▲ The First Meet Ψ

2.7K 259 804
                                    

Medya'da göreceğiniz üzere kutsal ırmak bölgesini elimden geldiğince çizmeye çalıştım. (ağaçların çirkinliği dkldkxldlşdğ) Tabi hayalimdeki çok daha geniş ve büyük bir ortam ama en azından şekil olarak aklınızda yer edinir döxmşskxşs

Keyifli okumalar~

***

«İlk Tanışma»

Güneşin parlak ışıkları dik bir şekilde pencereden içeriye doğru vurduğunda, kuş cıvıltıları da yeni yeni duyulmaya başlamıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Güneşin parlak ışıkları dik bir şekilde pencereden içeriye doğru vurduğunda, kuş cıvıltıları da yeni yeni duyulmaya başlamıştı. Ra dağların arasından yavaşça yükselirken yeni bir güne selam veriyordu.

[MM: 'Ra' Güneş, Güneş tanrısı. Horus'un büyükbabasıdır]

Genç prens yatağında esneyip gerinerek gözlerini açtı. Bugün büyük gündü. 18 yaşına girecekti. Babası hastalanmıştı ve gözlerini hayata yumması her an gerçekleşebilecek bir şeydi. Elbette tahtını zeki, ağırbaşlı ve yakışıklı oğluna bırakacaktı.

Prens doğrulup üzerindeki pikeyi ittirdi ve yatağından kalktı. Normalde tıraş edilmiş olması gereken saçları alnına dökülüyordu. Firavun babası, oğlunun saçlarını o kadar beğenmişti ki bunca yıl tıraş etmeye kıyamamıştı.

Jinhetit bu durumdan oldukça memnundu. Kel ya da az saçlı olmaktansa gür ve kısa saçlara sahip olmak daha iyi bir görünüm sağlıyordu. Boy aynasının karşısında durup dağılmış saçlarına şekil verdi.

Oldukça yakışıklı bir yüze sahipti. Genç yaşına rağmen uzun boyu ve etrafındaki neredeyse tüm erkeklerden daha geniş olan omuzları, onu gören herkesi kendine hayran bırakıyordu. Vücudu kaslı, güçlü ve zarifti. Onda hem bir prensin asaleti hem de bir savaşçının kudreti vardı. Çocukluğundan beri aldığı eğitimler ve doğuştan gelen yeteneği sayesinde kılıç, ok ve mızrak gibi silahları ustaca kullanabiliyordu.

Saraydaki tüm genç kızlar onun yatağına girme ya da ona bir erkek çocuk bahşetme isteği ile yanıp tutuşuyordu. Ne var ki Jinhetit'in kadınlara karşı özel bir ilgisi yoktu, hele ki kendisine yalakalık yapan kızlardan hiç hoşlanmıyordu. Doğru kişiyi bulana dek kimseyi yatağına alma gibi bir düşüncesi de yoktu.

Üstsüz gövdesine kıyafet geçirmek amacıyla dolabına yöneleceği sırada kapısının çalındığını duydu.

Kumaş kıyafetini üzerine geçirdikten sonra eliyle boynunu ovaladı ve "Gir." emrini verdi. Özel bir etkinliğe katılacağı zamanlar dışında başkalarının onu giydirmesini sevmiyordu. Kendi eli kolu vardı ya?

Köleleri içeriye girip saygıyla önünde eğildiler. "Ulu prens yıkanmak isterler mi?"

"Gerek yok, daha dün gece yıkanmıştım. Kahvaltımı bugün bahçede etmek istiyorum. Sofrayı en sevdiğim köşeye kurun."

• Gods, Wars and Hearts Π BTS •Where stories live. Discover now