5 "Ziyaret"

293K 11.7K 11.2K
                                    

BELİZ

Kurt tamamen doğruldu, kaşlarını çatmıştı.

"Neyden korktun?" Dediğinde tekrar gök gürledi. Korkuyla yerimden sıçrarken inanamayarak bana baktı. "Şaka yapıyorsun değil mi?" Dedi. "Kaç yaşında kızsın, gök gürültüsünden mi korkuyorsun?" Alaylı tavrıyla birlikte üzgünce arkamı döndüm.

"Üzgünüm, bir daha seni uyandırmam." Ona yalvaracak değildim. Sadece sarılsa yeterdi, onu da istemezdi.

Odasından çıkarken kendi odama girdim. Oflayarak yatağa oturdum. Dolan gözlerimi sildim, ağlamaktan nefret ediyordum!

"Beliz?" Kurt'un sesini duymamla kapıya baktım. Yavaşça yatağa oturdu. "Sadece şaşırdım. Koskoca kız gök gürültüsünden korkuyor. Sence de tuhaf değil mi?" Ofladım.

"Bilmediğin şeyler var!" Diye bağırdım. "Şimdi çıkar mısın odadan?" Yavaşça bana yaklaştı.

"Kızma hemen, gel haydi." Hayır dercesine omuz silktim.

"Gerek yok, sağ ol. Zaten bu korkumla hayatım boyunca tek başıma baş ettim, şimdi de edebileceğimi düşünüyorum." Dedim.

Sert bir gök gürlemesiyle korkuyla çığlık attım. Kurt ise telaşla beni izliyordu.

"Sorun ne, gerçekten anlamıyorum!" Dedi. "Bu sadece korku değil, başka bir şey de var!" Göz devirdim.

"Uyumak istiyorum..." Kurt yavaşça ayağa kalktı.

"Gel benim odama gidelim." Başımı olumsuz anlamda salladım. "Beliz naz yapıp durma! Kötü durumdasın zaten. Elimden geleni yapacağım." Sesini yükseltmesiyle ayağa kalktım.

"Oldu mu?" Homurdandığım da hiçbir şey söylemedi.

Birlikte onun odasına gittiğimizde yavaşça yatağa oturdu. Bende yanına oturduğumda gözlerime baktı.

Gözlerim pencereye kayarken yağmurun hâlâ şiddetli yağdını gördüm. Bakışlarım Kurt'a kayarken korkuyla mırıldandım.

"Korkuyorum." Yavaşça beni kolumdan tuttu ve göğsüne çekti. Kollarını bana doladığında başımı boynuna gömdüm.

Gerçekten kötüydüm...

Eğer evimde olsaydım tek başıma korkmaya devam edecektim. Şimdi ise hiç tanımadığım bir adam beni sımsıkı sarıyordu.

"Anlat..." Dediğinde tekrar gök gürledi.

Emel'in yaptıkları aklıma gelince acıyla inledim. Kurt saçlarımı okşadı.

"Tamam sakin ol, ben yanındayım." Dedi. "Anlat güzelim." Ellerim göğsündeydi, sert kaslarını hissedebiliyordum.

"Ben küçükken..." Sesim boğuk çıkıyordu. "Ben küçükken gök gürültüsünden çok korkardım. Çok sesli olması beni ürkütüyordu. Kız kardeşim Ceren de çok korkardı." Hafifçe başımı boynundan kaldırdım. Göz göze geldiğimizde bakışlarımı kaçırdım. "Babam evde olursa o sarılırdı bana ama genellikle evde olmazdı. Sürekli şehir dışında olurdu, sonuçta işi buydu." Bakışlarımı tekrar gözlerine çevirdim. "Her gök gürlediğinde Emel kız kardeşimi sakinleştirmeye çalışırdı... Beni ise azarlayıp odama gönderirdi. Kendi öz kızıyla diğer oda da birlikte yatarlardı. Onun yanında sarılacak bir annesi varken ben annemi uzun zamandır görmüyordum." Gözümden akan yaşı sildim. "Çocukluk işte, çok özenirdim. Beni kimse sakinleştirmezdi, sadece dua ederdim. Yani düşünsene, annem ve babam yanımda değil... Gök gürültüsünden deli gibi korkuyorum. Diğer oda da ise kız kardeşim annesine sımsıkı sarılmış bir hâlde uyuyor. Bu çok koyardı bana, çok canımı acıtırdı." Üzgünce mırıldandım. "Her gök gürlediğinde hâlâ korkuyorum. Gök gürlemesinden sonra hayatta uyumam. Aklıma Emel'in bana yaptıkları gelir ve sessizce ağlarım. Bu da benim acizliğim...." Kurt'un kendini kastığını anlamıştım.

Hapisteki Emanet (KARADENİZ SERİSİ-I)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin