Bölüm 19: ASIL GERÇEKLER

1.2K 108 18
                                    

YORUMSUZ GEÇİYORSUNUZ BENİ ÜZÜYORSUNUZ AMAAAA:( HADİ BAKALIM BU BÖLÜM GİZLİ GİZLİ OKUYANLARDA BİRKAÇ CÜMLE YAZIVERSİN:)

Aşmak için üzerinden atladığım bataklığın kıyısına saplanmıştım. Kollarımın kaldığı taş mermere kızgın yağlar dökülmüş gibi kavrularak kayarken ellerim, kara bataklık cehennem ateşine bürünüyordu ve binlerce günah eli beni en dibe çekiştiriyordu. Çabaladıkça daha derine, en kızgın, en kor ateşlerin çekirdeğine iniyordum. Dağlanan kalbimin su topladığı yerlere sığışan hayallerimin hepsini yıldız gözlüm kaplarken, kanat çırptığım düşler kabusa dönüşüyordu. Duyduklarım doğrulukla sınanamayacak kadar uzaktı lakin bu yanlışlığın geleceğine düşecek bombalar olduğunu idrak etmekte zorlanmıyordum zira benim yıldız gözlümün aksine bu karşımdaki gözler tehlikeli ve tehditkar bir aşkı barındırıyordu. "Ya benimsin"le başlayan cümlenin sonu gibi bakıyordu. 

"Eve gitmek istiyorum." Soluğumun kesik kesik üflediği cümlemle bakışlarını kaçırdı, başka bir dizge beklediği çok açıktı.

"Tamam, ben götüreyim."

"Hayır, kendim gitmek istiyorum. Lütfen."

"Tamam, taksi çağıracağım ama hemen arkanda olacağım." Başımı salladım, ona gitmemi istemediği içindi bu önlemler. Herkesin bakışları arasından sıyrılıp, hafif esintili temiz havayla buluştuğumuzda gözleri üzerimdeydi. Göz göze bakmamaya gayret ederek etrafı izledim, taksi çağırmıştık ve gelmesini bekliyordum. Taksi geldiğinde adama adresi verdi ve bir miktar para vererek hemen arkadan geleceğini bildirdi. Yaptığı hiçbir harekete hiçbir söze karşılık veremiyordum. Kayıtsız kalmamın sebebi söylediklerini duymamış gibi yapabilmekti ama bunu başardığım söylenemezdi. İçim öyle bir acıyla kaplanıyordu ki ona ihanet ettiğimi düşünüyordum. Oysa vücudumun her bir zerresine işleyen, hücrelerimin Ozan'ın aşkıyla yenilendiği gerçekliği bunu bastırır diye düşünüyordum. Olmadı, onu, sadece onu sevdiğimi söylemek bir başkasının kalbine istemsizce sızdığım gerçeğini değiştirmedi. Ben istememiştim beni sevmesini hatta nefret ettiğini düşünüyorken, tabi ya nefret demişti, aşkın sevgilisi. Bu yüzden kurmuştu bu cümleyi bana babası yüzünden duyduğu o şiddetli nefret ona sürekli beni hatırlatıp, aşka dönüşüvermişti. "Artık geceleri annemin değil, senin yüzün geliyor gözümün önüne" tonlarca ağırlıktaki bu tümce evrene yayılan derin bir acının dalgasına kapılmama sebep oluyordu. Sevmek isterken, mutlu olmak isterken bir başkasının kalbini acıtmak değildi hedefim, ne kadar kötü olursa olsun bu en son isteğimdi. Birinin kalbinde yara olmak, zaten yıllardır birinin kalbinde yaraydım ve bu bana yetiyordu. Babamın...

"İleride bırakır mısınız?" Bıkkınca çıkan sesime dikiz aynasından olumlu bir bakış savuran şoför emri uyguladı ve durdu. İnip, eve doğru yaklaşırken yukarıdaki yolun başında arabasında beni izleyen Tamer'e bir bakış savurdum. Kapıya dönmemle telefonuma mesaj gelmesi bir oldu. "Seni mutlu edebilirim ve sende beni iyileştirebilirsin. İyi geceler." Allah'ım her sözüyle beni daha çok eziyordu, nefesim olan bir aşkım varken birini iyileştirmek istemiyordum ya da sadece mutlu etmek için istemediğim bir hayatın içine gizlenmek. Gerekirse üzülmeliydim, acıdan kıvranmalı ve kan kusmalıydım lakin aşktı bu, yalnızca gülümseyişlerle dolu olsa tarih aşkı yazar mıydı? Kapıyı açacak gücüm bile kalmamıştı, usulca zile dokundum. Annemin kapıyı açmasıyla beni kucaklaması bir oldu. Ansızın kaybettiğim kuvvetim ve dengesizliğimle yerle yeksan oluyordum. Ardından Mine koşturdu ve telaşlar, endişeler...

"İyiyim, annem iyiyim tamam. Ben, biran öyle başım döndü." Mine koluma girdi ve yavaşça kalkmama yardımcı oldu.

"Hadi abla seni odaya götüreyim biraz dinlen, bende sana yemek hazırlarım."

CENNETE BİR ADIM(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin