37. BÖLÜM

28.4K 1.7K 29
                                    

Onur kravatını gevşetti. Bu küçük oda basmıştı resmen. İfadesini alan komiser yardımcısı sorularını sıralıyor ve aldığı cevapları önünde ki bilgisayar ekranına giriyordu.

"Şüphelendiğiniz her hangi birisi var mı?"

"Hayır yok."

Gerçekten şüphelendiği kimse yoktu. Bunu kim neden yapar anlam veremiyordu. Bu zamana kadar kimseyle olumsuz bir münasebeti olamamıştı. Elbette rakip restoranlar vardı. Ancak Onur'un bildiği kadarıyla herkes işinde gücünde kendi halindeydi.

"Personelden yeni işe aldığınız, yada bunu yapma potansiyeline sahip şüphelendiğiniz her hangi bir kimse?"

"Dün gece bir güvenlik şirketiyle anlaşmıştık. Yani sadece benim çalışanlarım yoktu, bir çok tanımadığımız eleman vardı."

"Anlıyorum... Bu yalnız size yönelik bir saldırı olmayabilir. O gece evlenen çifte zarar vermek için yapılmış olabileceğini de düşünüyoruz."

"Anlıyorum. Ancak o gece güvenlik sorumluluğu bizdeydi. Böyle bir şey yaşanmamalıydı."

"Ortada bir de siber saldırı var. Hepsini detaylı bir şekilde araştırıp herkesin ifadesini aldıktan sonra tekrar görüşürüz. Bunu yapan her kimse bir noktada açık vermiş olmalı."

"Bende öyle ümit ediyorum."

"Ben sizi detaylardan haberdar ederim. Sizin de aklınıza bir şey gelirse mutlaka bize haber verin. İrtibatta olalım."

Onur görüşmenin sona erdiğini anlıyordu. Ayağa kalkıp karşısında ki konser yardımcısına elini uzattı.

"Her şey için teşekkür ederim. sizden haber bekliyor olacağım."

Genç adam Onur'un elini sıktı.

"Tekrar görüşmek üzere Onur bey."

"Hoşçakalın."

Onur koridorlarında bir çok polisin dolaştığı binadan çıkıp arabasına ulaştı. Kafası almak bullakdı. Dün gece yetersiz bir uyku uyumuş olması da çabasıydı.

Direksiyona geçip kontağı çevirirken yan koltukta unuttuğu telefonunu eline aldı. Tam  dokuz cevapsız arama vardı ve hepsi de Balım'dan geliyordu.

Merakla ismin üzerine tıklayıp aradı. Telefon çalarken karşı taraftan cevap veren olmadı.

***
Balım titreyen elleri direksiyon da dikiz aynasından arka koltukta yatan Oylum'u kontrol etti.

"İyi misiniz Oylum hanım."

Oylum dişlerini sıkıyordu.

"İyiyim. Sancım başladı biraz biraz. Balım biraz daha acele edebilir misin?"

"Çok trafik var."

Milim milim ilerlerken araba da doğurmaması için dua etmekten başka çaresi yoktu. Aslında hastane çok yakındaydı ve az bir mesafe kalmıştı. Ancak trafik öyle bir kilitlenmişti ki Balım çaresizlik içinde kornaya bir kez daha bastı.

Ambulans çağırma konusunda ısrarcı olmuş ancak bunu bir türlü Oylum'a kabuk ettirememişti. Defalarca Onur'u aramış ancak açan olmayınca başının çaresine bakmaktan başka seçeneği kalmamıştı.

"Çok az kaldı Oylum hanım biraz daha dayanın."

Önünde açılmaya başlayan trafikte mümkün olabildiği kadar hızla ilerledi Balım. Oylum annesini aramıştı. Ancak ev hastaneye oldukça uzaktı. Onların gelmesi hele de bu trafikte hayli zaman alacağa benziyordu.

BİR DİLİM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin