Bir zamanlar dost olan iki imparatorluk, birden bire düşman kesilir ve kanlı bıçaklı hale gelir. Yıllarca süren savaş, iki ülkeyi de tüketmiştir.
Bu savaş daha sonra iki ülkenin önde gelenleri tarafından sonlandırılır ve tekrar barış sağlanır. Faka...
Nefertari şiddetlenmeye başlayan alevlere panikle bakarken, eli ayağına dolaştı. Annesine seslenerek kapıyı açmak için eve doğru ilerlediğinde içeriden bir bağırış sesi geldi.
"Nefertari! Uzak dur buradan! Sakın gelme, her yer alevler içinde!"
Bu annesinin sesiydi. Öyle korku dolu bir sesti ki, Nefertari o an tamamen çaresiz hissetti. Yine de ne olursa olsun annesinin yanarak ölmesine göz yumamazdı. Evin kapısını açtığında şiddetli bir sıcaklık ve siyah dumanlar etrafını sardı. Nefertari öksürerek geri çekildi. İçeri girip annesini kurtarması imkansızdı.
"Anne! Camdan atlayamaz mısın?!" diye bağırdı pencereye doğru koşup.
"Yapamam! Etrafım tamamen alevlerle sarılı! Baban da burada, bayıldı!"
Annesinin öksürüklerle karışık sesini duyduğunda Nefertari daha büyük bir panikle ne yapacağını bilemeyerek etrafına baktı. Hiçbir çözüm göremiyordu. Etrafa kimse olmaması işleri daha da zorlaştırıyordu.
Nef ağlayarak dizlerinin üstüne çöktü ve ellerini birleştirip alnına dayadı. Hıçkırıklarına hakim olmaya çalışırken gözlerini kapatarak dua etti. "Yüce Bastet, sana sesleniyorum ve sana sığınıyorum. Lütfen ailemi kurtar. Onların canını kurtar."
[MM: 'Bastet' Kedilerin, koruyuculuğun, müziğin ve sanatın Tanrıçası]
Nefertari hıçkırarak ağlarken, bir anda gökyüzünde beyaz-sarı bir ışık huzmesi belirdi ve yıldız kayar gibi yere doğru indi. Nefertari gözünü kamaştıran ışığa karşı kollarını siper etti. Işık patlaması geçtiğinde, kollarını indirdi ve hayretle karşısında duran Tanrıça'ya baktı. Nefertari hayatında ilk defa -Jinhetit dışında- bir Tanrıyı fiziksel olarak görüyordu. Tanrıçanın esmer teni ay ışığı altında pırıl pırıl parlıyordu ve hoş, çikolata benzeri tatlı kokusu ağır yanık kokusunu bile bastırıyordu.
Bastet:
Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
Nefertari şaşkınlıkla ona ve arkasında duran iki kedi başlı muhafıza bakarken, elinde altın bir asa tutan Bastet, gözlerini yanmakta olan eve doğru çevirdi. Boştaki elini eve doğru kaldırdı.
Bir anda, evin içindeki şiddetli alevler giderek güçsüzleşmeye başladı. En sonunda hepsi tamamen sönmüştü. Geriye siyah dumanlar kalmıştı. Bastet elini sağa doğru hareket ettirince, kuvvetli bir rüzgar eserek evin içine kadar girip siyah dumanı dışarıya taşıdı.
"Onları hemen şifahaneye götürün." diye emretti Bastet, muhafızlarına. Kadife ama görkemli bir sesi vardı.
Muhafızlar hızla içeri girip Nefertari'nin anne ve babasını kucaklarında taşıyarak dışarı çıktılar. İkisinin de üstü başı is içindeydi. Nefertari endişeyle onlara bakarken, kedi başlı muhafızlar olağan üstü bir hızda koşarak gözden kayboldu.
