33. BÖLÜM

30.8K 1.6K 30
                                    


Başındaki şiddetli ağrıyla uyandığında saat on olmak üzereydi. Gözü yatağının karşısında ki saate takıldı ve bir anda yerinden sıçradı. Geç kalmıştı işe. Bugün raporlu değildi ve şu saatte restoranda olması gerekiyordu.

                Hemen yataktan atlayıp gardrobun başına geçti. Mevsimlik ince bir buluz ve kot pantolon aldı. Giyineceği sırada gözü aynadaki görüntüsüne takıldı. Enkaz gibi görünüyordu resmen. Kararsızlıkla geçirdiği kısa bir sürenin sonunda zaten geç kaldığına ve kısa bir duş almanın onu olsa olsa beş dakika daha geciktireceğine karar verdi.

                Hemen banyoya koşup üzerindekilerden kurtuldu. Kendisini ılık suyun altına bıraktığında aklında düşünceler belirmeye başladı. Her şey bulanıktı. Balım kusuyor ağlıyor içiyordu. Çevresinde ki insanlar, yüzler bulanıktı. Bir an için dün gece neler yaptığını hatırlamak adına kendisini zorladı. Ancak bu çaba nafileydi. Hatırladığı hiçbir şey yoktu. Neler olduğunu hatırlamamak aşırı derece de rahatsız etti Balım'ı.

                Hızla giyinip evden çıkarken telefonuna gelen mesaja göz attı.

                "Tüm şefleri yarım saat sonra konferans salonunda toplantıya bekliyorum."

                Restorandan toplu gönderilen mesajla bir panik dalgası her yerini sardı. Ayakkabılarını ayağına geçirdi. Deri ceketini de yanına alıp koşar adım evden çıktı.

                ***

                "Onu zor durumda bırakacak bir şeyler bulabilirsin. Bunun için sana gereken bütün yardımı sağlayacağım. İçerde köstebeğim var."

                Arda beyninde dolaşıp duran Bedirhan'ın sesinden önündeki dosyaya odaklanamıyordu. Ne yani adamın iş yerine birini mi sokmuştu. Eğer bu gerçekse Onur'dan intikam almak için büyük bir şansı olacaktı.

                Yaptığı anlaşmanın sonuçlarının ve bunun nelere mal olabileceğinin farkındaydı. Belki bu kadar büyük bir işin altına girmek diplomasını bile kaybetmesine sebep olabilirdi. Ancak hiç biri umurunda değildi. Şuan düşünebildiği tek şey onu yeryüzünden silmekti. Sadece yanlış yaptığı konusunda kendisini uyarıp duran iç sesini teskin etti.

                "Ben bu şehrin en iyi avukatlarından biriyim. Hiçbir sorun çıkmayacak."

                Kapısı tıklatılınca kendisine geldi. İçeriye Buse'yle beraber giren kadına selam vermek için ayağa kalkıp masasının arkasından çıktı.

                "Özge Hanım avukatımız Arda Bey. Davayı kazanacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Hakkınız olanı alacağız."

                Kadının elini sıkan Arda mümkün olduğu kadar Buse'yle göz göze gelmemeye çalışıyordu.

                "Bende tam dosyanızı inceliyordum. Buyurun lütfen oturun."

                Eliyle masanın önündeki sandalyeyi gösterdi. Kadın gösterilen yere otururken Buse veda ederek ayrıldı. Utanıyordu Arda onunla göz göze gelmeye. Bütün yaptıklarından sonra hala utanabilmesi bile bir mucizeydi.

                Kadın sandalyeye oturduğunda kendisi de bütün düşünceleri kafasından kovmaya çalışarak masanın arkasına geçip sandalyesine oturdu.

                "Size ne ikram edeyim? Ne içersiniz?"

                ***

                Balım konferans salonunun kapısını aniden açtığında bütün başlar ona döndü. Koşturduğu için nefes nefese kalmıştı. Açıklama beklercesine bakan herkesin gözleri üzerindeyken bir an kapıda çivilenip kaldı. Sona yavaşça kapıyı arkasından kapatıp kararlı adımlarla masaya yürüdü. Boş bulduğu bir yere otururken artık bir açıklama yapması gerektiğinin farkındaydı.

BİR DİLİM AŞKWhere stories live. Discover now