27. BÖLÜM

28.2K 1.5K 88
                                    


"Balım şefim sizi konferans salonundan çağırıyorlar."

                Balım kendisine seslenilmesiyle beraber hazırladığı tabağı yardımcısına devretti ve mutfaktan çıktı. Asansöre bindi ve zemin kata indi. Burası mülakatın açıklandığı ve Balım'ın restorana kabul edildiği yerdi. Şimdi bu kapının önünde tekrar durmak Balım'ı o güne geri götürdü. Sanki üstünden yıllar geçmişti.

                Onur'un o günkü buz gibi tavırlarını hatırladı ve aklı bir an Kıbrıs'a, sahil kenarına gitti. Buz gibi tavırlar geri dönmüştü ama Balım'ın kalbinde kocaman bir delik açmayı başarmıştı. Dün gece arabasını aldıktan sonra kendisine bir söz vermişti Balım. Kimseye eğilmeyeceğim ve muhtaç olmayacağım.

                İçinde fırtınalar koparan bu düşüncelerle konferans salonunun kapısının kolunu tuttu ve yavaşça büktü. İçerisi karanlıktı. Salona göz gezdirdiğinde yönetimde görevli birkaç kişiyi ve Semra'yı gördü. En önde ise Onur yanında oturan kişiye kulak kesilmiş dev projeksiyon ekranına bakıyordu. Balım'ın gözü ister istemez ekrana kaydı ve Denis'i hemen tanıdı.

                Kapıyı yavaşça kapayıp içeriye girdiğini ilk fark eden Semra oldu. Hemen yerinden kalkıp kendisine doğru yürüyen Balım'ın yanına ulaştı.

                "Denis seninle görüşmek istedi."

                "Neden?"

                "Bilmem. Sorması gereken bir şey varmış."

                Balım'ın şaşkınlığı iki misli arttığında Semra arkasından gelmesini işaret etti. Beraberce ön sıraya yürüdüler. Onur yanında hissettiği hareketliliğin sebebini biliyordu ve hiç o tarafa bakmıyordu. Tercümana eğilip sadece onun duyabileceği bir sesle bir uyarıda bulundu.

                "Ne konuştuklarını harfi harfine bilmek istiyorum."

                Balım çekinerek kadın tercümanın yanında ki sandalyeye oturdu. Artık ekranın altındaki küçük resimde görünebiliyordu. Ve aynı anda onu gören Denis yaygarayı kopardı.

                "Balım... Görüşmeyeli çok uzun zaman oldu."

                Balım daha sakin, çok çok daha sakin bir tonda cevap verdi.

                "Selam..."

                Denis'in gülümsemesi bütün ekranı kapladı.

                "Seni yeniden görmek çok güzel. Konferans talebinde bulunduğumuzda tercümeyi senin yapacağını ümit etmiştim."

                Balım mahcup bir şekilde gülümserken Onur huzursuzca yerinde kıpırdandı. Buda nesiydi böyle. Adam resmen kur yapıyordu.

                "O gün tercümeyi bir aksilik sonucu ben yapmak zorunda kalmıştım."

                "Anlıyorum... Aslında seni sosyal medyadan takip etmek için istek gönderdim ancak hala kabul etmedin. Pek aktif bir kullanıcı değilsin sanırım."

                Balım aylardır İnstagram hesabına girmiyordu. En son girdiğinde Arda ile olan bütün fotoğraflarını silmişti. Bu adamın neden kendisini takip etmek istediğine de anlam veremedi.

                Daha Balım cevap vermeden Onur'un boğazını temizleyen öksürüğü duyuldu. Ve tercüman araya girdi.

                "Vaktimiz kısıtlı."

BİR DİLİM AŞKWhere stories live. Discover now