10. BÖLÜM

35.3K 1.9K 92
                                    

           

Bütün personelin şaşkın bakışları arasında kucaklaştılar. Üniversiteden beri birbirlerini göremeyen iki dost yıllar sonra bir kez daha karşılaşmanın verdiği mutlulukla uzun uzun sarıldılar.

                Bağları kopalı neredeyse dört yıl olmuştu. Yani Arda hayatına girdikten sonra değişen birçok şey gibi arkadaşlarını da ihmal etmişti Balım.

                Semra'nın öksürmesiyle kendine gelen Balım arkadaşına doladığı kollarını çözüp açıklama yapma gereği hissederek konuştu.

                "Tolga benim Üniversiteden çok yakın arkadaşım. Yıllardır görüşemiyorduk da."

                Her zaman ki gibi ördüğü duvarların arkasına saklanan Semra umursamaz davranmaya çalışıyordu.

                "Anlıyorum. Daha sonra hasret giderseniz. Fransızların gelmesine çok az zaman kaldı."

                "Aaa... tabii." Tolgaya dönerek içtenlikle konuşmasını sürdürdü. "İş çıkışı görüşelim o zaman olur mu?"

                "Kahveler benden."

                "Anlaştık."

                ***

                Onur masasına bırakılan dosyaları inceliyordu. Daha doğrusu inceliyormuş gibi yapıyordu. Sıkıntıyla kravatını gevşetti. Kalın çerçeveli gözlüğünü çıkarıp masanın üzerine bıraktı ve koltuğuna yaslandı.

                Gözü bir kez daha masanın üzerinde ki kutuya kaydı. Hangi akla hizmet böyle bir şey aldığını düşünüyordu ve neden aldığı halde hala vermediğini.

                "Sadece bir kez daha gözümün önünden kaybolmasın diye, onu daha rahat kontrol edebilmek için..."

                Kutuyu eline aldı ve açtı. İçindeki telefonu çıkarıp incelemeye başladı. Piyasada ki son çıkan modellerden birisiydi.

                Sabah evden biraz erken çıkıp telefoncuya gitmiş ve Balım için bir telefon satın almıştı. Bunu işim için yapıyorum. Vermeye çekinmem çok saçma!

                Elinde ki telefonu evirip çevirdi ve açma tuşuna bastı. Amblemi ekranında parlayan telefon bir müddet sonra açıldı.

                Onur telefonun rehberine girip kaydet kısmına dokundu. Kendi numarasını tuşlayıp isim kısmına Onur yazdı. Parmağı kaydet butonuna gittiğinde kararsızlıkla ekrana baktı. Onur isminin yanına bir de Bey ibaresi ekledi.

                Tekrar kaydet butonuna yaklaştırdı parmağını. Ancak basmadı. Onur Bey yazısına tıklayıp sildi. Büyük harflerle PATRON yazdı.

                Telefonun ekranına kararsızlıkla bakıp bütün yazdıklarını sildi. Telefonu kapatıp tekrar kutusuna koyarken "Herhalde telefon numarası kaydetmeyi biliyordur" diye söylendi.

                Kutuyu gözünün önünden kaldırıp masasının çekmecesine attı.

                Dosyaları önüne çeken Onur zor da olsa kafasını toparlayıp satırları okumaya başladı...

                ***

                Semra hızla çalışan parmaklara şaşkınlıkla bakıyordu. Makaron yapmayı reddeden Balım kadayıfları kek kalıplarının içine seriyordu. Bir taraftan çalışanlardan birisine kek hamurunu adım adım yaptırıyordu.

BİR DİLİM AŞKWhere stories live. Discover now