48. BÖLÜM

23.5K 1.3K 26
                                    

Balım uyandığında henüz güneş doğmamıştı. Yan yatağında derin bir uykuda olan Funda'ya baktı. Buraya yani Onur'un evine taşınalı bir hafta olmuştu. Tolga'nın başına gelenlere de bir hafta olmuştu.

O günden sonra Tolga'yla sadece Onur bir defa görüşebilmişti. Kimseyle görüşmesine izin verilmiyordu. Semra da işe gelmiyordu. Arkadaşlarının bu halini görmek Balım'ı o kadar huzursuz ediyordu ki elinden bir şey gelmemesi üstüne tuz biber ekiyordu.

En güzel günlerinde yaşanan bu trajedi Semra'yı çok etkilemişti ki bir türlü toparlanamıyordu. Telefonlarını açmıyor, evinden dışarıya çıkmıyordu. Balım her ziyarete gittiğinde ağlamaktan şişmiş gözler görüyordu.

Kendisini koydu Semra'nın yerine. Onur'un bir gece nezarette kaldığı gün geldi aklına. Kendisinin de Semra'dan kalır yanı yoktu. Ayrıca o Onur'u görebilmişti. Ama Semra'nın böyle bir şansı da olmamıştı.

Ayaklarını yataktan sarkıtıp bir süre daha öylece oturdu. Sonra en azından kahvaltı hazırlayayım düşüncesiyle odadan çıktı. Alacakaranlıkta merdivenlerden inerken salonun kanepesinde oturmuş bilgisayar ekranına bakan Onur'u gördü.

Gözünde onu restoranda ilk gördüğü günkü gözlükleri üzerinde pijamaları vardı. O günden bu güne nasıl geldiklerini düşünüp gülümsedi Balım. Zaman herseyi öyle bir değiştirmişti ki o gün boğazlamak istediği adam bugün bakmaya doyamadığı adam haline gelmişti.

"Gözünü alamadığına göre yine çok yakışıklı görünüyor olmalıyım."

Balım gözlerini devirip merdivenlerden inmeye başladı.

"Hem de nasıl. Yakında bütün erkeklerin kıskançlık saldırılarına maruz kalabilirsin."

Onur Balım yanına yaklaşana kadar bekleyip bilgisayarı önündeki büyük sehpanın üzerine koydu ve eliyle yanındaki yeri işaret edip Balım'ın oturmasını istedi.

"Diğer kadınlar hiç umurumda olmadığı için diğer erkeklerde umurumda değil. Benim hayat enerjim yanımda."

Balım Onurun gösterdiği yere otururken mahcup bir edayla gülümsedi.

"Ya bir gün duyguların değişirse?"

Onur yanına oturan kadını kollarıyla sarmaladı.

"Bana olan güvenin gözlerimi yaşartıyor doğrusu."

Balım adamın geniş göğsüne başını yaslarken gözlerini kapadı. Kendini çok şanslı hissediyordu. Onur'un yüreğinin atışını duyabiliyordu. Bir ömür burada kalabileceğini hissetti. Sevdiği adam ona böyle sarılmışken zaman durabilirdi.

Orada öylece ne kadar kaldılar farkında değildi. Onurun sesi kulaklarını tekrar doldurduğunda kendine geldi.

"Uyudun mu?"

Balım gerçekten uyumuş olup alamayacağını düşündü. Onun kalbinin üstünde olmak o kadar huzur vericiydi ki zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştı Balım. Gözlerini açtığında havanın aydınlanmak üzere olduğunu gördü.

"Sanırım..."

"Eee kahvaltıya gidiyor muyuz?"

Bugün pazardı ve Onur'un geleneksel hafta sonu aile kahvaltısı vardı. Onur Balım'ın da gelmesi konusunda son derece ısrarcı olmuştu. Ancak Balım bunun doğru olmayacağını düşünüyordu.

İstemeyerek de olsa Onur'un göğsünden başını kaldırdı. Yüzüne baktığında adamın soran istekli bakışlarına maruz kaldı.

"Ben gelmek istediğimi sanmıyorum."

BİR DİLİM AŞKWhere stories live. Discover now