2.5

795 67 39
                                    

Merhabalar. Kimse demiyor ki Aftertaste nerede... Pengu üzgün ve moralsiz. Bol bol yorum ve vote verin yavru ceylanlarımmm...

•••

"Bu konuyu daha önce de açıklamıştım."

Sitemkâr sesini duyurmamak adına tüm çabasını gösteriyor gibi bir hali olsa da, kulaklarım dediği her bir haltı zerresine kadar işitiyordu. Dudaklarımı gerginlikle dişleyip, yumurtaları bir çatal yardımı ile çırpmaya devam ettim.

Gözlerimi, tabaktakileri karıştırmaya devam ederken salondaki eski televizyonun üzerinde duran küçük dijital saate kilitledim. Tamı tamına on iki dakikadır gizlice yaptığı konuşmayı dinlemek zorundaydım ve bu hiç hoşuma gitmiyordu.

"Bak, bu şekilde sözleşmemiştik. Konuyu orada kapattığımızı ve bir anlaşmaya vardığımızı düşünüyordum."

Bir süre karşıdakini dinledi. Ben de o sırada bir o yana bir bu yana giden bedenini kapıdaki yansımasından izledim. Madem gizli bir konuşmaydı, o halde neden hararetli ve sabah sabah herkesin duyabileceği bir şekilde konuşuyordu? Damarlarıma kadar gerginlikle dolmuştum. Sabah sabah bu kadar konuşmaya maruz kalmak uzun süredir yaşadığım bir şey değildi ki, sabahları diğer insanlara nazaran konuşmayı fazla sevmeyen bir insandım.

"Her seferinde bu konu yüzünden uyarı almaktan ben de memnun değilim. Bu yüzden bir süre işlerime karışma tamam mı?" Gölgesi bir o yana bir bu yana gitmeyi bıraktı birkaç saniyeliğine. "Hayır." dedi dakikalardır olan gerginliğini ansızın atmışçasına. "Evet." Duraksadı. "Görüşürüz."

Dünyanın nasıl da en ilginç konuşması, diye geçirdim içimden. Avucumda sertçe tuttuğum çatalı, konuşmanın bitmiş olmasıyla hafifçe gevşetip derin bir nefes aldım. Sevmediğim bir insanın sesine dahi tahammül edemeyecek kadar kindar, ya da başka bir deyişle takıntılı bir insandım. Özellikle de konu o Pembe'yse, son aylarda beni rahatsız edecek tek ses onun sesi dahi olabilirdi. Yumurtaları karıştırmaya bir yandan da göz ucuyla eski ocaktaki tavanın kızışmasını beklerken açılan kapıyla gözlerimi o yöne doğru çevirdim.

Park Chanyeol telefonun ekranına kilitli halde yanıma yaklaşırken, hareketlerimi yavaşlattım. Kendi aleminde takılır gibi bir havası vardı. Gözleri ve ilgisi tamamen telefonununda olduğundan mutfaktaki varlığımı fark edememişti. Ta ki musluğa ulaşmaya çalışıp bedenime çarpana kadar.

Onu durdurmamıştım. Çünkü nedense bir şekilde telefon konuşmasının tamamını duymuş olduğumu anlamasını istiyordum. Bedeni bana çarptığında, gözleri gözlerimle buluşmuş ve şaşkınlıkla sıçrayıp sırtını arkasındaki buzdolabına vurduğunda onu durdurmadım. Ağzından çıkan acı dolu inlemeye boş gözlerle baktıktan sonra ilgisizce kendi işime döndüm.

"Sikeyim!" Eli bedenini buldu hızla. "Ne zamandan beri orada hayalet misali dikiliyorsun anasını satayım?"

"Telefon konuşmanı en başından sonuna duyacak kadar..." dedim isteksiz bir ses tonu ile cevap vererek. Aslında bir bakıma yalandı. Konuşmasının ilk dakikalarında fısıltıyla konuştuğundan bir şey işitememiş olsam da, son on iki dakikası duyulabilecek kadar yüksek bir fısıldaşmaydı. Garip olan herhangi bir şey olmasa da, kedi misali bu adamla uğraşmak ve canını sıkmak hoşuma gidiyordu. Başından beri bu Pembe'den haz etmiyordum.

Ondan gerçekleri duyduğun için haz etmiyordun.

İnsanlığının beş para etmediğini, hayatında sahip olduğun maddi şeylerin dahi senden bin kat daha değerli olduğunu söylüyordu.

Bakışlarının üzerime kilitlendiğini fark etmeme rağmen herhangi bir tepki göstermedim. Ne kadarını anladığımı ya da neler konuştuğunu kafasından geçirir gibi bir hali vardı. Yumurtayı yağın kızıştığı tavaya dökerken çıkan ses ile, Chanyeol'ün gözlerimi üzerinden çekmesi bir oldu.

Aftertaste // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin