Bölüm 8: BİR SEVGİYİ ANLAMAK

1.8K 141 45
                                    

BU BÖLÜM SONRASINDA HİKAYEYİ BİRAZ BEKLEMEYE ALACAĞIM OKUYAN HERKESİN YORUM YAPMASINI BEKLEYECEĞİM. BU DİĞER KURGULARIM GİBİ OLAĞANDIŞI BİR HİKAYE DEĞİL OKUYAN HERKES BİR YORUM OLSUN BIRAKABİLİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM UMARIM BENİ KIRMAZSINIZ...

instagram:direncyavuz_hikayeleri

"İki kalp arasında en kısa yol: Birbirine uzanmış ve zaman zaman, ancak parmak uçlarıyla değebilen iki kol." demiş Cemal Süreyya. Oysa biz tenimiz temas etmeden de sarılabiliyorduk birbirimize. "Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır. Harcayacaksın." demiş Özdemir Asaf. Harcardım, ona ömrümün her bir saniyesini hediye ederdim. Baktığım her yerde onunla yaşanmış üç beş günlük ama yüreğe bir ömürlük anıların canlanması bu yüzden değil miydi?

"Sıla." İsmimi nazikçe seslendiren Suna'ya döndüm ve adımlarımla ona doğru ilerledim.

"Efendim." 

"İyi misin? Biraz dalgın gibisin."

"İyiyim, sorduğun için sağol iyiyim."

"Önemli değil, yarın ben olmayacağım. Yani izinliyim, biliyorum yenisin ama diğer vardiyadan kimse tam gün çalışmak istemedi. Sen idare edebilir misin ? Yoksa izin vermeyecek Sezen hanım."

"Ederim tabi, istersen konuşayım Sezen hanımla."

"Yok yok, ben konuştum kabul ederse gelmezsin demişti."

"İdare ederim ben sen merak etme."

"Bakar mısınız?" Erkek reyonuyla ben ilgileniyordum ama bu soru bizzat Suna'ya yönelmiş ve Suna'nın yüzü şekilden şekle girmişti. Hemen sezgilerim konuştu, bir şeyler olduğu çok açıktı.

"Buyurun." Ona seslendiğini idrak etmeme rağmen ben öne atıldım.

"Ben diğer hanımefendiye seslendim."

"Erkek reyonuyla ben ilgileniyorum beyefendi, nasıl yardımcı olabilirim?" Adam Suna'ya bakmaya devam etti, aynı şekilde Suna da adama bakıyordu ama aynı benim Tamer'e baktığım nefret kusan bakışlardı bunlar.

"Vazgeçtim, almayacağım bir şey." deyip, çıkıp gitti adam. Suna'nın renginin attığına yemin edebilirdim, usulca yanına yanaştım.

"Tanıyor muydun?"

"Evet, eski sözlüm. Ara sıra gelip beni kontrol eder böyle. 'Benimle olmadın kimseyle olmayacaksın' deyip duruyor."

"Şikayet etsene, sürekli seni rahatsız mı edecek böyle?"

"Edemem." Bunu söylerken sesi çok kısık çıkmıştı ve başını eğmişti. Yanına daha çok yaklaştım.

"Anlatmak istersen dinlerim." Sanki bunu söylememi bekliyor gibi gözlerime baktı.

"Abim hapisten çıkalı daha bir sene oldu. O bela bir şeydir. Bunu öğrenirse ona zarar verir, onu düşündüğümden değil abimi düşündüğümden. Zaten annem hasta, abim yeniden hapse girerse buna dayanamaz. Yardım ettiğin için teşekkürler ama aramızda kalsın olur mu?"

"Tabi ki, merak etme. Ama ya öğrenirse?"

"Neyi?" Şaşkınlıkla sordu, sanırım fark edebileceğimi hiç düşünmemişti.

"Diğer vardiyadaki çocuğu."

"Nasıl anladın? O kadar belli mi ediyoruz? Tabi ya sende nişanlısın ve ona nasıl baktığını gördüm, tanıdın bakışları." Sustum, hâlâ Ozan'ı nişanlım sanıyordu, bu yanılgı yaşadığım girdabın kara deliğine sürükleyiverdi beni ansızın. Birkaç müşteri olduğunu farkedince sessizliğimle sarmaş dolaş olup, dilime mühür vurdum ve müşterilere doğru ilerledim. İçim kavrulurken benim yapabildiğim sadece bu yangını söndürebilecekmiş gibi su içmek oluyordu. Öğle saati geldiğinde önce Suna gitti yemeğe, onun yokluğunu doldurma alıştırmasını yapmış bulundum bende. Pek zorlanmamıştım, zaten daha çok erkek müşteriler ağırlıklı oluyordu ki erkek kıyafetlerinin daha çok çeşidi olduğundan kaynaklanması muhtemeldi. Yirmi dakika sonra Suna gelince, isteksizce ben çıktım yemeğe. Bu defa biraz sağlıksız beslenmek istedim ve hamburger, patates kızartması ikilisini alıp, masaya yerleştim. Hamburger tepside yemem için bana yalvarırken ben patatesleri tek tek kurcalıyordum. Tamam birkaç tane ağzıma atmış olabilirim ama hamburger delisi olarak iştahsızlığıma yenik düşünce sağlıksız ikiliye eşlik eden koladan bir yudum aldım.

CENNETE BİR ADIM(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin