içerim her gün sütümü koparmasana gülümü

4.5K 412 211
                                    

( Bölüm isimlerini o kadar saçma yapıyorum ki... Şsnsuwp)
\\\\\\<>\\\\\\

Hoseok'tan...
Yoongi ile duştan çıkmıştık ve şu an salonda yatıyorduk. Daha doğrusu o yatıyordu. Ben onun bacaklarının arasına girmiştim ve kafamı göğsüne yaslamıştım. Elimdeki kumandayı masaya koyarken derin bir şekilde 'off 'ladım.
Yoongi elleriyle çenemden tutup yukardan ona bakmamı sağlarken, "Ne oldu, sıkıldın mı?" dedi.
Kafamı sallayıp çenemdeki elini tuttum ve parmaklarıyla oynamaya başladım.

"Öpüşme oyunu oynayabiliriz istersen bak." Yoongi kıkırdayarak, bunu söylediğinde bacaklarının arasında doğruldu. Dizlerimi koltuğa koyarak ona döndüm. Biraz daha yan oturmuş olmuştum böylece.

"Hımm, nasıl bir oyunmuş ya bu?" Dudağımı dilimle ıslatırken, Yoongi gözlerini dudağımdan çekmeden konuşmaya başladı.

"Anlatmak zor olur, uygulasam mı?" Yoongi dudağıma yaklaşırken kendimi geriye çektim ve bacaklarımı belinden iki yana atarken kafamı boynuna gömdüm.

"Sen bu oyunu her canı sıkılanla oynuyor musun, çok ayıp. "

"Yeni buldum oyunu."

Yoongi'nin umursamaz cümlesi beni kırkırdatırken, "Hastayım Yoongi, sana bulaşabilir." diyerek kafamı kaldırmaya çalıştım. Elleriyle enseme baskı uygulayarak beni durdurdu.

"Senim ateşin bana çoktan geçmişti gibi duruyor ama..."

"Ya! Yoongi!" Beni utandırıyordu. O kadar açık sözlü cümlelere utanabilirdim ben.

"Yoongi! BULDUM!"
Bir anda kafamı çıkardım, hatta ayağa fırladım. Ani hareketimle kısa bir an başım dönse bile umursamadım.

"SEVİŞME OYUNU MU?"

Elimle kafasına vurdum.

"Saçlarımızı boyayalım."
Yoongi baygın bakışlarını bana bahşettikten sonra koltuğa geri oturup, kumandayı aldı.

"Nane olmaktan gurur duyuyorum. Ayrıca senin mantar kafa olmanı da seviyorum."

Mantar? TANRIM! Saçım açık kırmızı bile değildi. Gidip yanına otururken bir taraftan söyleniyordum.

"Zaten boyan akmış, bence sana sarı çok yakışır, ama sanki hasta olan sensin, senin dediğini yapıyoruz."

"Boyamayacağım saçımı Hoseok."

Koltukta yan oturdum ve elimi göğsüne koyarak, "Peki." dedikten sonra yüzümü ona yaklaştırdım.
Gözleri yüzümde gezinirken, dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım bile. Yoongi, kısa bir an şaşırsa da sonradan, karşılık vermeye başlamıştı. Eli belimi kavrayıp, beni kendine çekerken ben ensesindeki saçlar ile oynuyordum. Dudaklarının yumuşaklığı, benim kafamı allak bullak ediyordu. Dudağını dudağımdan uzaklaştırınca, nefes nefese konuşurken hala dudaklarına bakıyordum.

"Boyayacağız saçımızı."

Yoongi, hızla dudağıma yeniden yapışınca derin bir nefes alabildiğim için Tanrı'ya şükürlerimi sunuyordum.

"Ne renk istiyorsun lanet olası!"

Nefes nefese ayrılınca ona gülümsedim. "Yaa, madem bu kadar ısrar ettin boyayalım."
Yoongi'nin sınırlarını zorluyordum. Bana bakarken, ben ona kafamdaki rengi oluşturmak için konuşmaya başlamıştım bile.

"Senin için sarı al, benim için ise, pembenin üç tonu ve grinin iki tonunu. Ben boyayacağım. Bu konuda övünmek gibi olsun çok iyiyimdir."

