi mutlu etmiş olursun? 

"Eda kıl bir kızsa gelinlikle bile gelebilir bence." 

"İster misin Burak da damatlık giysin, bir de nikah memuru." 

"Partiden sonra da balayına mı giderler?" 

Sanki bedenimin içindeki ruhum yokmuşcasına ne güzel hayaller kuruyorlardı canım arkadaşlarım! Tipini yediklerime bak sen! 

"Ya çenenizi kapatacak mısınız yoksa durum üçüncü çocuklarının doğumuna kadar gidecek mi? Yardım edeceksiniz, tamam mı? Destek in köstek out." 

Tekrar sessizliğe gömülmüştük. Şimdi duruma bakarsak insanlar bu partiyi bırakmayacaklardı, onlar cephesinde bir geri çekilme söz konusu dahi değildi; öte yandan Burak tam bir kapalı kutuydu. Gelip gelmeyeceği belli değildi ve gelecek olanlardan kimse onu tanımıyordu. O an beynimde bir aydınlanma yaşadım ve gecenin beşinde kalkıp oynamaya başladım. 

"Allah, oh oh! Buldum ki ne bulmak! Ben var ya aranan hint kumaşıyım, hint." 

Mezdekeden, Ankara havalarına uzanan geleneksel halk danslarım aklıma gelen hint kumaşı fikri ile evrensel bir nitelik kazanınca bir o diyarlara da gideyim diyerek araya iki üç figür attırdım. 

HAYAL RADYOSUWhere stories live. Discover now