7.BÖLÜM ''SEN ASLINDA HEP BENİMLEYDİN.''

148 29 23
                                    

Tenefüs zili çalınca defteri, kalemi bırakıp soluğu yine sayısalların sınıfında aldım. Benimki yine cam kenarında oturmuş, dışarıyı seyrediyordu. Öyle hüzünlü bir hali vardı ki, onu böyle görmek canımı sıkıyordu. Cebimden en sevdiği çikolatayı çıkarıp arkama sakladım. Yavaşça yanına gittim. Merve beni görünce yanından kalktı. Ona gülümseyip Hale'nin yanına oturdum. 

"Hişt, hişt! Tanışalım mı?'' dedim. Dönüp bir baktı bana ama hiçbir şey demeden kafasını geri camdan tarafa döndü. ''Hadi beni istemiyorsun, bunu da mı istemiyorsun?'' diye çikolatayı gözlerinin önünde tuttum. Eliyle onu da çekti. İkimizi de reddettiğine göre önemli bir şey olmalıydı. 

Ben de ileri atılıp camdan onun baktığı tarafa doğru baktım. Kemal bir kızla beraber bahçede yürüyordu. Sorun apaçık ortadaydı yani. ''Hale, diyorum sana gidip konuşayım çocukla, ne var? Reddederse de en azından bitti deriz, daha fazla üzülmezsin sen de.'' 

Gözlerini kocaman açarak bana döndü. ''Asla. Yağmur sakın. Ben ona böyle uzaktan bakmayı seviyorum. Hem o beni sevmez ki, baksana çok yakışıklı.'' Tüm ayran budalası haliyle, içi eriye eriye Kemal'e bakmaya devam etti. 

Kemal çok yakışıklı falan değildi. Sadece okulun futbol takımında diye her kız ona ölüp bitiyordu. İçlerinden biri de maalesef benim canım arkadaşım Hale'ydi. Bense Kemal'i hiç sevmiyordum. İlkokulda da aynı sınıftaydık. Tam bir morondu. Derslerde başarılı olamayınca kendini  futbola vermişti. Allah da yetenek verince bizim bok Kemal bir star olmuştu. 

"Ya hayal ettiğin çocuk bu değilse, boşu boşuna hayal kurmaya değer mi?'' 

"Bunu Umut'tan hoşlanan sen mi söylüyorsun?'' Evet bazen en yakın arkadaşınız elindeki kozları size karşı çok rahatlıkla kullanabilirdi. 

"O mezun oldu, gitti artık. Hem o benim hayallerimdeki çocuk değilmiş, biliyorsun. Ben Burak'ı elbet bir gün bulacağım.'' Sadece gülüp geçti bu söylediklerime. Halbuki bu hayali küçükken biz beraber kurmuştuk. Evcilik oynarken başlamıştı, hala da arada konuşup eğlenirdik. Bu tavrı hoşuma gitmediği için canım sıkılmıştı. 

''Bence Kemal bir Mert değil, Hale. Üzgünüm ama bunu sen de biliyorsun.'' Hale gülümseyerek Kemal'i izliyordu. Liseye başladığımızdan beri sadece ona uzaktan bakıyordu. Ben onu hakkındaki tüm düşüncelerimi söylemiştim ama yine de sevgisinde kararlıydı. Ancak hiçbir zaman kavuşmaya yanaşmıyordu. Tamam, belki ben de Umut'la kavuşmamıştım ama o büyüktü ve ortak arkadaşımız yoktu. Kemal'i ben tanıyordum, gayet de aralarını yapabilirdim. 

"Yağmur, Burak ya da Mert diye biri yok. Biz onları uydurduk. Kafamızda kurduk. Düşünsene, canımız sıkıldığında şunu yapsın, bunu yapsın diyoruz. Hiç kimse tam kafasındaki insanı bulamaz ki, bizimki ütopik bir düşünce. Ben Kemal'in Mert olmasını istemiyorum zaten. O Kemal'ken güzel. Sen de Burak'ı aramaktan vazgeç. Öyle biri yok bu dünyada.'' 

Ben Burak'ı kimseye anlatmamıştım. Sadece Hale biliyordu. Çünkü o benim hakkımdaki her şeyi bilirdi. Dostum, sırdaşım, her şeyimdi. Ailemin bilmediği şeyleri bilirdi o benim hakkımda. Her hayalimde, her anımda o vardı. Hiçbir şeyi tek düşünmezdim ki ben. Çünkü o olmadan bir anlamı yoktu. İşte bu yüzden belki de canım çok yanmıştı. 

Ben Burak'ı herhangi birine de anlatabilirdim. O kişi de böyle bir tepki verebilirdi ama bu beni tanımadığından kaynaklanırdı. Benim için de bir önemi olmazdı. Daha da kötüsü Hale şu an ne hissettiğimi merak etmeden hala ona bakıyordu. Ben ona asla böyle bir şey söylemezdim.

Daha fazla burada durmak istemediğim için zilin çalmasını beklemeden kalkıp kendi sınıfıma geldim. Hem kızgın hem de kırgındım. İçten içe Hale ile konuşmak dahi istemiyordum. Eğer bir Kemal için benim hayallerimi önemsemezse ben de ona artık her şeyi anlatmazdım. Sınıfa hoca gelene kadar kafamda senaryo kurup durdum. Bu ve bundan sonraki iki derste nasıl geçti hiçbir fikrim yoktu. Ben sadece defterime saçma sapan şekiller çizmiştim. Okul bitince çantamı apar topar toplayıp çıktım. Hale'yi ya da herhangi birini şu an görmek istemiyordum. Canım sıkkındı ve servislerin olduğu yere gidip bugün yürüyerek gideceğimi söyledim. Kulaklığımı takıp okuldan çıktım. 

HAYAL RADYOSUOnde as histórias ganham vida. Descobre agora