▲ Truth ▲

807 133 276
                                    

Karanlık iki ülkenin sınırına çökmüşken, ay ışığı ışıltısını kutsal ırmakla paylaşıyordu.

"Fazla vaktim yok. Yokluğum göze batmadan önce geri dönmeliyim." dedi Jinhetit ayağa kalkıp Naiya'yı da ellerinden tutup kaldırarak.

"Öyleyse seninle Mısır'a gelebilir miyiz? Konuşacağımız şey uzun ve senin hayatınla ilgili." dedi Joonzeus.

Jinhetit merakla kaşlarını çattı ve başını salladı. Joonzeus'un yanındaki Luna'ya bir bakış atıp, tekrar Joonzeus'a döndü. "Ona güveniyor musun?"

Joonzeus sağına dönüp ay gibi parlayan genç kıza baktı, onunla eş zamanlı olarak Luna da ışıl gözlerini Joonzeus'un kestane rengi gözleriyle birleştirmişti.

"Tüm kalbimle." dedi Joonzeus Jinhetit'e dönerek.

Luna'nın yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu ama çabucak gözden kayboldu. Naiya ikisine şöyle bir bakınca onları yakıştırmıştı.

"Aileme haber vermeliyim." dedi Jinhetit'e dönerek. "Aniden ortadan kaybolduğum için-"

"Jinhetit?!"

Herkes başını arka taraftan gelen şaşkın sese doğru çevirdi.

"Jimtet?" Jinhetit'in gözleri şaşkınlıkla irileşti.

Jimtet hayretle gülerek ona doğru koştu ve sıkıca sarıldı. Jinhetit de gülümseyerek sarılışına karşılık verdi.

"Seni çok uzun bir süre daha göremem sanmıştım!" dedi Jimtet geriye çekilerek.

Jinhetit onun omzunu sıktı. "Ben de öyle. Sen iyi misin?"

Jimtet başını salladı ve Naiya'ya baktı. "Her yerde seni aradım. İyisin değil mi?"

Naiya başını salladı. "Jimtet, ben dönüştüm!"

Jimtet'in gözleri hayretle irileşti. "Ne?!"

"Gerçekten! Öfke nöbeti geçirdim...
Sonra birden bire çok tuhaf hissetmeye başladım. Enerji patlaması yaşıyor gibiydim. Tamamen kendimi kaybetmiştim, ta ki Jinhetit beni sakinleştirene dek."

Jimtet şaşkın gözlerini Jinhetit'e çevirdi. "Sen gördün mü yani? Nasıl bir şeye dönüştü?"

"Kanatları olan kızıl-siyah renginde oldukça güzel ve asil görünümlü bir kurttu." dedi Jinhetit Naiya'ya bakarak. "Onu ilk gördüğümde korkmadım değil, fakat gözlerine baktığımda Naiya olduğunu anlamam uzun sürmedi."

Jimtet sırıtarak Naiya'nın yanaklarını sıktı. "Yapabileceğini biliyordum!"

"Hey! Çek şu ellerini, bebek miyim ben?" dedi Naiya somurtarak kardeşinin ellerini ittirip.

"Öyleyse, hep birlikte Mısır'a gidelim. Hem Nefertari de sizi özlemiştir." dedi Jinhetit ikisine bakarak.

"Nef... Ben de onu özledim. O iyi değil mi?" dedi Naiya.

"Yanında biricik mimarı varken ona bir şey olmaz." dedi Jimtet sırıtarak. "Ama ben de onu görmek istiyorum. Hupshet'i ve Senmut'u da tabii."

"Anneme haber göndermeliyiz." dedi Naiya.

Joonzeus yanındaki Luna'ya döndü. "Bunu halledebilir misin?"

Luna başını salladı kolunu havaya doğru kaldırdı. Kısa süre sonra bembeyaz bir baykuş, ihtişamlı kanatlarını çırparak alçaldı ve koluna kondu. Luna onun gözlerine dikkatle baktı ve baykuşun gözleri mavimsi bir renkte parladı. Ardından baykuş havalanıp uzaklaştı ve gözden kayboldu.

• Gods, Wars and Hearts Π BTS •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin