hızlı gitmeyelim dedik hareket edemedik

5.7K 470 474
                                    

( medyaya sürekli meme ( caps ) koyuyorum kullanırsınız dpsjsğsıap )
İyi okumalar.

\\\\\\\\<>\\\\\\\\

Yoongi'den....

Sabah, telefonumun alarmı çalmadan önce uyanmanın verdiği huzursuzlukla esnerken, göğsümde hissettiğim kafa ve belime sarılı kollar, birkaç saniye duraksattı. Dün gece aklıma gelirken derin bir iç çektim.
Hoseok hareketimden dolayı kafasını yastığa koydu. Ama kolları hala belimdeydi. Ellerimi saçlarına daldırdım. Kahkülleriyle oynarken, bir insan türünün, etrafına bu kadar ışık saçabileceğine inanmıyordum. Tanrı'm! Yüzü yumuşacık, bembeyazdı. Dudakları, daha dalından koparılmamış bir kiraz gibi kıpkırmızıydı. Çekik olmasına rağmen, büyük ve uzun göz kapakları hafif pembemsiydi. Şekilli bir burnu, ve belirgin olmayan elmacık kemikleri vardı. Yanakları tombul dursa bile, ona çok yakışıyordu. Kirpikleri, Tanrı'nın ince işçiliğiyle yaratılmıştı. Ona bakan bir insan, böyle bir yaratığı, bir tek Tanrı gibi birinin var edebileceğini anlardı. O kesinlikle mükemmeldi.
Hoseok, telefonundan gelen alarm sesiyle hafif tepinerek gözlerini açtı. Birkaç saniye içinde gözleri benim kahvelerimle buluştu. İşte o an, gözlerine dalmak istedim. Bu kadar mükemmel olmamalıydı. Geceyi o da hatırlamış olacak ki, utangaç bir gülümseme bahşettikten sonra, kafasını eğdi. Çenesinden tuttum ve bana bakmasını sağladım.

"Günaydın, melekleri kıskandıran.."

Dudaklarına hafif bir buseler koydum. Hoseok kafasını boynuma gömdü yine.

"Hoseok, güzelim, boynum ve benim aramda tercih yapacak olsan, onu seçersin diye korkuyorum."

Hoseok, "Kokun güzel." diye mırıldandı. O boynumdan çıkınca ben de ayaklandım.

"Hadi okula geç kalacağız.Bu arada, bana uygun bir şeylerin vardır herhalde?"

Hoseok yatağından hızla kalktı ve buz mavisi büyük dolabına gitti.

"Benim bileğimden yukarı gelen pantolonum sana olur."

Siyah bir pantolon, siyah bir kot ceket verdi. İçine de siyah beyaz çizgili tişört uzattı.

O tuvalete girdiğinde ben de giyinmiştim. Odasındaki aynada saçlarımı ellerimle düzeltirken, o da çıktı.
Siyah pantolon ve gri tişört giydi. Oduncu gömleğini beline bağlayınca hazır olmuştu.

"Çıkalım."

Bana bakmadan konuşması beni
hem güldürüyor, hem de sinir ediyordu. Evden çıkınca sokağı hızla geçtik. Yol boyunca Hoseok konuşmamak için, hep bir şeyler ile ilgilenmişti.
Okula girdiğimizde, artık bize alışanlar bakma gereği duymuyordu. Asıl şimdi baksalardı ya. Öpüşmüştük yahu...Hoseok ile çardağa gittik.

"Günaydın, Min Hayırsız Yoongi ve Jung Aşkım Hoseok."

Gözlerimi kısıp Jimin'e baktım.

"Hoseok'a yavşamayı kes ve Jungkook'u sömür."

Jungkook, "Abi ne yapıyorsun? Bana bulaşmasın."

Jimin kırıldığını belirten mırıltılar çıkarıp gitmek için çardaktan çıktı. Jungkook hızla gitti ve belinden yakalayıp onu posta çantası gibi taşıyarak geri getirdi.

"Bırak beni, sıkılmışsın benden."

"Senden sıkılan, en adi şerefisizdir."

Instagram : Sope / YoonSeokOnde histórias criam vida. Descubra agora