Yoongi belimdeki eliyle halkalar çiziyor, dikkatle beni dinliyordu. Ben konuşurken, sanki hiçbir kelimemi kaçırmak istemezmiş gibi dikkatle dinlemesi beni oldukça memnun ediyordu.

"Sana güvenmeli miyim?"

"Evet! Seni civciv yapacağım, benim civcivim olacaksın."

Yoongi ' civciv ' kelimesini kendine yakıştırmamış olacak ki, kaşlarını çatarak bana baktı.

"Peki, sende o sırada biraz dinlen. Hayır anlamıyorum, hastaysan nasıl bu kadar enerjik olabiliyorsun?"

Hoseok sırıtıp koltuktan kalktı ve beni çekiştirerek kapıya getirdi.

"Böyle mi çıkacağım, ah cidden, veletsin." Yoongi söylene söylene binadan çıkmıştı. Koltukta düşecek olan yorganı kaldırdım ve tepsiyi mutfağa geri götürdüm. Telefon melodisi kuşağına gelirken, Yoongi'nin montunun cebinden gelen sesle, bakmalı mıyım emin olamadım.
Telefonda, Jimin adını görünce rahat bir nefes vererek telefonu kuşağına götürdüm.

"Hey, Yoongi seninki nasıl oldu? Meraklandık."

"Şey.. benim Jimin, Hoseok."

"Aa! Hoseok kuşum, nasılsın? Yoongi, hasta bence diyip yanımızdan gidince meraklandık. Ama ısrar edince, senin yanına gelemedik."

"Hayır, Jimin bol bol eğlenin. Ben iyiyim. Yoongi bana iyi bakıyor."

Arkadan Tae ve Jungkook'un didişme sesleri geliyordu.

"Siz ne yapıyorsunuz?"

"Tae ve Jungkook çadırı kuruy- ah, hayır Hoseok, çadır Tae ve Jungkook'u kuruyor."

Kahkaha atarak arkadan gelen sesleri dinledim.

"Aptal veletler! Durun bekleyin beni! Hoseok, ben gitsem iyi olacak. Yoksa çadır yok olacak."

Gülümseyerek, "Tamam." dedikten sonra vedalaştık ve telefonu kapattım. Yoongi'nin telefonunu sehpaya koyduğumda, yaklaşık 15 dakika sonra Yoongi gelmişti bile.
Kapıyı açınca hızla elindeki poşeti aldım ve mutlulukla ona baktım.

"Hoşgeldin, bu arada Jimin seni aradı ama konuştum ben. Haberin olsun."

"Ne yapmışlar onlar?" merakla sorduğunda kafamı kaldırdım. Daha önce düşünmemiştim ama belki de oraya gitmek istiyordu.

"Çadır..çadır kuruyorlardı. Yoongi, üzgünüm seni mahrum et-"

Yoongi saçlarımı yalandan çekiştirerek beni banyoya sürükledi.

"Ben burada olmaktan memnuniyet duyuyorum Hoseok."

Banyoda onu sandalyeye oturtup boyayı hazırlarken Yoongi sessiz sessiz mırıldanıyordu.

"Ben seni zorladım ama, istersin değil mi sarı?"

"Sen istiyorsan yap Hoseok."
Eldiven takacakken beni dikkatle izleyen Yoongi'ye baktım.

"Aslında, yumuşak saçlarını hissetmek için eldiven takmak istemezdim ama, elleri sarı bir Hoseok kimse istemez. "

Yoongi eldiveni elimden alıp kendisi elime taktı.

"Yumuşak saçlarım, senin. "

Gülümseyip boyayı aldım ve yeşil saçlarına uygulamaya başladım. Tanrım, yeni halini şimdiden merak ediyordum.

\\\\<>\\\\
Okulda bölümün yarısını yazıyorum çünkü çok sıkılıyorum eve gelince az bir kısım kalıyor ve bu çok rahat hissettiriyor. dospsğsj
Mutlu olun
ve
iyi hissedin

SONRAKİ BÖLÜM MUHTEMELEN INSTAGRAM TEMALI OLACAK.

Instagram : Sope / YoonSeokOù les histoires vivent. Découvrez maintenant