1.7

715 102 120
                                    

Jongin

•••

Do Kyungsoo garip bir insandı.

Büyük ihtimalle hayatımda, bir daha eşine benzerine rastlayamayacağım kadar karşılaşması zor biriydi. Tıpkı kişiliği ve hareketlerinin dengesizliğinde de olduğu gibi... Biraz önce, kasmaktan sızladığına emin olduğum bedenini benim göğsüme yaslarken, şimdi hiçbir şey olmamış gibi dümdüz bir ifade ile karşımda oturup; yemeyecek olmasına rağmen yemeklerin üzerinde çubuklarını gezdiriyor, bana bakmaktan kaçınıyordu. Bana anlaşılması zor gelen bu değildi.

Bu konuda ona istediği kadar anlayış göstermeye razıydım. Anlaşılması zor gelen ve bir türlü algılamak istemediğim şey; neden bu kadar değiştiğiydi? Onu böylesine savunmaz bırakan şeyi ben mi yapmıştım? Ne zaman? Ne ile? Sözlerimle mi?

Öyle olması imkansızdı. Ağzımdan cımbızla laf almaya çalışan kişinin, dudaklarımdan çıkan iki anlam barındırmayan söz ile değişeceğini düşünmek gerçekten aptallık olurdu. Onun hakkında kesinliğinden emin olduğum bir şey vardı: Do Kyungsoo saf bir çocuk olduğunu kabullenemeyen, yetişkin ve acımasız bir adam olmak için üstüne kılıf geçirmiş biriydi. Ondaki şey buydu.

Bu yüzden onu kurtarmak istedim.

Farkında olmadığı onca kötülükten...

"Chanyeol benden neden nefret ediyor?"

Söylediği ilk şey bu oldu.

Elimdeki yemek çubuklarımı tutmak zor gelmişti. Kyungsoo'nun böyle bir soru sorması değildi beni hazırlıksız yakalayan. Zor olan şey; bir anda değişen vücut dili, bakışlarına alışmakken; bunun üstüne masumca sorduğu soruyu cevaplamaktı.

Bir de, sanki dönüşüm yaşıyormuş da; yapması gereken ilk şey, kendi yaptıklarını baştan sonra gözden geçirmekmiş gibi sormuştu bunu. Sesindeki titreyiş, normalde onda asla rastlayamayacağınız bir durumdu. Herkese sözleriyle ağzının payını veren, rüşvette sınır tanımayan, kötü namını tüm asya ülkelerine yaymış biri değildi bu. O olmadığı kesinlikle belliydi. Garip şekilde geveleyecek bir şeyler aradım zihnimde.

"Chanyeol'e aldırma." demek oldu ilk ağzımdan çıkanlar. Öylesine gereksiz ve aldırmaması gereken bir teselli(!) cümlesiydi ki, Kyungsoo tısladı. Ruhsuzdu. Keyifsizdi. Manasız olsa da birkaç şey daha söyleme gereği hissettim. Yemek çubuklarımı peçetenin üstüne bıraktıktan sonra zaman kazanmak adına ağzımı sildim. "Başkalarının sözüne sorgusuz sualsiz inanan ve olan biten şeyleri araştırmayan biridir genelde." Zorlukla yutkundum. Bakışları öylesine zararsız duruyordu ki, Kyungsoo sanki saniyeler içinde başka birine dönüşmüştü sanki... Küçük bir çocuğa.

"Açıkla," Başını yapabilecekmiş gibi biraz daha aşağıya eğdi. "Ne demek istediğini."

Gerçekten bunları duymak istiyor gibisin. Ama bunu yapmayacağım, Kyungsoo.
Kendi yaptıklarınla, kendini vuracak gibisin çünkü.

"Haberlerde dönen ismin, iş yerindeki senin hakkında çıkan dedikodular..." Ortamı biraz olsun yumuşatmak adına, gülümsemeye zorladım kendimi. "Chanyeol kötü biri değildir. Küçükken hep süperman olmak isterdi, şu an da hâlâ büyüyememiş bir çocuk gibi. Aldırma bu yüzden. Sen onun aklında kalmış kötü bir profilsin. Yalnızca bu kadar."

Aftertaste // kaisooTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang