Bölüm 23:SENİ SEVİYORUM

1.3K 100 23
                                    

Mutluluğun adını bile bile unutmuşken şimdi huzurun parmak uçlarımı uyuşturması normal gelmiyordu bir türlü ki güldüğüm zaman delirdiğimi düşünenler oluyordu bir zamanlar. İçgüdülerim bu huzur fazlalığının geri dönüşünün büyük bir felaket olacağını feryat figan anlatmaya çalışırken, umarsız bir edayla o haykırışa sağır oluşumun bedelini ödeyeceğimi mutluluğumun gezindiği her bir hücremde hissediyordum. Yine de geride kalan gecenin aslında hayatım boyunca yaşadığım en aydınlık gün olduğunu yadsıyamazdım. Ürkekçe dokunduğum sakallarının avuç içimi gıdıklayıp bir iç ürpertisiyle silkinmeme sebep oluşuna gülümserken, saatler önce avuçlarındaki ateşle bana dokunuşunu tüm uzuvlarımda yeniden hissettim. En aheste devinimle soluma dönüp, yataktan destek alarak doğrulduğumda amacım onu uyandırmadan kalkıp kahvaltı hazırlamaktı, aslında kahvaltı için epeyce geç kalmıştık zira saat öğleni geçmek üzereydi. Tam ayaklanmak için hareketlendiğimde ise sıkıca kavranan kolumdan rastgele yatağa çekildim. Sırtımın buluştuğu yumuşak zeminin şokunu atlatmaya çalışırken belimden kavranıp, bedeniyle sarıp sarmalanan bedenim ciğerlerine soluduğu vanilya kokusuyla karışmış baharat kokusunun bayramını kutladı.

"Nereye kaçıyorsun bakalım, bir günaydın yok mu?"

"Aslında gün ayalı çok olmuş Ozan, saat öğleni geçiyor ve açlıktan ölmemi istemiyorsan kalkmalıyız." Biranda düşen yüzü içinden geçen düşünceleri bir türlü ifşa etmiyordu ama saçlarım arasında gezinen ellerinin ardından gerdanıma uzun bir öpücük bırakarak boynuma yöneldi, orada uzun uzun soluk aldıktan sonra dudaklarını yanaklarımdan kulağıma doğru içimi gıdıklayan bir yolculuğa çıkardı.

"Sakın, sakın bir daha o bal dudaklarından ölüm kelimesi dökülmesin. Hiç yakışmıyor." fısıldadığı cümleyi büyük bir ciddiyetle sarf etmişti, sertçe yutkunuşu ise bu ciddiyetin sağlam zeminiydi. Ben ise güçlükle yutkunabildim, daha dün ona ait olan benliğim bu yakınlığın heyecanını şiddetli bir depreme dönüştürüyor ve içimdeki denizlerde tsunamiler yükseltiyordu. Dudaklarıma doğru yavaşça yaklaşan dudakları ciddiyetini hayranı olduğum tebessüme bıraktığında, nefesi çehremin gözeneklerinden tüm bedenime nüfuz etti. Ruhumu mazbut kılan bu yoğun sevi beni parmağında oynatırken kendini aniden geriye attı. Ben hızlanan nefesimle birlikte birbirine giren tüm reaksiyonlarımı düzeltme çabası içindeyken o yan taraftaki dolabın yanına gidip, askıda duran bornozunu eline alarak yeniden bana döndü. Muzip bir gülüşün kıvrımlarında parlayan ışıltı gözlerinin içine kadar yansırken bornozu omzuna attı.

"Geliyor musun?" Sorduğu soru yanaklarımın kızarmasına ve aniden doğrulmama sebep olurken sanki kötü bir şey yapmış gibi kendimi savunma çabasına girişerek telaşla konuştum.

"H-hayır tabi ki."

"Neden, vücudunun tüm ayrıntısını biliyorum artık." Bu edepsizliğiyle yüzüm şekilden şekle girerken yataktan kaptığım yastığı ona doğru fırlattım ki elbette banyoya kaçışıyla ıskaladım.

"Edepsiz!" diye bağırışımı duymaması imkansızdı ama banyodan gelen kıkırdamalar bunu pekte umursamadığını ifade ediyordu. Üstelik birkaç dakika sonra kulağıma ilişen su sesinin ardından tahminimce kulaklarına kadar varan dudak kıvrımları eşliğinde ettiği kelimeler iyice utanmama sebep olmuştu.

"Teklifim hâlâ geçerli." Daha fazla beni bu şekilde utandırmasına izin veremezdim kalkıp lavaboda elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa geçtim, bilerek yapıyordu biliyordum zihnimde beni alaşağı etmek için bekleyen düşüncelerimden uzak tutmaktı niyeti. Bir yandan kahvaltı hazırlarken bir yandan da artık zilleri bırakıp savaş çanlarından çalan midemi bastırmak için atıştırıyordum. Annem kadar olamasam da güzel bir sofra hazırlamıştım, aklımda onun güzel yer sofrası canlanıp, göz kapaklarımı kırpışımla kendini zemine bırakarak intihar eden tomurcuklara engel olamadım. Özlemiştim, mutsuzluğun dibine vurup dizine yaslanışımı ve onun saçlarımı usul usul okşamasını, Mine'nin bana küsüp odayı terk edişlerini, babam işten gelene kadar evi şen kahkahalarımızın süsleyişini, her şeyi özlemiştim. Hayatım nasıl falez bir yolu tırmanıyorsa tüm takatimi sömürüyordu. Ben böyleydim işte, hayatın bana sunduğu mutluluk saatleri delilik sınırlarımda geziniyordu. Birkaç dakika önce huzurdan ürperen tüylerim şimdi en ağır arabesk parçayla diken diken oluyor ve zihnime bileklerimi parçalayışımın görüntüsü yerleşiyordu. Belime dolanan eller, boynuma bırakılan öpücükle yine o dengesizlik virajını dönüp gülümsedim.

CENNETE BİR ADIM(tamamlandı)Where stories live. Discover now